, | Yıl: 2019, | Ay: Ekim
Editörler: Burak Sarı, Meral Sözen
Yazım Denetimi: Gülcan Altun, Canan Çam Yücel.
Web Sorumlusu: Burak Sarı
Yayınlayan: Engelsiz Erişim Derneği

68. Sayı: Ekim 2019 Sesli İndirmek İçin Tıklayın.PDF olarak İndirmek için tıklayınız

İletişim Bilgileri


E-Posta:
eeehdergi@gmail.com

Merhaba sevgili okurlar,



Bu sene altıncısı gerçekleştirilen Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali vesilesiyle, okumalara doyamadığınız yazılarımızdan derlediğimiz bir özel sayıyla karşınızdayız. Hem de bu sefer konuk yazarlarımızdan seçkilerimiz de bulunmakta… Hal böyle olunca bu sayıda engellilik tarihinden erişilebilirliğe, aktivizmden kimliklere, ruh sağlığından bağımsız seyahat denemelerine kadar her şey var. Sonbaharın son güneşli günlerinde, herkese keyifli okumalar diliyor ve hepinizi sayımızın içeriğine bir göz atmaya davet ediyoruz. Bakalım, geçtiğimiz sene en sevdiğiniz yazı özel sayımızda kendine yer bulabilmiş mi?



Öncelikle, dergimizde yakın zamana kadar onlarca güzel yazı yazmış, son zamanlarda biraz dinlenmeye ayrılmış, hepimizin özlediği yazarlarımız Deniz ve Elif’in sağlamlığı sorgulayan yazılarıyla başlıyoruz. Deniz bu sorgulamayı, toplumun engellilerin üreme haklarına karşı tutumunu, Elif ise çevremizdeki sağlamların ve onların sağlamcı normlarının üzerimizdeki etkisini anlatarak gerçekleştiriyor. Sevgi, “ben sıradan biriyim” diyerek söz konusu sağlamcılığa cevabını çok sade bir şekilde veriyor. Burak ve Meral ortak yazdıkları öyküde farklı kelimelerle aynı şeyi anlatıyorlar, “herkes biraz her şeydir” derken… Hatta o kadar ki, engelli kişiler de katil, hırsız, tacizci, tecavüzcü olabilir. Ancak, konuk yazarımız Habil’in yazısından belli oluyor ki, polisiye edebiyat henüz bu durumun çok da farkında değil ve böylece toplumdaki sağlamcı algıyı devam ettirip duruyor.



Madem bir konuk yazarla başladık, yine onlarla devam edelim. Günlük yaşamlarımızda hepimiz engelimizle ilgili çok farklı tepkiler alabiliyoruz. Mustafa’nın yazısında bu tepkiler esprili bir şekilde sıralanıyor. Tabii, her şakanın altında bir gerçek payı olduğunu da unutmamalıyız. Ayrıca, engelli kişilerin aldığı olumsuz tepkilerden yalnızca kendileri değil, arkadaşları da etkileniyor. Bir körün arkadaşı olarak izlenimlerini paylaşan Zerrin, asıl engelin başkaları olduğunu vurguluyor. Bunların aksine, Bilge ise yazısında herkes gibi olmanın, herkes gibi davranılmanın huzurunu anlatıyor. Batuhan’ın yazısında ise her insan gibi bağımsız bir seyahat gerçekleştirmenin ne kadar güçlendirici bir deneyim olduğunu okuyoruz.



Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali demişken, Gülcan toplumun halen erişilebilir olmayışına ve hatta kimsenin bunu yeterince umursamayışına olan şaşkınlığını ancak cevapsız kalan bazı sorularla ifade edebiliyor. Canan da bir az gören olarak hem körlerin hem görenlerin arasında yaşadığı erişilebilirlik, dahil olma ve kimlik sorunlarına değiniyor. Erişilebilirliği ve kapsayıcılığı yeterince umursamayan toplum, bazen de engellilere ayrıcalıklar tanımaya çalışıyor, peki bunlar gerçekten de engellilerin yararına mı oluyor? Cevabı Engin’in yazısında… Bunun yanında, erişilebilirliği genellikle hayatımızın rutinine dair durumlar için tartışırız. Ancak, tam da bugünlerde, depremler gündemdeyken, olağan dışı durumlarda engellilerin güvenliği konusunda ne yapılacağı, erişilebilirliğin nasıl sağlanacağı tartışması için Bahar’ın yazısına göz atabilirsiniz.



Erişim sorunlarıyla, sağlamcılıkla, pozitif ayrımcılıkla mücadele etmeye çalışan engelli hakları aktivistlerimiz tabii ki var; ancak İlke, sağlamcılığa karşı kimsenin bağışıklık sahibi olmadığını vurguluyor. Beyza da aynı şekilde, engellilik alanında yer alan aktivistler olarak, ruh sağlığı konusunda ne kadar sağlamcı olduğumuzu sorarak iğneyi kendimize batırmamızı sağlıyor.



Biz demiştik, gördüğünüz gibi dolu dolu bir sayı oldu. Emeği geçen yazarlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bir sonraki sayıda yepyeni yazılarla buluşmak üzere…

Sesli Dinle