Merhaba dostlar, “Bu ay evlat edinme konusuna bir bakalım” diye düşündüm.
“Elbette herkes çocuk sahibi olmalı. Sakın bunu atlamayın hatta mümkünse minimum üç çocuk yapın” gibi söylemim yok. Ancak belki çocuk sahibi olmak isterken aynı zamanda kimsesiz bir çocuğa yuva olarak bu arzusunu karşılamak isteyen dostlar vardır aramızda. İşte onlar için Kamu Denetçiliği Kurumu’nun temmuz ayında vermiş olduğu bir karar hakkında bilgi vermek istiyorum sizlere. Bu arada karar sizin tabii ama çocuk dünyanın en güzel ve eğlenceli varlığı. Bu notu da buraya düşmek istedim.
Sevgili dostlar, birçok yeti farklı arkadaşımdan duymuşumdur, “Keşke evlat edinebilsem. Bir çocuğa umut olabilsem” cümlelerini. Çocuk sahibi olmak veya bir çocuğa yuva olmak, insanın insan olmasından kaynaklanan en temel haklarından birisidir. Zira yaşamak, temiz hava ve içme suyuna sahip olmak, erişilebilir bir dünyada yaşamak vazgeçilmez haklardansa soyun devamlılığını sağlamak da aynıdır. Nitekim Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına Dair Sözleşmede de yeti farklılığı bulunan kişilerin, çocuk sahibi olmakta, medeni hallerine ilişkin karar vermekte özgür oldukları ve bu haklarını kullanmalarına engel durumların taraf devletlerce ortadan kaldırılması gerektiği açıkça düzenlenmiştir.
Peki, bizim ülkemizdeki durum ne? Evlat edinmeye ilişkin mevzuat yani Türk Medeni Kanunu ve Evlat Edinmede Aracılık Hizmetlerine İlişkin Tüzük hükümleri incelendiğinde, evlat edinecek kişilerden istenilen ilk belge, fiziksel, ruhsal ve psikolojik engellerinin bulunmadığına dair rapor. “Bu işin meali ne” derseniz? Fiziksel veya psikolojik bir engeliniz varsa evlat edinme başvurusunda bulunamazsınız. Çünkü ilk belgeye dair talebi karşılayamamışsınızdır.
Evlat edinme prosedürüne baktığımızda; evlat edinmek isteyen kişi, Çocuk Esirgeme Kurumu’na başvurarak bu isteğini bildirir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca, aile izlemeye alınır. Ekonomik durum, sosyal çevre, sosyal ağlarla bağlantı; buradaki sosyal ağ, kişinin akrabaları, arkadaş çevresi ve yakın temasta bulunduğu kişilerdir; yaşadığı çevre, oturduğu ev ve fiziksel koşulları, eşler arasındaki uyum, çocuğun o ev ve aile içerisinde sağlıklı büyüyüp gelişmesi için gerekli imkanların olup olmadığı vb. yönleriyle detaylı bir araştırma yapılır. Sonuç olumlu ise çocuk ailenin yanına yerleştirilir ve bir yıl süre ile aile ile birlikte kalır. Bu sürede de yine Bakanlık görevlileri tarafından kontroller gerçekleştirilir. Her şey yolunda giderse bir yılın sonunda süreç tamamlanır ve evlat edinme işlemi gerçekleşir.
Elbette ki ülkemizde bu denetimleri gerçekleştirecek kişilerin büyük bir çoğunluğu, sağlamcılık betonu ile kaplanmış kafalardan oluşur. Siz bir şekilde evrak aşamasını atlayıp incelenecek aileler arasına alınsanız da evinizi, ekonomik hayatınızı, sosyal çevrenizi incelemeye gelen görevlilerin ön yargı bariyerini aşmanız, neredeyse imkansızdır. Çünkü yeti farkınız var. Sokağa çıktığınız andan itibaren zaten toplumun ötekileştirme duvarına toslayacaksınız. Sosyal çevre araştırmasında çokbilmiş ve kendini normal adleden sevgili komşularınız kim bilir hangi harika özelliklerinizi anlatacak ya da kendi hatalı parkı yüzünden geçemediğiniz kaç kaldırımdan, kaçırdığınız kaç otobüsten söz edecek? Mevzuat engeli bir yana bir de toplumsal engellerle karşılaşacaksınız. Dolayısıyla Kamu Denetçiliği Kurumu kararına kadar evlat edinme sürecinin, ülkemiz açısından başlı başına ayrımcılık kaynağı olduğu biliniyorken bu karardan sonra bu durum yasal çerçeveye oturtuldu.
Kararda, istenilen belgelerin en başında fiziksel, ruhsal ve psikolojik bir engel bulunmamasına dair belgenin yer almasının, doğrudan ayrımcılık oluşturduğu kanaatine varılmış. Bakanlık tarafından verilen savunma yazısı ise içler acısı. Bakanlık, doğrudan bireyde bulunan yeti farkının evlat edinmeye engel teşkil etmediği; her olayın kendi içinde değerlendirildiğini iddia ediyor. Peki; bakanlık savunmasını hazırlayan sevgili meslektaşım, hiç kimse sana istenilen belgelerin en başında fiziksel engel bulunmaması yönünde bir rapor olduğunu söylemedi mi? En azından kendin açıp bir baksaydın ya, “Bizim mevzuat nasıldı?” diye. Bir de yine aynı savunmada, Tüzükte değişiklik yapmayı planladıklarını söyleyerek aynı maddeyi değişiklik maddesi olarak yazmışlar. Dolayısıyla idarenin kafası pek değişmiş gibi görünmüyor. Yeti farklılığının evlat edinmeye engel olmadığını savunuyorlar. Tabii istenilen belgeleri tamamlayıp başvuru yapmayı başarabilirseniz.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kararları tavsiye niteliğinde. Yani idareye diyor ki, “Evlat edinme konusunda istediğin belgeler arasında yer alan Fiziksel, ruhsal ve psikolojik engeli bulunmamaya dair rapor talebin, ayrımcılık yasağını açıkça ihlal ediyor ve bu düzenlemeyi bir ay içerisinde değiştirerek bana bilgi vermelisin”. Bir başka deyişle ağır bir yaptırımı yok. Ancak olayın ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine dair yasal bir dayanak var şu an elimizde. Ülkemiz açısından bakıldığında bu durum da oldukça önemli bir gelişme. Şimdi bakanlığın bir mevzuat değişikliğine gitmesini ve bu konuda istenilen raporda bir değişiklik yapmasını bekliyoruz. Karar Temmuz 2024’te verilmiş. Biz Ocak 2025’e geldik. Henüz olumlu bir düzenleme yok. Ama ben bir hukukçu olarak en azından bu karara dayanarak evlat edinmek isteyen kişilerin, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine bağlı Çocuk Esirgeme Kurumu’na başvurabileceklerini ve söz konusu belge olmadan bu başvurularını yapabileceklerini düşünüyorum. Tabii yeni düzenleme yapılması için becerebilirsek birlik olarak bakanlığa baskı yapmamız gerektiği de kocaman bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor.