Yazı dizisinin son bölümüne hızlı başlayalım.
Yazı dizisinin son bölümüne hızlı başlayalım.
Sizleri geçen ayki yazıda dil çıkararak salamlamıştım. Bu aysa başınızın üstünde bir yumruk savurarak selamlıyorum. [Açık ağızlı gülümseme]
Farklı kültürlere ait selamlaşma jestlerine kaldığımız yerden devam edelim.
Sizi dil çıkararak salamlıyorum!
Annem işçiydi; babam da öyle. 80'li yılların sonlarında yaşanılan çocukluğum muhtemelen şu anda bile benzeri az bulunur bir lojman ortamında geçti. 40 haneli bir yerdi, çocuklar kız-erkek ayrımı olmadan gece yarısına kadar bahçede oynardı. Bir kısmı ev kadını bir kısmı çalışan kadınlar sosyal tesiste piyesler oynar, etkinlikler düzenlenir, işler kavgasız gürültüsüz ilerlerdi.
Aslında aklı falan yok.
Kabul ediyorum bir makine de değil.
Ama buna rağmen yazı başlığı gayet makul. Çünkü biz körüz ve olup olmadık şeye "akıllı, erişilebilir" ibaresi eklenerek manasız içerikler okumaya alışkın bir camiayız. [Açık ağızlı gülümseme]
Tamam, aslında geliştirdiğim icadım 1 litrelik tetrapakta satılan sütü 200 cl.lik tetrapaka koyarak piyasaya süren şirketlerin yaptığı işe benziyor. Ne var ki tüm bu yazdıklarım icadımın körcül erişilebilirliğe sahip olmadığı anlamına gelmiyor.
Edison, puşttu.
Her ne kadar saygın bir bilim insanı olduğunu söyleyenler olsa da puştun kralıydı. "Başlığı mı yanlış okudum?" diye düşünenler olmuştur sanırım; ama doğru yerdesiniz, emin olabilirsiniz.
Bir tembel yazısına hoş geldiniz! Muhtemelen uzunluk olarak yazı dizisinin en kısası; bilgi içeriği açısındansa en uzunu olanıyla karşı karşıyasınız.
ACELE İŞE ARAMAK KARIŞIR
İtiraf etmek gerekirse yıllardır yalnız yaşamama rağmen çamaşır işlerine girişmem hayli uzun sürdü. Bunun temel sebebi evimin kibrit kutusu oluşu nedeniyle makineyi koyacak yeri zor buluşum ve tabii ki sevgili annemin elinde kalan son kaleyi amansızca savunmasıydı. Her ne kadar kendisini ziyaret ettiğimde ütücü olarak hizmet versem de yıkama eylemine iki yıl önce ablamın emektar makinesine el koymamla başlayabildim.
Son yazının finalinde yer alan anlatım yazının tüm içeriğinden daha çok ilgi çekti sanırım. Benim yazının bittiği yerin hemen sonrasında sevgili Gülcan'ın eklediği satırları, onun ardından da gerçekleştirdiği zalim darbeyi itiraf eden Burak'ın yazdıklarını okuyunca, "Hah, birazdan Selahattin Duman da peyda olacak" diye düşünerek oldukça kaygılandığımı itiraf etmeliyim ki, Duman'ın öte diyara göç edişi üzerinden birkaç yıl geçtiğini biliyorum.
Peşin peşin söyleyeyim: Yazı dizisinin bu bölümü ve sonrasında yazılanların bir kısmı size "doğru" gelmeyebilir. Çünkü bu tür konular yaşanılan coğrafyaya, aile kültürüne ve daha nice şeye göre değişiklik gösterebilir. Şu şekilde örnekleyeyim: Kimi kişi vardır yorganı nevresime soktuktan sonra düğmelenen tarafı ayakucuna gelecek şekilde serer. Kimisi de bunun tam tersini yapar. Kimi kişi toz almadan önce süpürür kimisi toz aldıktan sonra. Sonuç itibarıyla ne artistlik yapmakla ne de artistlik yapanla uğraşın ve gidip annenizden öğrendiğinizi uygulayın.… Devamını Oku...
Temel silahlarımız hakkında bilgilenmeye devam edelim. [Gülümseme]
Soruyu o kadar ciddi bir ifadeyle sordum ki, reyon görevlisi donup kaldı. Koca cadde boyunca yürüyüp bilindik ve farklı üçüncü bir markanın mağazasıydı ve ilk iki mağazada da "Artık 5 kg'lik çamaşır makinesi üretmiyoruz" cevabını almıştım.
İtiraf etmek gerekirse yıllardır yalnız yaşamama rağmen çamaşır işlerine girişmem hayli uzun sürdü. Bunun temel sebebi evimin kibrit kutusu oluşu nedeniyle makineyi koyacak yeri zor buluşum ve tabii ki sevgili annemin elinde kalan son kaleyi amansızca savunmasıydı. Her ne kadar kendisini ziyaret ettiğimde ütücü olarak hizmet versem de yıkama eylemine iki yıl önce ablamın emektar makinesine el koymamla başlayabildim.
Hâlâ lateks eldiven takmadıysanız bence tekrar düşünün! Çünkü içindeki kullanım araçları nedeniyle en çok bakteri barındıran yaşam alanına girdiniz. Midenizi bulandırmak istemem; amma velakin lavabo çevresinde ufak bir kapalı dolabınız olduğunu umarak yapılan bir bilimsel araştırmadan söz etmeyi uygun buldum. Banyo yaşam alanı gerçeğini idrak etme konusunda hayli etkili bir deney çünkü.
İmanla temizlik arasında bağlantı kurar mısınız veya bu düşünceye katılır mısınız, hiçbir fikrim yok… Ben pek katılmam; amma velakin mutfak temizliği ile böcek arasında bağlantı olduğu tezine sonuna kadar destek veririm. Eğer ki mutfağınızın böcek yetiştirme çiftliğine dönmesini istemiyorsanız bu fikre katılmanızı şiddetle tavsiye ederim. Neyse ki böcek fobim nedeniyle bu iki konu arasındaki bağı deneyimleyerek öğrenmek zorunda kalmadım.
Peşin peşin söyleyeyim: Eğer uzun süredir size ait bir yaşam alanınız varsa bu yazı dizisinden pek bir şey öğrenemeyeceksiniz. Ancak yazı dizisi içinde bahsedilecek olan bazı ürünleri duymamış olma olasılığınız da mevcut. Bu yazı dizisini, bir yerlere tayin olan veya üniversitede, üniversite sonrasında yalnız yaşamaya başlayan arkadaşlar için derlemeye çalıştım. Bir evin temel fiziksel ihtiyaçlarına ve ürün önerilerine yer verdiğim yazının bu parçacığından sonra ev temizliğiyle ilgili konulardan dem vuracağım.
Peşin peşin söyleyeyim: Eğer uzun süredir size ait bir yaşam alanınız varsa bu yazı dizisinden pek bir şey öğrenemeyeceksiniz. Ancak yazı dizisi içinde bahsedilecek olan bazı ürünleri duymamış olma olasılığınız da mevcut. Bu yazı dizisini, bir yerlere tayin olan veya üniversitede, üniversite sonrasında yalnız yaşamaya başlayan arkadaşlar için derlemeye çalıştım. Bir evin temel fiziksel ihtiyaçlarına ve ürün önerilerine yer verdiğim yazının bu parçacığından sonra ev temizliğiyle ilgili konulardan dem vuracağım.
Hijyen operasyonumuza devam ediyoruz. Tabii bu yazıyı okumadan önce bir şeyin altını çizmek istiyorum: Aşağıdaki cümleler, yazı dizisinin bir önceki bölümünde bahsedilen "Temizliğin temel kuralları" alt başlığındaki işlerin yapıldığı varsayılarak kurulmuştur.
Evet, evet; bir önceki yazının bitiş noktasından da gayet net anlaşıldığı üzere zamansız kahve içmek konusunda hayli başarılıyım. Başka bir kahve içme arzusunun peydah olmasına izin vermeden bu sefer yazıya bodoslama dalıyorum.
TEMİZLİĞİN TEMEL KURALLARI
"Başlamak, bir işi bitirmenin yarısı demektir" özdeyişinin, kirli çömleklere veya kenarda kullanılmamaktan tozlanmış çalı süpürgesine bakılarak söylenmiş olması büyük bir olasılık bence. Aynı aforizmanın başka konulara uyup uymadığı konusunu tartışmaya açığım; ama temizlik mevzusuna "cuk" diye oturduğundan şüphem yok. Gerçekten de yalnız yaşayan birinin temizliğe girişmeden önce kendini psikolojik olarak mevzuya şartlandırması ve odaklaması gerekiyor. Aksi takdirde o temizlik bir türlü başlamıyor.
TelifHakkı © 2014 - 2025, EEEH Dergi Tüm Hakları Engelsiz Erişim Derneği'ne aittir.
Eşit, Erişilebilir, Engelsiz Hayat dergisi internet sayfasında yayımlanan tüm yazıların telif hakları dergimize ve Engelsiz Erişim Derneğine aittir.
İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden herhangi bir şekilde kullanılamaz veya çoğaltılamaz.