Editörler: Deniz Aydemir Döke, Elif Emir Öksüz
Yazım Denetimi: Gülcan Altun, Canan Çam Yücel.
Web Sorumlusu: Burak Sarı
İletişim Bilgileri
Merhaba Sevgili Okurlar,
Bir yılı geride bıraktıktan sonra, on üçüncü sayımızda da dopdolu bir içerikle karşınızdayız. Bu sayımızı biraz hüzünlü açıyoruz. Hatırlamak zor olsa da inanın unutmak çok daha zordur. Tarihi hatırlamayan toplumlar, onu yeniden yaşamaya mahkûmdur. Engin Albayrak’ın yazısı aracılığıyla Özgecan’ın ve tüm erkek şiddeti kurbanı olan kadınların ailelerine ve sevenlerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Peki, biz toplum olarak bu vahşete nasıl tepki verdik? Cevabı, İlke Çeperli’nin ilk ciddi yazısında. Gamze Sofuoğlu’nun kafası çok karışık. Hani engelliler cinsiyetsizdi, ne kadın ne erkek yerine konuluyordu, konu tacize gelince birden cinsiyete mi kavuşuyor bu insanlar? Haksız da sayılmaz hani, karmaşık bir durum. Hem cinsiyet işi karmaşık hem de taciz. Sahi taciz mi yardım mı? Elif Emir Öksüz de şiddete başka bir açıdan bakanlardan. Sizce sözel, duygusal veya psikolojik şiddet diye bir şey olabilir mi? Örneklere bakın bakalım, tanıdık gelecek mi kendi yaşantılarınızdan ya da çevrenizdekilerden. Bu, kadına yönelik şiddet ve engellilik temaları bir araya gelse, sizce medya bunu nasıl ele alır? İşte Gülcan Altun’un oltasına takılan güzel bir örnek, Arka Sokaklar. Bu konu e-posta gruplarında çokça tartışıldı, ama bu sayıda yeni bir perspektifle tekrar ele alınması çok da yerinde oldu. Değerli okurlar, yayın akışımıza kısa bir ara veriyoruz; şimdi reklamlar. Pınar Yavuz, Samsung’un işaret dili hâkim yeni reklamını bizler için betimledi. Peki nedir bu reklamın bizim için anlamı? Bir de GETEM ve Türk Telekom’un ortaklaşa bir reklamı vardı, onu hatırladınız mı? Ne alaka demeyin, gelin Pınar’a kulak verin. Yeter televizyon başında vakit öldürdüğümüz. Biraz kitap okuyalım. Okuyalım okumasına da ne okuyalım? Önce Burak Sarı‘nın yazısını okuyalım, sonra muhtemelen bir Yaşar Kemal okuma isteği doğacak içimizde. Sarı’nın bir de sürprizi var, kendi sesiyle okuduğu yazısını, kendi sazıyla çaldığı İnce Memet ile taçlandırdı. Güle güle Yaşar Kemal, sen hep hafızamızda ve kitaplığımızda olacaksın. Kitaplık demişken, kitap önlerine dizilmiş fotoğraf çerçevelerini bilir misiniz? Nedense o kitapların hiç yerinden çıkarılıp okunmadığını çağrıştırır. Sayfalarca yazı, milyonlarca kelime iki kare fotoğrafın gölgesinde kalmıştır. Şu fotoğraf denen şey neden bu kadar önemli? Belki de öyle değildir. Eylem Yurtsever, bu sayıda fantastik dünyanın kapılarını araladı ve fotoğrafa olan nefretini okuyucuyla paylaştı. Bir çileden çıkma serzenişi de konuk yazarımız Merve Karakol’dan; “Bil Bakalım Ben Kimim?” Şimdi pek çok okurun merakla beklediği KNFB reader meselesine gelelim. Söz, Engin Yılmaz’da. Bu sayımızı umut veren, içleri kıpır kıpır ettiren bir yazıyla noktalıyoruz. İşte Atakan Nalbant’tan kayak dersleri. Sıkı tutunun, kayışa geçiyoruuuuuz.!
Herkese iyi kaymalar, aman yani okumalar.
Sesli Dinle