Toplam Okunma 0
Görselde “Sabırsız Tavuk” adlı kitabın kapak resmi bulunuyor. Yatay dikdörtgen formdaki görsel renkli çizimlerden oluşturulmuş; arka planı yeşil ve sarı  renklerinin birbirine kaynaşmasıyla oluşturulmuş, tahta deseni vermek için kahverengi  dikey çizgiler çizilmiş. Çizgi çizimde büyük bir kitap horoz tarafından tutulmuş, horoz gözlük altından sağ tarafındaki heyecanlı olduğu anlaşılan küçük tavuğa bakıyor. Küçük tavuğa ait konuşma balonunda “Bu kitabın ismi SABIRSIZ TAVUK değil mi baba?” yazıyor.

Oleeey, yaşasııın! Yeni yazı zamanı. Siz bu saçma sapan girişi okurken aynı zamanda el çırpan iki acayip yetişkin de canlandırın kafanızda. Hep öyle bir heyecanla yazıyoruz çünkü. Kâfi derecede lüzumsuz bir giriş yaptığımıza kaniyseniz, o zaman azıcık mantıklı yetişkincilik oynayıp kitap konuşmaya geçmeden önce bu sayfalardan biz de dergimizin onuncu yaşını sevinçle kutladığımızı söyleyelim. Yakın zamanda yazı kadrosuna katılmış olsak da on yılını dolduran bu muhteşem birikimin nice on yıllar devirmesini diliyor ve bu yürüyüşün bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.

 

Aslında “Bu ay ne önersek?” diye bir sürü kitap geçti kafamızdan. En son bir Julia Donaldson kitabında anlaşmıştık ama sonra Mısra’nın şimdi anlatacağımız kitapla ilgili verdiği tipitoş tepkileri görünce bu kitabı anlatalım dedik.

 

Bazı kitaplar vardır; okurken en az beş yerinde “Aynı benim çocuğum gibi” dersiniz. Kocaman gülümsersiniz. Sevginiz depreşir, hatta kabardıkça kabarır.  Kitabı çocuğunuzla okurken miniğinizle olan benzerlikleri gördükçe okumaya bir mola verip yanınızdaki ponçiği şapur şupur öper, üstüne bir de gerçekten hiçbir anlamı olmayan şekillerde deli gibi hatta Mısra’nın tabiriyle zibidi gibi sever, çocuğu kızdırırsınız. “Ama ya, kitabı okuyordun” diye size çemkirir. Çemkirirse çemkirsin vallahi. O da bu kadar tatlı olmasaydı. Tatlılığından sen suçlusun tipitoooooşşşşşşş!

 

Sözün özü, bu ay size her sayfasında kendi çocuğunuzun uyumamak için yaptığı muhtelif afacanlıkları bulacağınız sevimli bir uyku öncesi kitabı önereceğiz.

 

Kitabımızın adı “Sabırsız Tavuk.” Yazarı David Ezra Stein. Kitap Domingo Yayınları’ndan çıkmış. Aslında tam bir baba-çocuk kitabı. Biz kitabı bu açıdan da çok sevmiştik. Kitap daha baştan, çocuğunu uyutan baba karakteriyle miniklerin zehir gibi kafalarına toplumsal cinsiyet rollerine dair minik bir sorgulama tohumu ekmesiyle beğenimizi kazandı.

 

Küçük kırmızı tavuk için uyku, baba horoz içinse ona masal okuma vakti. Ama ya bu küçük kırmızı tavuk, babanın okuduğu her masalın içine dalıp kahramanları tehlikeden kurtarıp masalı bitiriveriyorsa? Eh, madem onun uyumaya niyeti yok, o zaman bu kez de tavuk, baba horoza masal anlatsın öyle değil mi? Ne olur sizce bu kitabın sonu? Tavuk kendi masalıyla uyuyup kalır mı? Baba da tavuğun yaptığını yapıp masalın içine mi dalar? Yoksa tavuk, babayı uyutup oyuna devam mı eder? Merak edenler alıp çocuklarıyla ya da sevdikleri miniklerle okuyabilirler. David Ezra Stein’a prestijli Caldecott Onur Ödülü’nü, Cybils Ödülü’nü kazandıran, Ala Yılın Dikkate Değer Çocuk Kitabı ve New York Times Çok Satanı seçilen bu şahane uyku vakti hikâyesi; sayfaları arasında bizi Hansel ve Gratel, Kırmızı Başlıklı Kız gibi yıllar öncesinin masallarına da tatlı tatlı misafir ediyor.

 

Kitap, David Ezra Stein’in Türkiye’deki tek kitabı. Emre Ülgen Dal çevirmiş. Eylül 2023’te yayınlanmış. Zaten Domingo’dan yerli yazar çıkmıyor. Ancak çıkardığı pek çok çocuk kitabıyla bizi mest eden bir yayınevi olduğunu da söylemeliyiz çünkü çok sıra dışı konular ve eğlenceli hikayeler seçiyorlar. Genelde her kitabın da azıcık hınzır bir tarafı oluyor. Biz de bu duruma bayılıyoruz. Bu arada eğer David Ezra Stein’i merak ederseniz Google’a adını yazdığınızda karşınıza kendi sitesi çıkıyor. Genelde ondan “naif, samimi” şeklinde bahsedilmiş. Açıkçası biz de öyle hissetmiştik. Yazılanları okuyunca şaşırmadık. Biz ne zaman Mısra’yla bu kitabı okusak bazı yerlerinde Mısra kendiliğinden: “Aynı benim gibi…” ya da “Aynı babam gibi…“ diyor. Her defasında bir tur gülüyoruz beraberce bu tespite. Sanki ilk kez yapılmış gibi. “Gülünür mü?” demeyin, gülünüyor vallahi. Öyle heyecanla söylüyor ki, heyecanı öyle el değmemiş ki, sadece buna tanık olduğunuz için bile hayata teşekkür etmek için gülüyorsunuz zaten. Her kitaba dair en az üç komik şey anlatabiliriz size. Hani bir türkü vardı ya:

 

“Çiğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin

Âşıkın öldürür şirin sözlerin

Mısrın hazinesi değer gözlerin

Zühre-i rahşandan güzelsin güzel.”

 

Yeteneğimiz olsaydı, onu ve ona dair anılarımızı böyle anlatırdık herhalde. O yüzden ısrarla söylüyoruz: Vazgeçmeyin çocuğunuzla kitaplar okumaktan. İnanın oyunlarınıza, kendilerince yaptıkları esprilere ve daha pek çok sohbetinize konu oluyor o kitaplardaki kahramanlar.

 

Yeterince duygusallaştık, artık bitirelim. Ama bitirirken bu kitabı kızımızla okuyabilmemizde, size tavsiye edebilmemizde sesi ve elleriyle koydukları karşılığı ödenmez emekleri için dünyalar tatlısı arkadaşlarımız Zerrin Aynas ve Didem Kurtoğlu’na buradan da binlerce kez teşekkür etmeyi de unutmayalım.

 

Öyleyse hala bizden bıkmayıp bize “EEEH” demediyseniz, bizi okumaya devam edin anacım.

 

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.