Toplam Okunma 0

Bir görme engelli çocuk olarak benim de hayvanlarla olan münasebettim öyle çok ileri safhalara ulaşamadan engellendiği için, bir kuş ya da balıktan daha fazlasına  dokunmak yasaktı elbet. Kimse elime içi doldurulmuş bu oyuncak hayvanlardan başka gerçek bir hayvan vermediği için bu tatlı köpekleri okşamadan, onlara dokunamadan büyüdüm ben. Peki yetişkin olunca ne mi oldu? Onlardan korkar oldum. Daha önce temas kurmadığım bu köpeciklerden korkuyordum. Kedilerden korkanımız, farelerden ya da böceklerden korkanımız vardır değil mi? Benimkisi farklıydı işte. Ben hem korkuyor hem de öylesine seviyordum köpekleri. Birazcık koruyucu ailemden, birazcık hayvan dostu olmayan kültürümüzden ve belki de birazcık cesaret edememiş oluşumdan çok çok geç oldu bu hayvanlarla tanışmam. Amerika’da sokakta hiç hayvan yoktu, yani sokak hayvanı yoktu; çünkü burada herkes evlerinde hayvan besliyor, onlarla yürüyüş yapıyor ve birbirleriyle sırf hayvan sahibi olmaktan ötürü kolayca arkadaşlık geliştiriyorlardı. Ben yirmi beş yaşıma gelene kadar gerçekleştiremediğim, sevgi-korku ikileminde dokunamadığım köpeklerle burada tanıştım. İlk ve kolayca dokunabildiğim köpekler rehber köpeklerdi. Sonra bir köpek sever hatta bir rehber köpek sahibi olmak için can atar hale geldim. Rollerinden çok fazlası yüklenmiş, mucize gibi gösterilen bu rehber köpekler de ne ola ki? İşte yazımın bundan sonraki kısmı rehber köpeklerin tarihçesi, bir bağımsız hareket aracı olarak nasıl kullanıldıkları ve nasıl eğitildiklerine  dair bilgiler içermekte.

 

Rehber köpek nedir? 

Bir tür servis köpeği olan rehber köpekler, kör insanlara engellere takılmadan  bir yerden başka bir yere gitmek için kılavuzluk etmek amacıyla eğitilmiş köpeklerdir. Bu ilişkide kör kişi tamamen nereye nasıl gidileceğinden sorumlu olup köpeğin rolü sahibine itaat, bazen de itaatsizlik ederek gideceği yere güvenli bir şekilde  ve engellere  takılmadan sahibiyle yürümektir. Bu ilişkide, köpek sahibi köpeğe “sağa”, “sola” ya da “ileriye” şeklinde emir vererek köpeği gideceği yöne doğru yönlendirir. İtaatsizlik demişken kafaları karıştırdım birazcık değil mi? Burada bir kaç küçük noktanın altını çizmek istiyorum. Eğitimlerinin bir parçası olarak, bu köpekler sahibinin güvenliği için sahibine akıllı bir şekilde itaatsizlik etmeyi de öğreniyorlar. Köpekler renk körü olduğu için  trafik ışıklarını yorumlama gibi bir yetenekleri yok. Karşıdan karşıya geçerken tamamen sizin “ileri” emrinizi bekleyip hareket ediyorlar. Peki karşıdan bir araba geliyorsa ve bu araba milyarlar eden, çok lüks ve biz körlerin sesini duyamayacağımız bir arabaysa ne oluyor? Siz “ileri” diyorsunuz ve köpeğiniz yürümüyor. Yani arabanın ilerlediğini gören köpek ta ki yol güvenli hale gelinceye, yani hiç bir araba hareket etmeyinceye kadar bekliyor ve ondan sonra hareket ediyor. Yani öyle birilerinin, nasıl yani köpek mi seni istediğin yere götürüyor, sorusunun cevabını bulmak için yolumuza tam gaz devam.

 

Rehber Köpeklerin Tarihçesi:

1916’da ilk rehber köpek okulu, Almanya’da 1. Dünya Savaşı’nda görmelerini kaybetmiş gazilerin bağımsız hareket ihtiyaçlarını karşılamak  için açılıyor. 1927’de, yaklaşık dört bin görme engelli Alman gazi rehber köpek kullanıyor. Fakat maddi yetersizlikler yüzünden rehber köpek yetiştiren  birçok okul kapanmak zorunda kalıyor. Almanya’da 1. Dünya Savaşı’ndan sonra oldukça yaygın hale gelen bu rehber köpek okullarının haberi, çok ünlü bir Amerikan gazetesinde yayınlanıyor ve ilk rehber köpek okulu olan The Seeing Eye (gören göz), 1929 yılında Amerika’nın ilk rehber köpek okulu olarak açılıyor. Bundan sonra ülke çapında rehber köpek eğiticileri yetiştiriliyor. Buna 2. Dünya Savaşı’ndan gazi olarak dönen birçok kör Amerikalının rehabilitasyon ihtiyacı da öncülük ediyor. Fakat gelgelelim bu sevimli rehber köpekleri öyle her yere sokmak çok da kolay olmuyor. Ta ki, Amerikan Engelli Yasası 1992’de çıkana kadar, rehber köpekleri her yere sokabilmek için tam ve genel bir yasa bulunmuyor. 1930’lardan itibaren ilk olarak postanelere ve Restoranlara girebilen bu köpekler, şu an dini yerler hariç her yere sahibiyle girme hakkına sahip. Ev sahipleri de öyle canları istiyor diye rehber köpeği olan kiracıları reddedemiyor. Şu an Amerika’da on sekizden fazla rehber köpek okulu, Amerika ve Kanada’da yaşayan görme engelli bireylere hizmet sağlıyor. Birçok okul bağışlarla hizmet vermeye devam ediyor. Rehber köpek sahibi olmak isteyen kişilere, çok cüzi bir miktar karşılığında ya da hiçbir para alınmadan rehber köpek sağlanıyor. Köpeklerin sağlık ihtiyaçları da okullar tarafından güvenceye alınıyor. Bazı okullar ödeme gücü olmayan bireylere köpek mamasını da ücretsiz olarak veriyor. Çok büyük çabalar gerektiren rehber köpek eğitimi aslında birçok kişinin emek verdiği ve uzun süren bir süreç. Gelin şimdi de bu sevimli ve çok zeki hayvancıkları nasıl eğittiklerine bakalım birazcık da.

 

Rehber Köpek Eğitimi:

Önceki kısımda da belirttiğim gibi, her rehber köpek okulu birbirinden farklı olabiliyor. Bu genelde hangi köpek cinsiyle çalıştıkları ve rehber köpekler sahiplerine teslim edildikten sonra, ne tür destek verdiklerine göre farklılık gösteriyor. Hepimiz Labrador  cinsi köpeklerin rehber köpek olmak için çok uygun bir cins olduğunu duymuşuzdur değil mi? Peki başka hangi cins köpekler rehber köpek olmak için çiftleştiriliyor? Sarı ve siyah Labradorlar başka bir cinsle karıştırılmadan bazen safkan olarak çiftleştirilirken, bazen de iki ayrı köpek cinsi birbirleriyle çiftleştirilerek iki türün karması köpekler elde ediliyor. Bunlardan en yaygınları Alman çoban köpeği-kurdu,  Golden retrievers, labrador ve golden retriever karması ve   Avustralya çoban köpeği-kurdu olarak sıralanabilir.

 

Rehber köpek eğitiminin 3 aşaması bulunuyor. Bunlar köpeklerin daha önceki bilgilere dayanılarak uygun cinslerin çiftleştirilerek yeni köpeklerin üretilmesi, yavru köpeğin yetiştirilmesi ve köpeğin rehber köpek eğiticisi tarafından eğitilmesi olarak sıralanabilir. ilk aşamada, üretilen bu özel cins köpekler, yavrular altı ile sekiz haftalıkken annelerinden ayrılarak gönüllü köpek yavrusu yetiştirmek isteyen ailelere veriliyor. İkinci aşamada köpekler bu ailelerin yanında on iki ile on sekiz ay arasında bir süre geçiriyor. her rehber köpek okulu aileleri kullanmasa da, bu Amerika’da birçok rehber köpek okulu tarafından uygulanan bir yöntem. Yavru köpek yetiştirmek olarak adlandırılan bu bir buçuk yıllık sürede, gönüllü aile rehber köpek okulunun sağladığı destek ile yavru köpeği bir sonraki eğitim aşaması için hazırlıyor. Bu süreçte köpeğin basit emirlere uyması ve her türlü ortama alışık hale gelmesi eğitimin temelini oluşturuyor. Rehber köpekler her türlü ortamda dikkatleri dağılmadan çalışmak ve sahibinin emirlerini dinlemek durumunda oldukları için, bu aşamada gönüllü aile bu yavru köpekleri her türlü ortama beraberinde götürüyor. Bu aileler köpek yetiştirmek konusunda öyle özel bilgisi olmayan sıradan aileler. Tüm eğitim materyalleri rehber köpek okulu tarafından sağlanıyor. Her birkaç ayda bir rehber köpek eğiticileri gelip rehber köpek adayının eğitim sürecini takip ediyor. Bu aşamayı başarıyla tamamlayamayan köpekler bir sonraki aşamaya geçmeden eğitimlerine son veriliyor. Çok zaman gerektiren bu aşamada, aile köpeğe “otur”, “yat” ve “kaldırımda yürü” gibi emirlere uymayı öğretiyor. Köpekler gürültüye, kötü hava koşullarına ve kalabalığa aşina hale geliyorlar. Bu onların dikkatleri dağılmadan her türlü ortamda rehberlik edebilmeleri için çok önemli bir koşul. İkinci  aşamayı başarıyla tamamlayan köpekler, eğitimin son aşaması olarak, köpek eğiticileri ile rehber köpek okullarında üç ile dört ay arasında bir eğitimden daha geçiyorlar. Bu aşamada her gün uzun saatler eğitime tabi tutulan bu köpeklere şu beceriler öğretiliyor:

Sahiplerine engellere takılmadan  seyahat etmek için rehberlik etmek,

 dikkat dağıtıcı şeylerden kaçınmayı öğrenmek (kedi, yiyecek gibi),

Her türlü ortamda sahiplerine rehberlik etmek (bar, gece kulübü, otobüs, süper market gibi),

Sahiplerinin geçemeyeceği yerleri ya da kafalarını çarpacakları engelleri tanıyarak başka bir taraftan yürümelerine rehberlik etmek

Merdiven başlarında, merdiven sonunda ve kaldırımın bittiği yerlerde, ta ki “yürü” ya da “ileri” emrini duyuncaya kadar durmak,

Asansöre doğru sahibini yönlendirmek,

Sahipleri otururken sessizce yatarak beklemek,

Farklı emirlere göre hareket etmek (sağ, sol, ileri gibi)

Akıllı itaatsizlik. Önceden de açıkladığım gibi trafikte gelen bir araba ya da bisiklet varsa ve sahipleri bunu duymamışsa, bu köpeklere sahibinin “ileri” emrine itaatsizlik ederek yürümeyi reddetmeyi öğretiyorlar. Bu oldukça karmaşık ve öğretmesi zor bir aşama olmasına rağmen, bu sevimli dostlar bunu da çok güvenli bir şekilde yapmayı öğreniyorlar.

Eğitim yöntemi olarak pozitif pekiştireç çok önemli. Bu bazen bir oyuncak, bir yiyecek ya da “aferin” diyerek köpeği okşamak olabiliyor. Koşu bantları da eğitimin bir parçası olarak kullanılıyor. Bu köpeklerin düz olarak ve belli bir hızda yürümeyi öğrenmeleri için kullanılıyor.  Üçüncü aşamayı da başarıyla tamamlayan köpekler, artık bir rehber köpek olarak sahipleri ile buluşmaya hazır oluyorlar.

Eğer ilk defa bir rehber köpek sahibi olacaksanız, dört haftalık bir eğitimden geçmeniz gerekiyor. Bu süre, ikinci Ya da daha sonraki seferlerde iki ile üç hafta arasında değişiyor. Bazı rehber köpek okulları evinize gelip eğitimi ev ortamınızda sağlayabiliyorlar. Fakat bunların sayısı oldukça az. Bu dört haftalık eğitim boyunca rehber köpek okulunun bulunduğu kampüsteki yurtlarda kalıyorsunuz. Her gün sabahtan akşama kadar köpeklere nasıl bakım verileceği, nasıl yürüneceği ve nasıl emir vererek köpeğin rehberlik yapmasının sağlandığı öğretiliyor. Köpekle her ortamda bulunmanız ve birbirinize alışmanız sağlanıyor. Bastona bir alternatif olan rehber köpekler, tıpkı baston kullanmayı öğrenmek gibi zaman gerektiriyor. Yalnız, bağımsız hareket becerilerinizin çok iyi düzeyde olması gerekiyor rehber köpekle hareket etmek için. Yani artık cevabımızı kesin olarak bulmuş bulunuyoruz. Bu köpekler öyle körleri bir yerden başka bir yere götürmüyorlar. Öyle aptal bir adamın sorduğu gibi otobüs numaralarını ya da bina içinde hangi odaya gideceğinizi de söylemiyorlar. Onlar sadece size güvenli bir şekilde her yerde bağımsızca hareket etmeniz için, engellerden kaçınıp başka yollardan gitmeniz için rehberlik ediyorlar. Tıpkı bizim bastonumuzla orayı burayı dürtüp çukurun sağından ya da solundan gitme çabamız gibi, o çukuru görüp sizi otomatik olarak sağdan ya da soldan gitmeniz için o tarafa doğru yönlendiriyor. Bazı rehber köpekler otobüs durağı ya da çok sıklıkla gittiğiniz yerlere aşina olup bu yerlerin yanından yürürken durma eğilimi gösterseler de, bu hepsi için bir genelleme olmuyor.

Şimdi birazda rehber köpekler için özel olarak tasarlanan, İngilizce ’de harness  olarak geçen ve belki de Türkçe’ye özel rehber köpek tasması olarak kötü bir şekilde çevireceğim aparat hakkında bilgi vereceğim. Bu, dikdörtgen şeklinde bazen deriden, bazen plastikten yapılmış bir tasma. Tasmanın en uçtaki halka şeklindeki kısmı köpeğin boynuna ve ayarlanan bir kemer gibi olan öteki kısmı da arka ve ön bacaklarının ortasına, yani midesinin olduğu kısma yerleştiriliyor. Arkada elinizle tutacağınız dikdörtgenin kısa kenarı kalıyor. Bu özel tasmayı sağ elinizle tutmanız gerekiyor. Tasmanın amacı köpeğin yanınızda yürümesi ve köpeğin hareketlerini çok çabuk bir şekilde anlayabilmek. Köpekler bunu üstlerine yerleştirdiğinizde çalıştıklarını biliyorlar ve tamamen bir rehber köpek olarak hareket etmeye başlıyorlar. Eve geldik diyelim gün bitiyor, şimdi oyun zamanı. Tasmayı çıkarttığınızda işte rehber köpeğiniz tamamen  sıradan bir köpek. Koşmak, oynamak ya da sizin onu okşamanızı istemek gibi sıradan köpekler ne yapıyorsa oda onu yapıyor. Zaten oldukça zor bir iş yapan bu köpekler fazlaca ilgi ve oyun zamanı da gerektirebiliyor. Fakat bu benim aslında sevdiğim bir kısım. Bütün stresimizi  o’nun oyuncaklarıyla beraber oynayarak atabiliriz yani.

Benim bile ilk başta bilmediğim bir kaç ufak bilgiyi daha öğrenmek hepimiz için faydalı olabilir. Herkesin yanlış anladığı (itiraf ediyorum ben de yaptım), çalışan bir rehber köpeği sevmeye çalışmak. Bu özel tasmanın konulduğu köpeklerin aslında rehber köpek olduğunu burada Amerika’da herkes biliyor. Yani beyaz baston görünce, kör bu işte, demek gibi bir şey. İyi de bunun yanlışı nerede? Bu aslında çalışan bir rehber köpeğe  dokunmamak gerektiğini bilmek  kadar basit bir kural. Fakat insanlar buna uymuyor.  Bu sevimli dostları herkes okşamak, yanına gelip sevmek istiyor. İşte yanlış burada ortaya çıkıyor. Sevildiğinde ve okşandığında dikkati dağılabilecek olan köpeklere bu bir eziyet oluyor. Zaten görevini tam olarak sağlamak için çok uzun saatler çalışan bu hayvanları lütfen ve de lütfen okşamayın olur mu? Biliyorum çok zor ama  Bunca uyaranı reddetmeyi öğrettiğimiz bu köpeklere eziyet etmeyi kim ister değil mi?

Peki rehber köpek sahibi olmak için ne tür şartlar aranıyor dersiniz? Bu çok uzun bir liste değil yani. On altı yaşında ya da on altı yaşından büyük olmak, bastonla bağımsız hareket becerisine sahip  olmak, köpeğe bakabilecek bağımsız yaşam becerilerine sahip olmak, psikolojik  olarak bir hayvan sahibi olmak için gerekli şartları taşımak ve, tabi gereksiz ama yine de söyleyeceğim, az görüyor ya da kör olmak. Önceden de belirttiğim gibi, maddi geliriniz köpek maması için yeterli değilse bu rehber köpek okulu tarafından sağlanıyor. Böylelikle her gelir düzeyine sahip insan bir rehber köpek sahibi olabilme hakkına sahip oluyor. Başvuru yaptıktan sonra bekleme süresi yaklaşık altı ile sekiz ay arasında değişebiliyor. Bu süreçte yetkililer sizi çok yakından takip ediyorlar. Yürüme hızınız, yaşam tarzınız, bir başka sağlık probleminizin olup olmadığı ve ne kadar uzun olduğunuz size uygun bir rehber köpek seçmek için çok önemli faktörler. Ortalama bir rehber köpeğin çalışma süresi sekiz ile ten yıl arasında değişiyor. Bu köpekler emekli olduktan sonra isterlerse sahipleri ile kalıyor ya da onları sahiplenmek isteyen bir aile yanına yerleştiriliyorlar.

Elbet toplumun birçok absürt davranışı rehber köpekler için de mevcut; fakat bu yazının amacı genelde bilgi vermek olduğu için bunu bir başka yazıda ele almak istiyorum. Son olarak, araştırma bulgularının rehber köpek sahibi olmanın görme engelli bireylerin yaşam kalitelerini artırdığını ve bunun uzun yıllar boyunca araştırma konusu olmuş ve birçok makaleden gelen bir bilgi olduğunu paylaşmak istiyorum. Şimdi ben ülkemde rehber köpek yasasının geçtiğini ve köpeğimle Moda Sahilinde yürüdüğümü hayal ediyorum. Ve bunun bir gün gerçek olacağını biliyorum. Bir baston tutkunu olsam da, rehber köpek edinmenin de bir seçenek olarak önerildiği günleri çok yakında görmeyi diliyorum.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.