Toplam Okunma 0

Hacamat’ım bardaktan
Su akıyor çardaktan.
Yar bana bir eğlence medet, yar bana bir eğlence!
Biraz yavaş ol ulan! Bu nasıl bir işkence?
Ne oldu Körgöz’üm?
Bir şey olduğu yok, seni sormalı?
İyiyim, ne olsun? Elim, dizim, iki gözüm yuvarlanıp gidiyoruz işte.
Sen iki gözünle yuvarlanıyorsun ama ben yuvarlıyorum Hacamat.
Neyi yuvarlıyorsun dostum?
Bastonu! Bak, ucundaki tekerlek dönüyor.
Hahaha, aynen. Ben de sırtında bardak yuvarlıyorum bak!
Yavaş Hacamat! O gördüğün baston yoksa kafanda kırılacak.
Aman, Körgöz’üm sakın ha!
Senin bastona, benim kafama yazık.
Senin kalp gözün açık dostum. Bastona ne hacet?
Öyle deme Hacamat. Baston gözümdür benim,
Her yere onunla giderim.
Hepimiz engelli adayıyız sonuçta, bir gün benim de baston kullanmayacağım ne malum?
Biz engel tanımıyoruz Hacamat. Bizde engel mengel yok.
Biz farklı görüyor, farklı işitiyoruz.
Nasıl yani Körgöz’üm?
Sen gözünle yolunu, yönünü buluyorsun. Ben ise, bastonumla ve çeşitli navigasyon sistemleriyle.
Sen kulağınla duyuyorsun. Ben ise, işitme cihazımla veya işaret dili aracılığıyla insanlarla iletişim kuruyorum.
İkimiz de aynı şeyi farklı araç ve yöntemlerle yapıyoruz yani.
Fark var o zaman dostum, aramızda yetisel bir fark var.
Asıl fark, farkında olmaktır Hacamat. Dili, rengi, yetisi ne olursa olsun, tüm farklılıklarımızla bir arada yaşamak.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.