Toplam Okunma 0

Birçoğumuz tarafından bilindiği üzere, psikolojide davranışsal yaklaşım kuramları vardır. Edimsel koşullanma ise, bu kuramlardan biridir. Thurndike'in Etki yasası doğrultusunda yapılandırılmıştır. Kalıcı ve istendik davranışı, ödül ve ceza gibi pekiştireçlerle edimselleştirmeye çalışan öğretim modelidir. Eğitim-öğretim hayatımızdan tutun da gündelik yaşamda karşımıza çıkan her şeyde söz konusu davranışsal yaklaşımı görürüz. Hatta görmekle kalmaz, bizzat uygularız. Elbette bu yazımdaki amaç, uzun uzadıya edimsel koşullanma nedir, ne değildir açıklamak olmayacak. Nuri Turhan'ın Facebook sayfasında paylaştığı bir gönderinin bende oluşturduğu izlenimleri ve oldukça ilginç bulduğum saptamaları sizlerle paylaşmak istedim. Bir hayli komik ama bir o kadar da insanı düşündüren bir içerik var. Muhtemelen yazarı belli olmayan alıntı yazıda, günlük hayatta yaşanabilecek, olağan bir sıraya geçme durumunu ele almış. Sıraya geçmesi gereken bir insana yönelik tepkiler, farklı bakış açılarıyla sıralanmış. Yazıyı aynen aktarıyorum:

Klasik tepki: "Sıraya geç kardeşim."
Neoklasik tepki: "Şeker kardeşiim, sıraya geçiver."
Realist tepki: "Sıra var."
Sürrealist tepki: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay'da, bak bir daha yapabiliyorlar mı?"
Romantik tepki: "Beyefendi, galiba sırayı görmediniz."
Modern tepki: "Efendim, insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa’da..."
Postmodern tepki: "Sırana geç lan ayı!"
Uzlaşımcı tepki: "Acelesi olmasa öne geçmezdi, üzmeyin garibi..."
Devrimci tepki: "Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek."
Kaderci tepki: "İki dakika fazla beklesek, kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür."
Felsefeci (septik, kuşkucu) tepki: "Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir."
Kantçı tepki: "Efendim, algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur."
Kötümser varoluşçu tepki: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adam da ölecek."
İyimser varoluşçu tepki: "Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor."
Hümanist tepki: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz.”

Okurken, çok gülmüştüm bu yazıya. Özellikle post-modern tepki ve felsefi kuşkucu tepki kahkahalara boğmuştu beni. Çok sıradan, gündelik bir durum ama farklı bakış açılarıyla sunularak ilginç bir düşünsellik katmış olaya.
Yazıyı birkaç kez daha okuduktan sonra, düşündüğüm ilk şey, “Benzer bakış açılarını kullanarak toplumun körlere yönelik algısını, insanların bir körü gördüğünde verdikleri tepkileri nasıl anlatabilirim?” oldu. Hemen işe koyuldum. Öncelikle, bir çerçeve hikaye oluşturmam gerekiyordu pek tabii. Bir körün günlük hayatta karşılaştığı sıradan bir durum olmalıydı ve bir kör için artık sıradanlaşmış olan insan tepkileri de olayın olmazsa olmazlarıydı elbette. Çerçeve hikayeyi de oluşturdum. Farklı bakış açıları ile, bir körü gördüğünde, insanların verdikleri tepkileri sıralayabiliriz artık. Hazır mıyız? “Eveeeeeeet” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Çerçeve hikayemiz: Kör bir erkek, herhangi bir sesli uyarıcı sistemin olmadığı kavşakta, karşıdan karşıya geçmek istiyor. Elinde bastonu var ve güneş gözlüğü takmış. Kör hikaye kahramanımıza insanların verdiği tepkiler:
Klasik tepki: “Arkadaş âmâ, görme özürlü herhalde. Yardıma ihtiyacı var.”
Neoklasik tepki: “Güzel kardeşimiz görme engelli galiba. Yardımcı olalım.”
Realist tepki: “Adam görmüyor.”
Sürrealist tepki: “Falçata Kemal olacaksın çizeceksin adamı gözünün ortasından ki anlasın görmeyenin halini.”
Romantik tepki: “Efendim görmüyorsunuz sanırım.”
Modern tepki: “İnsanımız çok eğitimsiz ve bilgisiz, engelli vatandaşlarımız hakkında. Avrupada böyle mi?”
Post-modern tepki: “Adam körmüş ya lan!”
Devrimci tepki: “Dayanmak devrimci bir eylemdir. Tüm alt yapı sorunlarını dayanışma içinde ve eylem yaparak çözebiliriz.”
Kaderci tepki: “Yardımcı olalım görmeyen arkadaşa, hepimiz engelli adayıyız sonuçta.”
Felsefi (kuşkucu) tepki: “Gören ve görmeyen kavramı görecelidir aslında. Öyle ki gördüğümüzü sandığımız şeyleri görmüyor olabiliriz. Kimin gördüğü, kimin görmediği tartışmalı bir mesele.”
Kantçı tepki: “Efendim, algılanmayan şeyler yoktur. Bakmayın o tarafa adam görünmez olur.”
Kötümser varoluşçu tepki: “Vah yazık! Ne kadar da gençmiş.”
İyimser varoluşçu tepki: “Cennetlik adamsın. Dünyada o kadar kötü şeyler oluyor ki görmediğin için şanslısın.”
Hümanist tepki: “İnsanları gören görmeyen diye ayırmamamız gerekiyor. Hepimiz insanız sonuçta. Farklılaşmanın ayrışmanın bir alemi yok. Benzer özelliklerimizin üstünde duralım. Hepimizin iki kulağı bir burnu var nihayetinde.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.