Engin Yılmaz Hakkında

E-posta Adresi:

1979 yılında doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümlerini Çift Ana Dal öğrencisi olarak bitirdikten sonra aynı üniversitede Bilişsel Psikoloji alanında yüksek lisans yaptı. Ardından da 2015 yılında Boğaziçi Üniversitesi Yetişkin Eğitimi alanında doktorasını tamamladı. Yılmaz, aynı zamanda Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı GETEM'in direktörlüğünü yürütüyor. Bununla birlikte doktorasını tamamladıktan sonra çeşitli üniversitelerde kısmi zamanlı olarak engellilik üzerine dersler veriyor. Yazarımız ayrıca tüm bunların yanında Sesli Betimleme Derneği’nde de aktif çalışmalarına devam ediyor. Yazın çalışmalarını büyük ölçüde kendi özel bloğunda sürdürdüğünden şimdilerde EEEH Dergi'ye daha çok yaptığı seslendirmelerle katkı sunuyor.

 

Yazara,

engin_yilmaz@yahoo.com

e-posta adresinden ulaşabilirsiniz.

Engin Yılmaz Tarafından Yazılan Yazılar


Bankada basit bir işlem yapmak isterken duyduğunuz bir ses, “İki tanığınız olmadan işleminizi yapamayız.” Noterde bir vekalet sırası, “Ama siz imza atamazsınız” diyen bir sözde yetkili. Uçaktan hızla inip toplantıya yetişme telaşı, “Daha sizi almaya gelmediler, oturun lütfen” diyen bir kabin görevlisi. Sınavı kazanıp hayalindeki işe girme heyecanı. İşini yapmaya engeli yoktur raporu vermeyen bir doktor heyeti.

 


Bankada basit bir işlem yapmak isterken duyduğunuz bir ses, “İki tanığınız olmadan işleminizi yapamayız.” Noterde bir vekalet sırası, “Ama siz imza atamazsınız” diyen bir sözde yetkili. Uçaktan hızla inip toplantıya yetişme telaşı, “Daha sizi almaya gelmediler, oturun lütfen” diyen bir kabin görevlisi. Sınavı kazanıp hayalindeki işe girme heyecanı. İşini yapmaya engeli yoktur raporu vermeyen bir doktor heyeti.

 


Bankada basit bir işlem yapmak isterken duyduğunuz bir ses, “İki tanığınız olmadan işleminizi yapamayız.” Noterde bir vekalet sırası, “Ama siz imza atamazsınız” diyen bir sözde yetkili. Uçaktan hızla inip toplantıya yetişme telaşı, “Daha sizi almaya gelmediler, oturun lütfen” diyen bir kabin görevlisi. Sınavı kazanıp hayalindeki işe girme heyecanı. İşini yapmaya engeli yoktur raporu vermeyen bir doktor heyeti.

 


Bankada basit bir işlem yapmak isterken duyduğunuz bir ses, “İki tanığınız olmadan işleminizi yapamayız.” Noterde bir vekalet sırası, “Ama siz imza atamazsınız” diyen bir sözde yetkili. Uçaktan hızla inip toplantıya yetişme telaşı, “Daha sizi almaya gelmediler, oturun lütfen” diyen bir kabin görevlisi. Sınavı kazanıp hayalindeki işe girme heyecanı. İşini yapmaya engeli yoktur raporu vermeyen bir doktor heyeti.

 


Nihayet yasal düzenlemeyle mahrem oy kullandığımız ilk seçim ama yapmış olmak için yapılan, üzerinde ne Braille ne başka gösterge olan şablonlar, eğitimsiz sandık görevlileri. Bunun adı bir ileri iki geri.

 


Bundan birkaç ay öncesi bir kış günü. Sevda’yla birlikte eve doğru yürürken sokakta oynayan bir çocuk yaklaştı yanımıza. “Aaa! Abi senden bir tane daha var.” Âdem abiyle epey yakın oturuyoruz, onu kastediyor muhtemelen. İkimizin de kör oluşu, diğer tüm özellikleri görmezden gelmek için yeterli. Birkaç zaman sonra o çocukla bir daha karşılaştık. Bu sefer Âdem abi de vardı yanımda. Şakayla karışık takıldım. “Bak, benden bir tane daha var diyordun ya, bu di mi?” dedim. O da “Evet abi” dedi.


Bundan birkaç ay öncesi bir kış günü. Sevda’yla birlikte eve doğru yürürken sokakta oynayan bir çocuk yaklaştı yanımıza. “Aaa! Abi senden bir tane daha var.” Âdem abiyle epey yakın oturuyoruz, onu kastediyor muhtemelen. İkimizin de kör oluşu, diğer tüm özellikleri görmezden gelmek için yeterli. Birkaç zaman sonra o çocukla bir daha karşılaştık. Bu sefer Âdem abi de vardı yanımda. Şakayla karışık takıldım. “Bak, benden bir tane daha var diyordun ya, bu di mi?” dedim. O da “Evet abi” dedi.


Ne çok tartışıldı değil mi son yıllarda bu kavram. Siyasi dokunulmazlık, kürsü dokunulmazlığı, bunların kaldırılması veya kaldırılmaması. Aslında mecazi bir kullanım. Özellikle politikada millet vekillerinin vekil oldukları dönemde yargı bakımından dokunulmaz olmalarını kapsıyor genelde. Ama benim gibi birçok körün her gün gerçek anlamda dokunulmazlığının sürekli çiğnendiğini biliyor musunuz?

 


Yolda bir arkadaşımla yürürken söylediği bir şey “Acaba ikinci yazıya nereden başlasam” sorumun yanıtı oldu. Diyelim ki bir hastaneye gittik, bir şikâyetim var, hemen ilk şüpheleri “kilodandır” oluyor. Biraz yaşınız fazlaysa, bu sefer “yaşlılığa bağlı” etiketi konduruluyor. Körseniz örneğin, doktor bademcik ağrınızdan çok gözlerinizin nasıl kör olduğuyla ilgilenebiliyor.

 


Bundan birkaç ay öncesi bir kış günü. Sevda’yla birlikte eve doğru yürürken sokakta oynayan bir çocuk yaklaştı yanımıza. “Aaa! Abi senden bir tane daha var.” Âdem abiyle epey yakın oturuyoruz, onu kastediyor muhtemelen. İkimizin de kör oluşu, diğer tüm özellikleri görmezden gelmek için yeterli. Birkaç zaman sonra o çocukla bir daha karşılaştık. Bu sefer Âdem abi de vardı yanımda. Şakayla karışık takıldım. “Bak, benden bir tane daha var diyordun ya, bu di mi?” dedim. O da “Evet abi” dedi.


Bundan birkaç ay öncesi bir kış günü. Sevda’yla birlikte eve doğru yürürken sokakta oynayan bir çocuk yaklaştı yanımıza. “Aaa! Abi senden bir tane daha var.” Âdem abiyle epey yakın oturuyoruz, onu kastediyor muhtemelen. İkimizin de kör oluşu, diğer tüm özellikleri görmezden gelmek için yeterli. Birkaç zaman sonra o çocukla bir daha karşılaştık. Bu sefer Âdem abi de vardı yanımda. Şakayla karışık takıldım. “Bak, benden bir tane daha var diyordun ya, bu di mi?” dedim. O da “Evet abi” dedi.


Kurulduğumuz günden beri bazen şu soruyla karşılaşırım: Engelsiz Erişim nedir, niye kurulmuştur, o kadar dernek enflasyonu varken neden yeni bir yapı? Ben size bir şey sorayım. Buraya gelirken kaçınız hiç tanımadığı birinin fiziksel temasına maruz kaldı? Kaçınız karşıdan karşıya geçmek için birinden yardım istemek zorunda hissetti? Hanginiz bindiği otobüste durağı birine sordu?


EEEH dergi 76. Sayımızda iki harika yazı döküldü Burak ve Meral’in klavyelerinden. . Burak Kalabalıklar içinde yalnız oluşumuzdan ve bizi biz yapan var oluşumuza neden sahip çıkmadığımızdan yakınıyordu. “Neden farklılıklarımızla eşit bir yaşam istememiz , aynı farklılıkları paylaştığımız insanların tepkisini çekiyor”, diye soruyordu Burak. Yanıt olarak da kişinin yalnızlaşmaktan, konfor alanını terk etmekten korkmasını gösteriyordu. Meral ise bir başka kıyıda o kalabalıkların davranışlarını fena sorguluyordu.


EEEH dergi 76. Sayımızda iki harika yazı döküldü Burak ve Meral’in klavyelerinden. . Burak Kalabalıklar içinde yalnız oluşumuzdan ve bizi biz yapan var oluşumuza neden sahip çıkmadığımızdan yakınıyordu. “Neden farklılıklarımızla eşit bir yaşam istememiz , aynı farklılıkları paylaştığımız insanların tepkisini çekiyor”, diye soruyordu Burak. Yanıt olarak da kişinin yalnızlaşmaktan, konfor alanını terk etmekten korkmasını gösteriyordu. Meral ise bir başka kıyıda o kalabalıkların davranışlarını fena sorguluyordu.


Dünyada neler olup bitiyor?  Sakatlığın dünü bugününden ne haber? Bilim ve erişilebilirlik nasıl yan yana gelir? Merhabalar dostlar. İşte size festivalimize dair birkaç minik ipucu. Bu yıl 9 15 Kasım arasında yapmaya karar verdiğimiz festival hazırlıklarımız olanca telaşı, heyecanı ve azmiyle devam ediyor. Bir taraftan stant hazırlıkları, bir taraftan da akşam seminer kuşağı programı netleşiyor.