Toplam Okunma 0
Görselde yan yana iki farklı fotoğraf yer alıyor. Soldaki fotoğrafta kırmızı yuvarlak bir tabak üzerinde katlanarak üçgen şekli verilmiş krepler var. Sağdaki fotoğrafta ikinci hikâyenin yazarı Shawn Mayo yer alıyor. Sadece belden yukarısını gördüğümüz Shawn sarı küt saçları, tek düğmesi iliklenmiş siyah ceketi ve sol kolunun altına sıkıştırdığı bastonu ile bir şöminenin önünde hafif yan dönmüş ve objektife gülümsüyor.

Shawn Mayo, Ulusal Körler Federasyonu'nun Kör Üniversite Öğrencileri Örgütü’nün başkanıdır. Hikâyesi, annesinin inanç ve korku arasındaki çatışmasını irdeliyor ve ruhumuzun en derin seviyelerinde körlük hakkında ne düşündüğümüzü değiştirmenin kolay olmadığını gösteriyor. İşte söyleyecekleri:

 

"Ama annem kızar" diye yalvardı Ashley. “Ne!” diye düşündüm hayretle. Üç yaşındaki kız kardeşime sorduğum tek şey, üniversiteme ve ardından Hardee's'e (ABD'de bir restoran zinciri) yürümek isteyip istemediğiydi.

 

Annem işe geri döndüğünde, ona programımı en küçük kız kardeşim Ashley'i haftada bir izlememe izin verecek şekilde ayarlayabileceğimi söylemiştim. Kız kardeşimle kaliteli zaman geçirmek, okul ve günlük rutinimin dışına çıkmak benim için ne harika bir fırsat olurdu. Çocuklarla çalışmaktan zevk alıyorum; aslında kariyerimi kanserli çocuklar ve ergenlerle çalışan bir psiko-onkolog olmak üzerine planlıyorum.

 

Ashley'i izlediğimde çoğu zaman annem onu sabah daireme getiriyor ve akşamın erken saatlerinde alıyor. Ashley hep bana enerji veriyor. Çok zeki, meraklı ve Dikkat süresi tipik bir üç yaşındaki çocuğun seviyesinde olan –yani kısa—bir çocuk!

 

Bazen oyun hamuruyla oynuyoruz, Ashley'nin düşündüğü farklı hayvanlar ve çeşitli nesneler yaratıyoruz. Bir çocuğun hayal gücü paha biçilemez bir şey. Girintili çıkıntılı bir kil yığını ve ona birleşik bir kil parçası gibi görünen şey, kâh bir ağaç, sonraki nefeste de bir at olabiliyor. Bilgisayarla da çok oynuyoruz. Bilgisayarımın konuşma sentezleyici ile "konuşmasını" dinlemeyi seviyor.

 

"Hadi Disney.com'a gidelim" pek alışkın olduğum bir istek. Konuşma özellikli bilgisayarım, onunla alfabe ve harflerin sesleri üzerinde çalışmam için yararlı bir araç oldu. Bazen kurabiye pişiriyoruz, bazen de ona Braille alfabesiyle yazılmış bir hikâye okuyorum. Onun benimle olması, bana ona körlüğü öğretme fırsatını verdi. Körlerin görenlerle aynı şeyleri yapabileceğini ancak bazen bunları farklı bir şekilde yaptığımızı erken yaşta öğreniyor.

 

Bir gün Ashley geldiğinde, kız kardeşim Genesis'in onu bir film izlemeye ve ardından McDonald's’a nasıl götürdüğünden bahsedip durdu. Ashley'nin dairemin ve bahçemin dışındaki yerlere gidemeyeceğimizi düşünmesini istemedim. Bu yüzden kütüphanenin dışındaki çeşmeyi görmesi için onu üniversiteme götürmenin ve ardından mutlu bir yemek yiyebileceği Hardee's'e yürümenin eğlenceli olacağına karar verdim.

 

"Okula nereye gittiğimi görmek ve sonra Hardee's'den mutlu bir yemek yemek ister misin?" Ashley'e sordum. "Evet!" diye haykırdı Ashley. Ayakkabılarını ve paltosunu giydirdim. Sonra kaptım bastonumu. Kendisi de benim gibi kör olan oda arkadaşım Sheila'ya gelmek isteyip istemediğini sorduk ve kısa süre sonra üçümüz dışarı çıktık. Dışarı çıktığımızda Ashley'e "Hazır mısın?" diye sordum. "Ama annem kızar" diye yalvardı. “Ne!” diye düşündüm hayretle. Üç yaşındaki kız kardeşime sorduğum tek şey, üniversiteme ve ardından Hardee's'ye yürümek isteyip istemediğiydi. "Ne demek istiyorsun, annen sana kızacak mı?" Ashley'e sordum. "Annem sokağa çıkmayın dedi" diye yanıtladı Ashley. İlk başta incindim ve beni her zaman hayallerimin peşinden gitmeye teşvik eden, ülke çapındaki seyahatlerimi bilen, beni alternatif körlük tekniklerini (bağımsız hareket dahil) öğrenmem için Minneapolis'teki Ulusal Körler Federasyonu'nun eğitim merkezine götüren kendi annemin küçük kız kardeşime böyle bir şey söylediğine inanamadım! Ama söylemişti. Kendi hayatımı idame edebiliyordum elbette ama annem kör bir kişinin kendi evinin "güvenliğinden" uzakta bir çocuğa bakabileceğine inanmıyordu. Kız kardeşimin bana güvendiğini biliyordum. Ayrıca, çoğunlukla annemizin ona yapmasını söylediği şeyi yaptığını da biliyordum. Ama kör olduğu için ablasının onu hiçbir yere götüremeyeceği yanılgısıyla büyümesine izin veremezdim. Bu yüzden diğer insanların yaptığı şeyleri nasıl yaptığımı ona hatırlatmaya karar verdim.

 

"Körler nasıl okur?" diye sordum. "Braille" diye cevap verdi hemen, sanki bunu bilmem gerekiyormuş gibi. "Haklısın. Sheila ve ben bilgisayarı nasıl kullanıyoruz?” Devam ettim. "Harfler ve fare" diye yanıtladı. "Evet, bu doğru." (Üç yaşında bir çocukla konuştuğumu hatırlamak zorunda kaldım.) "Ve bilgisayar benimle konuşuyor. Bu nedir?" Bastonumu işaret ederek sordum. "Bastonun, abla" diye yanıtladı. Tabii ki, onun benim bastonum olduğunu biliyordu. Ashley çamaşırhaneye gittiğimizde, postaları kontrol ettiğimizde veya dışarıda oynadığımızda benim için bastonumu tutmayı çok seviyor. Çoğu zaman katlanabilir bastonumu kendisi için alır ve bastonumu kullanmamı taklit eder. Bastondan ve onu sokakların nerede olduğunu bilmek için, kaldırımı bulmak için nasıl bir araç olarak kullandığımdan ve arabaların nerede olduğunu duymak için kulaklarımı nasıl kullandığımdan bahsettik. Çocukların öğrenmeye ve yanılgılarını değiştirmeye ne kadar açık olabilecekleri şaşırtıcı.

 

Böylece maceramıza devam ettik. Kaldırımın kenarlarındaki çimler su oldu, timsahlarla doldu! Yolda Ashley'nin gördüğü bir sincabı izlemek için durduk. “Ne zeki çocuk” diye düşündüm, Ashley bana Doğa Merkezi'nde bir sincabın kuyruğunu sıcak güneşten ve ıslak yağmurdan korumak için kullandığını nasıl öğrendiğini anlatırken. Çam kozalaklarını inceledik ve üniversiteye el ele yürürken kuşları dinledik. Ashley'e bazı sınıflarımın nerede olduğunu gösterdim ve çeşmenin yanına oturduk. Suda oynadıktan sonra öğle yemeği yemeye karar verdik. Sonra başka bir maceraya atıldık, fast food'un sunduğu ödülleri bulmaya gittik.

 

O akşam annem Ashley'i almaya geldiğinde, Ashley heyecanla o gün yaptığı tüm eğlenceli şeyleri anlatıyordu. Anneme neden Ashley'e benimle yürüyüşe çıkamayacağını söylediğini sordum. "Tehlikeli" annemin tek sözü buydu. “Kör olduğum için” dedim ona. Ve inkâr etse de ikimiz de inancının altında yatan nedenin bu olduğunu biliyorduk. Annem kör olduğum için Ashley'yi güvende tutamayacağımı düşünmüştü. Düşündükçe annemin endişesini anladım. Hepimiz gibi (hem kör hem de gören) toplumun körlük hakkındaki inançlarını özümsemiştir. Aklının bir yanıyla annem (kendisinin almama yardım ettiği eğitim sayesinde) Ashley'nin benim bakımımdayken incinme ihtimalinin, benim görüyor olmama kıyasla daha fazla olmadığını biliyordu. Ama yine de korkuyordu. Hepimizin farklı bir körlük anlayışına gelmesi zaman alacaktır. "Hadi yürüyüşe çıkalım abla" diyor Ashley sık sık. Belki de körlüğü kolayca anlamak için onunla büyümek zorundayız.

 

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.