Toplam Okunma 0
From Your Eyes uygulamasının logosu. Köşeleri yuvarlatılmış siyah kare bir zemin. Ortasında büyük beyaz bir P harfi var. P harfinin yuvarlak olan kısmı sarı bir C harfi şeklinde görünüyor ve C harfinin birleşmeyen uçları arasında beyaz harflerle Your kelimesi yazıyor. C harfinin ortasındaki yuvarlakta ise bir göz bebeği var.

Nurşen Korkmaz: Zülal Hanım hoş geldiniz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Zülal Tannur: Tabii ki hoş buldum. Ben Zülal. Microsoft’un teknolojiye yönelen kadın lideriyim. Yani aslında “engelleri aşan kadın” olarak adlandırılıyorum. Bunun dışında Microsoft’un öğrenci elçisiyim. Şu anda Boğaziçi Üniversitesinde psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğrencisiyim. Dünyanın görme engellilik nörobilimcisi olmak için çalışıyorum. “From Your Eyes” adında bir girişimim var. From Your Eyes’In kurucusuyum. Birazdan çok daha detaylı olarak anlatıyor olacağız. Çok kısa bir özet yapmış olayım kendimle ilgili. Detaylara From Your Eyes ile birlikte gireceğiz diye düşünüyorum.

Nurşen Korkmaz: Peki “From Your Eyes” kelimesi nereden çıktı?

Zülal Tannur: Aslında şöyle, From Your Eyes’ın amacından bahsederken çok da anlamlı olacaktır. From Your Eyes, insan ve yapay zekayı bir araya getirerek görme engelli kullanıcıları hem hızlı hem de nitelikli görsel açıklamalar yani betimlemeler veren bir betimleme uygulaması. Ama bu noktada şöyle bakmak gerekiyor. Biz görme engelli kullanıcılarımızı ve uygulamadaki gönüllülerimizi yani betimleyicilerimizi tek bir paydada kesiştiriyoruz. Yapay zekayla birlikte teknolojide bir inovasyon yapıyoruz. Aslında şunu yapmış oluyoruz. Betimleyicilerimiz kendi gözüyle gördükleri şeyleri, anlamlandırdığı şeyleri görme engelli kullanıcılarımıza aktarırken bir yandan da “makine görmesi” dediğimiz aslında gerçek hayatta bir organizma olarak var olmayan bir nesneye görmeyi öğretiyoruz. Başkasının gözüyle yapıyoruz bunu. Bunları yaparken de görme engelli kullanıcılarımız için hem bir anlamlandırma süreci arka tarafta devam ediyor oluyor aldıkları betimlemeler üzerine. Bu anlamda “From Your Eyes” ismi çok anlamlı. Gördüğümüz ya da merak ettiğimiz betimlemelere anlam getirme süreci olarak yorumladığımız için “From Your Eyes” adını koymuştuk. Böyle bir temeli var aslında.

Nurşen Korkmaz: Peki bize biraz uygulamadan söz edebilir misiniz?

Zülal Tannur: Tabii ki, uygulamamız neden ortaya çıktı, ben biraz ondan bahsedeyim. Çok daha net olacaktır. Ben 2011 yılına kadar az gören bir çocuktum. Ve tabii ki asistan teknolojileri ya da destekleyici teknolojileri çok kullanıyordum. Ama şeyi çok merak ediyordum, bunların da dışında doğa bilimlerini; güneş nasıl doğar, güneş nasıl batar. Tabii az gördüğüm için bunları görmem çok zordu. Bir gün böyle çok yüksek bir tepeye götürdü ailem beni. Hayatımda ilk ve son kez gün doğumunu orada izledim. Çünkü 2011 yılında doğum günümden iki gün sonra görmemi tamamen kaybettim. O günden sonra da benim için bu tip manzaraları betimleyecek teknolojilere başvurmaya başladım. Ama aldığım verim beni hiçbir zaman tatmin etmedi. Ekibimle birlikte From Your Eyes’ı geliştirmeye başladık. From Your Eyes, insanla yapay zekayı bir araya getirerek görme engelli kullanıcılara hem hızlı hem de nitelikli görsel açıklamalar veren bir mobil uygulama. Bu noktada ne yapıyoruz? Görme engelli kullanıcılar sisteme girdiklerinde herhangi bir görseli galerilerinden seçebiliyorlar ya da anlık olarak çekebiliyorlar. Biz hemen yapay zeka tarafından bir açıklama getiriyoruz. Bu bir yazı olabilir, basılı bir dokümanın çekilmiş hali olabilir ya da anlık bir manzara çekimi olabilir ya da herhangi bir nesne olabilir, hiç fark etmez. Biz bütün bu özelliklere tek bir panelden erişim sağlıyoruz. Bu hızlı bir biçimde getirdiğimiz betimlemeyi eğer görme engelli kullanıcımız yeterli bulmazsa, detaylandırmasını istediği yerleri yazı olarak girebilir ya da hiçbir şey yazmadan gönderebilir. Bu gönderi “betimleyici” dediğimiz uygulamadaki gönüllü kişilerin havuzuna düşüyor. Betimleyicilerin yapması gereken şey, görsele bakmak veya yazılı metne bakmak, iyileştirmeler yapıp geri göndermek. Biz bu sayede ne yapıyoruz? Uygulamamıza yüklenen görseller sayesinde kendi görsel kütüphanemizi besliyoruz ve yapay zeka servisimizi eğitiyoruz. Bu zamana kadar pazardaki uygulamalar ne yapıyordu? Ben birçoğunun deneyim ekiplerinde de sorumluluk aldım. Türkiye’ye entegre ederken deneyim ekiplerinde de yer aldım. Orada yapılan şey şu, ya sadece yapay zekayı kullanıyor bu tip girişimler ve burada yapay zekanın eğitilme şansı yok ya da sadece gönüllüleri kullanıyorlar. Ama burada da gönüllülüğün niteliği ve betimlemenin hızı düşük oluyor. From Your Eyes’ın teknolojisindeki en büyük yenilik, hem yapay zekayı hem de insanı ortak bir noktada kesiştirmesi ve bir işbirliğine yol açması. Bu anlamda işbirliğinin önünü açması demek daha doğru olur. Bu anlamda teknolojideki bir yenilikten bahsediyoruz. Biz kendimizi bir yapay zeka firması olarak nitelendiriyoruz. From Your Eyes, bizim için çok kıymetli bir gelişim alanıydı. Bundan sonraki süreçte de kendi yapay zekamızı eğiterek gitmek istediğimiz şey iki nokta sıfırda bir entegrasyon süreci yani From Your Eyes şöyle bir servis olsun hayalindeyiz, aslında bunun için çalışıyoruz; orta ve küçük ölçekteki e-ticaret platformlarına, alışveriş platformlarına entegre olsun, burada eriştiğimiz görsellerin yani ürün açıklamalarının kapsamını genişletsin. Hepimiz satın alma süreçlerinde ne yapıyoruz? Ürünlere bakıyoruz, aratıyoruz, açıklamalarını okuyoruz, daha sonra yorumlarına beğenilerine bakıyoruz. Ama en son noktada karar verme sürecindeyken ya şey istiyoruz, yani görme engelli bir kullanıcı olarak düşünüyorum, hani bir görsel karşılaştırma talep ediyoruz. Bu da neye sebep oluyor? Süreç uzuyor, satın alma eyleminden vazgeçiyoruz ya da aldığımız ürünü sonra geri iade ediyoruz. Bizim yapmak istediğimiz şey şu. Burada eğittiğimiz yani mobil uygulamamız sayesinde eğittiğimiz yapay zeka servisine From Your Eyes iki nokta sıfır yani yakın gelecekte e-ticaret platformlarına entegre edelim, buradaki ürün açıklamalarını en detaylı biçimde kullanıcılarımıza aktaralım ki buradaki satın alma süreçlerini mükemmelleştirelim. Bunu yaparken de işletmelere kaybettikleri müşterileri geri kazandıralım. Bu şekilde açıklayabilirim.

Nurşen Korkmaz: Peki uygulama gelecekte nerelere evrilecek?

Zülal Tannur: Çok güzel bir alan. Aslında birinci hedefimiz e-ticaret platformları ve pazar yerleri entegrasyonu. Burada neyden bahsediyoruz? Hepsi Burada, Getir, Trendyol, Yemek Sepeti, Amazon ve bunun gibi çok çok büyük pazar yerleri, küçük ölçekteki, orta ölçekteki işletmelerle entegrasyon yapacağız. Bu birinci ayağı. From Your Eyes aslında tamamen gelişime açık bir alan. Çünkü yapay zeka alanı çok geniş bir alan. Biz bir görsel kütüphane oluşturuyoruz. Buradaki görsel kütüphane şu demek. İkiye ayırıyoruz yapay zeka tarafında. “Makine görmesi” dediğimiz bilgisayarların görmesi ve yönlendirmesi, ikincisi de yapay zeka ve insan işbirliği noktası. Yani From Your Eyes’ın sınırları, bizim kullanıcılarımızın hayal ettiği sınırlar. Anlık betimlemeler yapabilen, bağımsız hareketi destekleyen, tam bağımsızlığı teşvik eden bir sürece de evrilebilir. From Your Eyes, makinelerin görmesini desteklediği bir süreçten de ilerleyebilir. Bu noktada çok çok geniş bir çalışma alanımız var. Ama bize yön verecek olan ana unsur, bizim kullanıcılarımızın uygulamamızı beslemesi, kullanması, bize ileri bildirimler vermesi, öneriler getirmesi. Arka tarafta çok nitelikli bir ekibimiz var. Benim gibi Microsoft’un öğrenci elçilerinin içerisinde bulunduğu, endüstri mühendislerinin içeride çalıştığı, Türkiye’deki en değerli üniversitelerdeki mühendis öğrencilerin ekibe dâhil olduğu yedi kişilik çok donanımlı, çok vicdanlı, gerçekten öğrenme yetisini yukarıya taşıyan bir ekibimiz var. Birlikte gece gündüz çalışıyoruz. Ve tabii ki danışmanlarımız var. Bu süreçte bize eşlik eden mentörlerimiz var. Birlikte iş geliştirme süreçlerini de planlıyoruz. Adım adım ileriyi de tasarlıyoruz. Ve tabii ki işbirliklerimiz var. Türkiye’nin en büyük betimleyici ağı SEBEDER (Sesli Betimleme Derneği) ile de işbirliğimiz var. Onun dışında İstanbul Gönüllüleri ile de işbirliğimiz var. Birlikte ilerlemeye devam ediyoruz özellikle betimleyici noktasında.

Nurşen Korkmaz: Peki globale açılma hedefiniz ne?

Zülal Tannur: Şu anda bizim erken kullanıcı deneyim ekibimizin altıda biri global. İngiltere, Amerika, Hindistan ve Rusya gibi 18 farklı ülkeye uzanan bir deneyim ekibimiz var aslında. From Your Eyes’ı geliştirirken hem Türkiye’den kaynağımızı aldık hem de globalden. From Your Eyes iki buçuk yılın sonunda yüzde seksen global yüzde yirmi müşterisini Türkiye’den kazanan bir girişim. Yani bu şekilde bir projeksiyon tuttuk. Şu konuda çok şanslı hissediyoruz. Biz tamamen Türkiye’de doğan ve büyüyen bir girişimiz. Bu anlamda globale açılırken de aslında hedefimiz dünyadaki yüz seksen dört milyon görme engelli var ve buradaki çok ana bir sorun var. Bunu çözebilmek. Ne mutlu ki bize, aslında bu girişim Türkiye’de doğdu. Türkiye’de büyürken globale açılıyor. Bununla ilgili sağlam adımlar atıyor. Şu anda da Türkiye’de fiziksel kullanıcı alıştırma seanslarımızı yapıyoruz. Globalde de online bir şekilde sürdürüyoruz. Kasım ayının sonundan itibaren de globale de tamamen yüzde yüz açılmamızı gerçekleştiriyor olacağız. Erken kullanıcılarımızın dışında da aynı şekilde.

Nurşen Korkmaz: Uygulamanın gelişim sürecinde betimleme dışında görme engellileri bekleyen farklı şeyler de var mı?

Zülal Tannur: Aslında şu anda şöyle demek çok daha doğru olur. Geçen gün bir kullanıcı şeye benzetti bizim uygulamamızı. İç içe kısmına benzetti. Yani bir sürü özelliğin içerisinde bulunduğu bir uygulama. Hepsine tek bir panelden eriştiğinizi düşünün. Hiç başka bir kanala dağılmıyorsunuz. Uygulama içinde kaybolmuyorsunuz. Neye ihtiyacınız varsa biz size onu veriyoruz. Yapay zeka sizin çektiğiniz fotoğraftaki anı donduruyor. Alt tarafta çok kompleks bir yapı çalıştırıyor. O görselde gerçekte neye ihtiyacınız olduğunu ayıklıyor ve size onu veriyor. Eğer çektiğiniz herhangi bir şeyde metin varsa, metni önceliyorsanız metin artı yazıyı iletirken metnin gelişmişlik düzeyini arttırıyor. Ya da çektiğiniz görselde renk kontrastlarını daha çok önemsiyorsanız, bunları almak istiyorsanız, yine çektiğiniz görselin bağlamına göre yapay zeka size doğrudan bunu veriyor. Şu anda yüz tanıma servislerini de entegre ediyor olacağız uygulamaya. Bu bağlamda hem yüz tanımayla hem renk tanımayla hem görüntü tanıma dediğimiz teknolojiyle hem OCR ile birlikte kullanıcılarımız çalışmaya devam edecek. Bu şekilde çerçevesini çizebilirim.

Nurşen Korkmaz: Metin okuma ve nesne tanıma anlamında pek çok uygulama var. From Your Eyes, bunların arasından çıkıp kullanıcılara tek başına hitap etmek için neleri planlıyor?

Zülal Tannur: Şu anda neleri yaptığımızdan başlayayım, sonra neleri planladığımızı anlatayım. Şu anda diğer yapay zeka servisleriyle birlikte de çalışıyoruz ve bu noktada hem onların verimini hem bizim verimimizi eş zamanlı olarak ölçümlüyoruz. Burada şunu söylemek çok doğru olacaktır. Şu anda bizim servisimizden elde edilen verim mevcuttaki servislerden elde edilen verimden çok daha fazla. Bu, niteliksel olarak da niceliksel olarak da daha doğru olur ölçümlenen bir noktada. Yani şunu söylemek çok güzel olur. Biz arka tarafta bir sistem kurduk. Bu sisteme dedik ki bizim kullanıcılarımızın çektiği bir görselde doğruluk oranına inandığın şeyi kullanıcılarımıza ver. Çünkü diğer uygulamalarda hep şeyi yaşıyoruz. Fotoğraf çekiyoruz, OCR tanımı yapacağız ya da başka bir şey yapacağız, fotoğrafta başka bir detay merak ediyoruz, sadece nesne tanıma yapacağız ya da sadece mekân tanıma yapacağız ama burada aldığımız verim çok düşük oluyor. Yüzde otuz, yüzde yirmilik bir verim alıyoruz. Çünkü birden fazla kanal arka tarafta çalışıyor ve birbirlerinin verimini düşürüyorlar. Ama biz şunu başardık. Tek bir panelde bütün özellikleri sağlarken birbirlerinin verimini etkilememeyi, alınan betimlemelerin oranını, tahminsel oranını yüzde seksenin üzerinde doğru yapmayı, bunları başardık ve özellikle metin okuma teknolojisinden kullanıcılarımız çok memnunlar. Basılı belgeler için birçok kullanıcımız çok memnun. Bunun dışında ne yapıyoruz? Arka tarafta gelecekte ne yapacağız? Şu anda şunu ölçüyoruz. Yapay zekanın gün ve gün gelişimini, yani biz şu anda nasıl bir detay seviyesi veriyoruz. Çünkü kullanıcılarımızdan da değerlendirmelerini istiyoruz zaten arka tarafta yapay zekayı. Bunu yaparken biz arka tarafta metrikler tutuyoruz. Yapay zekanın hızı nasıldı, ne kadar kullanıcıya dönüş yaptı, ne kadar kapsamlı bir açıklama verdi ya da ne kadar veremedi. Buna yönelik datalarımızı arka tarafta çalıştırıyoruz. Aslında yakın gelecekte hem kapsamlı hem hızlı hem de yapay zekanın hakkını verebilen yani aslında kullanıcı söylemeden ya da işte detaylı bir açıklamaya ihtiyaç duymadan da kullanıcının ne istediğini anlayıp bunu zaten ona verebilen bir makinemiz olsun istiyoruz. Yani makine öğrenmesi kullanıyoruz. Bu şekilde düşünebilirsiniz.

Nurşen Korkmaz: Benim sorularım bitti. Sizin eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Zülal Tannur: Tabii ki, şeyi ben eklemek istiyorum. Bu zamana kadar elde ettiğimiz başarılar nelerdi, bir onu ekleyeceğim. Bir de biz ne tür bir yaklaşım gösterdik, onu ekleyeceğim son olarak. Biz 11 Haziran’da kapalı lansmanımızı gerçekleştirdik. Imagine, Microsoft’un global bir programı. Onun Türkiye ayağında, final gününde. Temmuz ayı içerisinde ilk prototipimizin hazırlıklarını tamamladık. Ağustos ayına geldiğimizde dünyada ilk beşte gösterilen iç çekirdek ön kuluçka girişimi olduk. Aynı zamanda İstanbul Ticaret Odası’nın desteklediği bir BTM kuruluşunun bir girişimi olduk. Eylül’ün ikinci haftasından itibaren hem App Store’da hem Play Store’da canlıya çıktık. Burada kullanıcılarımızla beta testlerine başladık. Altı hafta içinde 12 performans iyileştirmesi gerçekleştirdik kapalı beta testlerinde. 21 Ekim’den itibaren beta sürecimizi tamamen açığa aldık. Hem App’da hem Play Store’de bütün kullanıcılarımıza açıldık. Görme engelli kullanıcılarımız ve betimleyicilerimiz aynı anda uygulamaya giriş yaptılar. 22 Ekim’de dokuzuncusu düzenlenen Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali’nde biz de yer aldık. Orada bir sürü kullanıcımızla bir araya geldik. Uygulamayı hem denedik hem indirdik hem de ileri bildirim aldık. Şimdi yine çok heyecanlı bir süreçteyiz. Çünkü Türkiye’nin en büyük girişim sahnesi olan Big Bang‘de yer almaya hak kazandık. 7-8 Aralık tarihlerinde Big Bang sahnesinde olacağız. Biz bu süreçte neyi farklı yaptığımızı da anlatmak istiyorum. Aslında normalde girişimler sahneye çıkarlar, işte pazara çıkarlar, kullanıcılar kullanmaya başlarlar ve ileri bildirimlerini verirler, o şekilde gelişir. Biz süreci böyle yapmadık. Uygulamamızı tasarlamaya başladığımız ilk andan itibaren deneyim ekiplerimizi oluşturduk. Aslında uygulamayı bizim kullanıcılarımız tasarladı bizimle birlikte. O anlamda çok güzel bir süreci geçirdik. Şu anda alıştırma seanslarında da farklı bir yapı izliyoruz. Hem fiziksel hem online yapıyoruz. Fiziksel testlerde kullanıcılarımızı kendi ortamlarında gözlemliyoruz, uygulamaya karşı geliştirdikleri davranışları. Bununla birlikte mevcutta kullandıkları betimleme uygulamalarını da kullanmalarını ve karşılaştırmalarını istiyoruz. Bu da aslında uygulamanın yaklaşım olarak bakıldığında çok yeni ve çok verimini aldığımız bir model. Bunu yaparken de global metrikleri ölçümlemeye devam ediyoruz. Bu şekilde de uygulamadaki farklılıkları söylemem çok güzel olur diye düşündüm.

Nurşen Korkmaz: Tebrik ederim. Başarılar dilerim. Röportajıma katıldığınız için de çok teşekkür ederim.

Zülal Tannur: Ben teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim davet ettiğiniz için.

 

 

 

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.