Editörler: Burak Sarı
Yazım Denetimi: Gülcan Altun, Canan Çam Yücel.
Web Sorumlusu: Kadir Ahıska, Ramazan Derin
İletişim Bilgileri
Baharın tam anlamıyla hissedilmeye başlandığı Nisan ayından ve Dergimizin 110’uncu sayısından herkese merhaba. Bu ay dergimize de bahar geldi. Kalemini çok özlediğinizi bildiğimiz, sevgili dostumuz Elif Emir Öksüz aramıza döndü. Yine birkaç sayıdır bilişim köşemizi renklendiren Sarper Arıkan arkadaşımız da artık yazar kadromuzda. Bir de yepyeni bir kalemimiz var sizlerle tanıştırmaktan onur duyduğumuz. Ecrinnur Aytekin. Ecrinnur henüz 7’nci sınıf öğrencisi. Geleceğe duyduğumuz umudu yeşerten pırıl pırıl bir arkadaşımız. Ecrinnur’un dergimiz için güzel düşüncelerini metin ekinde bulabilirsiniz. Bu paylaşımlar ve taşıdığımız bayrağı gelecekte böyle gençlere bırakacak olmak bizi motive ediyor. Doğru yolda olduğumuza dair güvenimizi arttırıyor. Tüm dostlarımıza “Hoş geldiniz” diyoruz. Tıpkı bahar gibi bir sayıyla karşınızdayız bu ay. Her çiçekten bir koku, her ağaçtan bir yaprak toplayarak hazırladığımız sayımızın tanıtımına geçiyoruz.
Oscar Ödül Töreni için erişilebilirlik de gündeme girmiş. Ne gibi düzenlemelerin yapıldığını Ali Çolak çevirisiyle okuyoruz.
“Oscar” demişken sesli betimleme uzmanımız Gülcan Altun’a sözü verip “Başka Bir Festivalden 5 Film Betimlemeleri ve İncelemeleri” yazısında neler anlattığına bir bakalım.
Erişilebilirlikle ilgili verileri yaşamımızdaki miniklere ne kadar küçük yaşta öğretmeye başlarsak meyvelerini de bir o kadar çabuk toplayacağımıza dair muhteşem bir yazıyla karşınızda Dilek Başar Açlan.
Bir kör için yoldaştır beyaz baston. Nuri Turhan kendi yoldaşıyla dost olma hikayesini paylaşıyor bizimle.
Eğitimci de olsalar eşitlikten, kapsayıcılıktan bihaber olan insanların yarattığı dünyada var olma çabası vermek gerçekten yorucu. Sevgi Mart Göcen, “Eğitim Hakkı Nasıl Engellenir?” başlıklı yazısıyla gözler önüne seriyor bu durumu.
Okulunda herkes için oldukça sıradan olan bir deneme sınavında hatırlanmayan Ecrinnur Aytekin’in kalemi de bir başka eğitimde ayrımcılık vakası için dolaşıyor bu kez satırlarda.
Gündemi çok hızlı değişen bir ülkede yaşıyoruz. Ama hiç unutmamamız ve hep taze tutmamız gereken bir konu var ki 6 Şubat Depremleri. Canan Çam Yücel her zamanki gibi unutulan bir grup olan kör çocuklar açısından ele alıyor depremleri ve hiç düşünülmeyenleri düşünmeye çağırıyor herkesi.
Konuk yazarlarımızdan A_Normal_Norm “Mahallenin Delisi” diye nitelenen Psikososyal yeti farkı olanların gözünden değerlendirmeye çağırıyor bu söylemi.
“Çok Cana Yakın ama O Olmaz” başlıklı yazısında, özlediğimiz kalemlerden Elif Emir Öksüz, Kalıp Yargı İçerik Modelinden hareketle ülkemizin girdiği seçim sürecinde neden yeti farkı bulunan milletvekili adaylarını çok az gördüğümüze dair bir açıklama koyuyor ortaya.
Hazır seçimlerden söz etmişken, “Temsil Etmenin Dayanılmaz Çekiciliği ve Kaderini Başka Ellere Teslim Etmek (Seçime Dair)” başlıklı yazısında Burak Sarı, bugüne kadar yeti farkı bulunan bireylerin üstlendikleri adaylık ya da temsiliyet performanslarından hareketle, sürecin nasıl olması gerektiğine dair ipuçları veriyor bizlere.
Her şeyin adamına göre uygulandığı ülkemizde, önyargılar da adamına göre gelişiyor. Nurşen Korkmaz tam da bu konuya ilişkin söyleyecek sözü olanlardan bu ay.
Bilişim köşemizde ise Sarper Arıkan, Visual Studio Code’dan söz ediyor bizlere. Bilişim meraklılarını buraya alalım. Çok iş görecek bir uygulamayla geldik yine.
Bu aylık bizden bu kadar. Her şeye rağmen umut var, her şeye rağmen yaşamak güzel ve “Güzel günler göreceğiz, güneşli günler. Motorları maviliklere süreceğiz.” İşte o güzel günlerde, Mayıs sayısında buluşmak üzere, şimdilik hoşça kalın.
ECrinnur’un dergimize gönderdiği güzel mesajı:
“Merhabalar, Ben Ecrinnur Aytekin. 2009 doğumluyum. Körüm. EEEH Dergiyle geçtiğimiz Haziran ayında, YouTube’dan takip ettiğim Engelsiz Erişim Kanalı aracılığıyla tanıştım. Yazılanlar, anlatılanlar, savunulanlar, karşı durulanlar, verilen mücadeleler ve çok daha fazlası… Hepsi düşündüklerimin dile gelmiş hali gibi. Mersin’de yaşıyorum. Çevremde yeti farkı bulunan birçok birey ve sözde onlar için toplanmış birçok insan var. Ama onların derdi, herkesin eşit şartlarda yaşaması değil; yeti farkı bulunan bireylere yardım toplamak, onları eksik insanlarmış gibi göstermek… Bu tür tepkilerle karşılaştığımda, bunun yanlış ve aşırı rahatsız edici bir tutum olduğunu söylediğimde ise yanlış düşündüğüm, hatta saçmaladığım söyleniyor. Bunları buraya yazmam ne kadar doğru bilemiyorum. Üstelik yaşım da küçük. Ama eşit, erişilebilir, engelsiz hayat için mücadele veriliyorken hiçbir şey yapmamam garip geliyor. Umarım yanlış bir şey yapmamışımdır Ve umarım eşit, erişilebilir, engelsiz hayat o kadar da uzak bir gelecekte değildir.”
Sesli Dinle
Editörden