Toplam Okunma 0
Yere oturmuş, dizlerini göğsüne doğru çekmiş, kollarını bacaklarının çevresine dolamış ve başını dizlerine dayamış siyah uzun saçlı bir kadın çizimini sağ profilden görüyoruz, ayakları çıplak. Kadının vücudunun çevresinden bağlandığı izlenimini veren birkaç sıra beyaz bir ip geçiyor. Resmin arka planı koyu ve sağlı sollu kuru ağaç dalları görülüyor.

Merhaba dostlar, hiç kendi alanınızda yabancı olduğunuzu hissettiniz mi? Haydi yoklayalım anıları, eminim ki hepinizin böyle bir durumla karşılaşmışlığı vardır.

 

Evinizde güzel bir akşam yemeği hazırladınız. Masanız neredeyse tamam ve konuklarınız gelmeye başladı. Bir anda kendinizi o eve misafir gelmiş gibi hissettiniz mi? Tüm mutfağınızın kontrolünün sizden çıktığını, her şeyin etraftaki görenlere sorulup o görenlerin de tıpkı ev sahibiymiş gibi davrandıkları ve sizin fikrinizi sormadan herkesi yönlendirmeye başladıkları, böylece yok sayıldığınızı düşündüğünüz oldu mu?

 

Çocuğunuzun bir ihtiyacı olduğunda, sizin o çocukla bir ilginiz yokmuş; annesi veya babası değilmişsiniz gibi bir kenarda bırakılıp etrafınızdaki görenlere söylendiği zaman, “Burnu aktı, siliver.” “Altı kirlenmiş, değiştiriver.” “Su istiyor herhalde, içiriver.” “Çorbasını ya da yemeğini yediriver.” “Şuna baksana, ağlıyor.” Bu gibi Durumlarda varlığınız nerelerde dolaşıyor? Kendi anne ya da babalığı için saygı bekleyen Sayın “Normal” bu davranışlarınla benim anne ya da babalığımı çocuğumun gözünde nerelere düşürdüğünü hiç düşünüyor musun?

 

Yine evinize kalmaya gelen aile büyükleriniz sizin yanınızdaki görenlere, “Bir kahve yap, içelim.” “Peçeteler nerede?” “Çay koydun mu?” “Şu getirdiklerimi bir yere kaldırıver” dediğinde neler hissediyorsunuz?

 

Evinizde damlayan bir musluk ya da yerinden çıkan bir askı için yine evinize gelen aile büyükleri aralarında işaretleşerek konuşup kararlar aldıklarında ve sizin o evle hiçbir ilginiz yokmuş gibi tamir yapmaya başladıklarında, “Tamam işte size bir ev açtık. Kendi başınıza kalmanıza da izin verdik. Ama bu evin asıl sahibi biziz ve bu evle ilgili kararları da biz veririz. Öyle evde kalmanıza izin verdik diye evin sahibi siz oldunuz sanmayın” hissi size de geliyor mu?

 

Peki tüm bunları yapanlar sizin anneniz, babanız, diğer aile bireylerinizse; sizi tanıyan, sözde göklere çıkaran, her şeyin üstesinden gelebileceğinizi savunan bireylerse; onlarla nasıl mücadele edilir? Yaptıklarının yanlış olduğu, o çocuğun annesi veya babasının siz olduğunuz, o evin sizin eviniz olduğu ve hakkında verilmesi gereken kararları sizin vermeniz gerektiği nasıl anlatılır? Davranışlarınızla kontrolü geri almak, çocuğunuzla talimat verilen görenden önce ilgilenmek, defalarca konuşmak, ses yükseltmek, kavga etmek denenmiş ama bir sonuç alınamamışsa izlenecek yol nedir?

 

Siz kendini “normal” olarak niteleyenler, çevrenizdeki yeti farkı bulunan bireyleri aptal yerine koymaktan vazgeçmelisiniz. Kendinizi çok zeki sansanız da bizim zekamızla alay eder gibi davransanız da işaretlerle konuşup anlamayacağımızı düşünseniz de bir şey yapılacağı zaman, “Ay kırılmasın, hadi şu iş zararsız, vereyim de oyalansın” tarzında davransanız ve bizi atlattığınızı düşünseniz de biz sadece farklı yetilerimizi farklı yöntemlerle kullanıyoruz. Onun dışında etrafımızda çevirdiğiniz tüm numaraların, bizi yok sayma tavırlarınızın ve yetişkin bireyler olmamıza rağmen çocukmuşuz gibi oyalamaya çalıştığınızın farkındayız. Bizlerin de bir hayatı, kendi kararları, düşünceleri, algıları, beklentileri ve en önemlisi saygınlığı olduğunu unutmamalı; davranışlarınızı ona göre şekillendirmelisiniz.

 

Siz aile çevremiz, en başta sizler, bizim varlığımıza, kişiliğimize, yaşam tarzımıza saygı göstermezseniz toplumdaki önyargı bariyerini aşmak katlanarak zorlaşacaktır. Çünkü sizler bizi en iyi tanıyan insanlarsınız. Önümüze set koymak yerine bizimle mücadeleyi omuzlamaya çağırıyoruz sizleri.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.