Aslında aklı falan yok.
Kabul ediyorum bir makine de değil.
Ama buna rağmen yazı başlığı gayet makul. Çünkü biz körüz ve olup olmadık şeye "akıllı, erişilebilir" ibaresi eklenerek manasız içerikler okumaya alışkın bir camiayız. [Açık ağızlı gülümseme]
Tamam, aslında geliştirdiğim icadım 1 litrelik tetrapakta satılan sütü 200 cl.lik tetrapaka koyarak piyasaya süren şirketlerin yaptığı işe benziyor. Ne var ki tüm bu yazdıklarım icadımın körcül erişilebilirliğe sahip olmadığı anlamına gelmiyor.
Mevzuya geçmeden önce son bir itirafta daha bulunayım mı? Kim bilir, belki de benden önce icat eden olmuştur ve ben bu gerçeği bilmeden yeni bir şey icat ettiğimi sanmışımdır? [Açık ağızlı gülümseme]
Ezelden beri poşet taşımaktan nefret eden biriyim. Kör olduktan sonra bir elde baston diğer elde poşetle yürümek konusunda ne denli güzel hisler beslediğimi varın siz hayal edin. Ama öyle veya böyle ne kadar planlı hareket edilirse edilsin o poşet taşıma mecburiyeti bir şekilde peydah oluyor.
Kimi zaman market önünden geçerken akla geldiği için alınması gereken şeyler kimi zaman pazar arabasında boş yer kalmayınca elde taşınması gereken poşetler illaki oluyor. Muhtemelen bu konudan muzdarip olan tek insan evladı da ben değilim.
Tabii ki bu mecburi durumlar o poşetleri elde taşımama yol açmıyordu. Ürünleri, birbirine yakın ağırlıklara ayırıp iki poşete tıkıyor ve daha sonra poşetlerin tutma yerlerini birbirine bağlayarak tıpkı bir heybe gibi omzuma vurmayı tercih ediyordum. Bu yöntemin tek kötü yanı yürürken oluşan sallantıdan gevşeyip torbaların yere düşmemesi için düğümü sıkı atmak zorunluluğuydu. O sıkı atılan düğüm nedeniyle de poşetin düğüm yerinden kesilmesi gerekiyordu. Eh, tutma yerinden kesildiği için ikinci kez poşeti kullanamamak da bende doğaya kalleşlik etmiş hissi uyandırıyordu.
İşte bahsettiğim icat da bu tür bir kalleşlik hissiyle ezildiğim bir an aklıma geldi. Sonrasında bunu daha önce neden akıl edemediğimeyse hayli bir hayıflandım.
"Poşet taşıma aparatı" olarak adlandırdığım zımbırtı çok basit bir şey. Mantığı kol çantalarının askılarıyla aynı. İki ucunda yaylı kanca olan ve uzunluğu ayarlanabilen kısa bir jütten oluşuyor. Çantada yer kaplamıyor, yaptırması çok basit ve 50-75 TL'ye mâl oluyor.
"Jüt nedir?" derseniz şu şekilde tarif edeyim: Sırt çantalarının askılarının uzayıp kısalmasını sağlayan ve yaklaşık bir santim genişliğinde olan örgü kayışlara genel olarak jüt deniyor.
Ağırlık çekme kapasitesi daha yüksek olduğu ve daha az yer kapladığı için bir santim genişliğindeki sırt çantası jütleri bu aparat için oldukça uygun. Ama kalın bez veya deriden yapılmış askılarla da üretilebilir. "Yaylı kanca" olarak tanımladığım şeyse kol çantanızın askısını, çantanızın iki yanındaki halkaya geçirmenizi sağlayan açılır kapanır klips.
Çanta ve ayakkabı tamircilerinde bahsettiğim bu iki ürün daima oluyor. Kanca ve jüt dışında ortaya bir de kayışın kısalıp uzamasını sağlayan halkadan taktırabiliyorsanız. Tamirci, on yedi santimlik bir jütü kesiyor, ucuna kancayı geçirip dikiyor, halkayı ve diğer kancayı jüte geçirip diğer uca da dikiş atıyor. Böylece elinizde en dar hâli on santim, halkayı çekelediğinizdeyse on beş santime uzayan iki ucu kancalı bir kayış elde ediliyor.
Jütü kendi içine sardığınızda beş liralık metal para genişliğine daralıyor ve çantada rahatça taşınabiliyor. Kullanımıysa kolay. Aldığınız ürünleri benzer ağırlıklarda olacak şekilde iki kancaya bölüştürüyorsunuz ve sonra kancaların klipsini açıp poşetlerin tutma yerinden geçiriyorsunuz. Tek bir kancaya rahatlıkla üç dört poşet takılabiliyor ve kancalar yirmi kiloda bile kopma riski olmadan iş görüyor.
Poşetleri kancaya geçirdikten sonra kaldırıp omzunuza vurmanız yeterli oluyor. Elde taşırken insanı yoran ağırlık omuzdayken çok daha rahat taşınıyor. Üstelik torbalar omzunuzda olduğu için baston kullandığınız elinizi değiştirebiliyorsunuz veya boşta kalan elinizle daha hafif birkaç torbayı taşıyabiliyorsunuz. Keza yolunuz uzunsa anlık duraklayıp jütü bir omzunuzdan diğerine aktarmanız da sorun olmuyor. Poşetleri yere bırak idi bastonu diğer ele al idi tekrar poşetleri yüklen idi gibi dertleriniz olmuyor.
Tabii yaptırdığınız kayışı çantanıza tıkıştırma zorunluluğunuz da yok. Çantanızla aynı veya uyumlu renkteki bir jüt seçerseniz çanta askınızın kancasının takılı olduğu yere de geçirebiliyorsunuz.
Tamircilerde farklı renkte kancalar oluyor. Metal kancalarda gümüş ve altın rengi, plastik kancalarsa siyah, kırmızı ve yeşil renkte oluyor.
Kısacası hayatınızın herhangi bir anında torba taşıyıcı köle olarak çalışmak zorunda kalıyorsanız hayli işinize yarayacağını söyleyebilirim. [Açık ağızlı gülümseme]