Toplam Okunma 0
Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs Saatli Bina’da gerçekleşen GETEM gönüllü okuyucu sertifika törenindeki kalabalık katılımcı grubu ellerindeki sertifikaları havaya kaldırmış ya da el sallar şekilde tüm salonu gören bir açıyla yukarıdan çekim yapan objektife gülümsüyor.

Bu yazı, 5 Kasım 2022 tarihinde gerçekleştirilen GETEM gönüllü okuyucu sertifika töreninde Engin Yılmaz’ın yaptığı konuşmanın tam metnidir.

 

İnsanlar çoğu zaman “yardım” ve “dayanışma” kelimelerini bir arada kullanıyor. “Bakım ve destek, yardım ve dayanışma” aynı cümlelerde çıkıveriyor ağızlardan. Halbuki yeti farkı olanların biyo ve nöro çeşitlilerin mücadele tarihlerinin bu ayrımı yapmakla başladığını söylesem hiç de yanlış olmaz. En azından biz GETEM’de bu ayrımı yapıyoruz. Kısaca size de anlatalım meramımızı.

 

Yardıma bir göz atalım önce. İnsanlığın çok önemli bir erdemi, bir iyilik hareketi belki. Fakat bir sorun var. Yardımın içinde merhamet var. İyilik yapma isteği var. Acıma, hüzün duyguları hâkim. Bir şükretme aracı. Ortada bir ast-üst ilişkisi söz konusu. Üste olan cömert, hayırseverin alttakine lütfu çıkıyor ortaya.

 

Alttakinin pek söz hakkı yok. Söyleyebileceği bir şey olduğuna da pek inanılmıyor zaten. Çünkü yardımı veren için diğeri bir öteki, bir düşkün, bir yetersiz birey. O kadar aciz durumda ki o ne verilirse, tartışmadan kabul etmeli, yetinmeli.

 

Yardım sonrası elde edilen tatmin de çok tekil. Mesela biri ötekinin durumuna düşmemek için bir diyet gibi görüyor meseleyi. Beterin beteri olmamak, “kurban” diye nitelediğine benzememek için yapılan bir eylem. Bir başkası için öbür dünyayı kurtarmanın bir yolu yardım ve sevap. Bir diğeri için harcamaları vergiden düşürmenin bir yolu, tribünlere oynayıp kamuoyunda sempati kazanmanın bir aracı.

 

Buraya dikkat! Bu resimde yardım edilen kişi hiç yok neredeyse. O bir konu mankeni, o bir figüran, o bir dekor. Edilgen olmak bile hafif kalıyor bazen.

 

Şimdi gelin biraz da dayanışmaya bakalım birlikte. Her şeyden önce amaç, eşitler arası bir ilişki. Birinin diğeri için değil, tarafların birbirleri için bir şeyler yapması söz konusu. Çünkü dayanışmada bir ast-üst ilişkisi yok. Herkes biraz eksik, herkes biraz fazla. Herkesin sınırları, herkesin güçlü yanları var. Sınırlar birbirimize tutunarak birlikte aşılıyor.

 

Bir “öteki” yok dayanışmada. Ben var, biz var. Ben kimden ne zaman, ne kadar, nasıl destek isteyebileceğimi belirliyorum. Bir başkasının istediği desteği de ben sağlıyorum bazen. Herkesin eşit söz hakkı var yani.

 

Dayanışmadaki duygular; merhamet, acıma, hüzün değil. Ortada bir insan hakkı var çünkü. Yalnızca birilerinin tekelinde olmayan evrensel bir şey. Yaşama hakkı, ulaşım hakkı, okuma hakkı, eğitim hakkı, çalışma hakkı, eğlenme, dinlenme hakkı. Nasıl bunları biri diğerinden daha çok hak edebilir? İşte dayanışma herkesin bu temel haklara aynı anda ulaşabilmesi için birbirimize tutunma çabası.

 

Elde edilen tatmin de farklı dayanışmada. Mutluluğun kaynağı; farklılıkları tanımak, çeşitlilikten beslenmek, “İyi ki onun gibi değilim” nidası değil. Tatminin nedeni; alınan şu kadar sevap, o kadar beğeni değil, yararlanılan bir haktan daha da fazla kişinin yararlanması için dikilen bir ağacın verdiği huzur.

 

Yani sorun kendinize. Yolda kendi halinde yürüyen birinin zorla koluna girip çekelemek mi onu yoksa önündeki masa, sandalyeyi kaldırmak mıdır gerçek dayanışma? Otobüse bindiği anda “Hafıza yer verin” diye bas bas bağırıp damgalamak mıdır gerçek destek yoksa anonsu olmayan bir otobüsü Beyaz Masa’ya bildirmek mi? Bayramlarda “Allah düşkünlere yardım etsin” demek midir gerçek dua yoksa basit bir bayram mesajındaki resme iki kelime açıklama eklemek mi?

 

Sadede geleyim artık dimi? Biz burada yüzlerce kişi bir dayanışmanın parçasıyız aslında. Amacımız ortak; bilginin, kültürün, eğlencenin, fikirlerin daha da fazla insana yayılması, daha da fazla kişi tarafından paylaşılması. Seslendirilen her bir sayfa, tarayıcıdan geçen her bir yaprak, bilgiyi daha fazla insan için erişilebilir kılıyor. Kayıt başında geçirilen her bir dakika, daha eşit, erişilebilir ve engelsiz bir dünyanın kapılarını aralıyor. Yapılan her paylaşım, farklılıkların daha da yaşamımızı zenginleştirmesine destek sağlıyor.

 

Kaç dakika, kaç sayfa seslendirme yapmanızın önemi yok. Önemli olan, o dayanışma sürecinin, o bütünün bir parçası olmak değil mi? Çoğu zaman sonuca bakıp ıskalıyoruz süreçleri. Süreç sizin okuma deneyiminiz, orada elde ettiğiniz müthiş tatmin. Sonuç kolektif. Sonuç ortak akıl.

 

İşte ortak dayanışmamızın bir yıl içinde bizi getirdiği nokta: Eylül 2021-2022 arasında seslendirilen 384192 sayfalık 2625 adet kitap. Bunu yapan 834 farklı gönüllü.600 sayfa ve üzerinde seslendirme yapan 164 kişi.

 

Ne mutlu size, bize ki bu ortak dayanışmanın bir parçası olduk. İyi ki buradasınız. Hoş geldiniz.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.