
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diye bir atasözümüz var bizim. Vücudum hayli sağlam olmadığı için mi ne kafamda deli sorular var?
Ramazan geldi. Hoş geldi, hoşluklar getirdi. Müslümanlar için yılın en önemli zaman dilimi diyebiliriz sanıyorum. Akıllı bir Müslüman da bu ayın manevi ikliminden faydalanmak ister. Akıllı mıyım bilmem ama ben de bu rahmet ikliminin selinde olmak isteyenlerdenim.
Parmak uçlarımdaki uyuşmadan ötürü uzun zamandır öğrendiğim kabartma Kuran'ı Kerim'i okuyamıyorum. Ben de özellikle açıklamalı meali hiç değilse bu ayda baştan sona bir kez daha dinliyorum. İslamiyet'i, dolayısıyla Kuran'ı kabul eden bir Müslüman onu olduğu gibi alır. Benim bildiğim ve inandığıma göre o yaratıcı olan Allah'tan gelmiştir ve sorgulanamaz.
Şimdi bu girizgahı neden yaptım? Meal okurken bazı ayetlerde geçen "onlar kördürler ve kulakları sağırdır" gibi ifadeler beni düşündürdü. Haşa Allah'ın sözünü sorgulamam elbette. Bunun manevi anlamda gerçeği görmemek ya da duymamak olduğunu biliyorum. Örneğin; Bakara Suresi’nin yüz yetmiş birinci Ayeti ve Diyanet Vakfı Meal ’ine göre açıklaması şu şekilde:
171. (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kâfirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.
Ayet meali: 170-171. ayetlerde insanların körü körüne eskiye bağlanmaları, yeni ortaya konmuş fikirlere kulak vermemeleri kötülenmiş, bu konuda doğru olanın, akılcı olarak hareket edilmesi olduğu söylenmiştir.
Zemahşerî’ye göre ayetin meali şöyledir: Kâfirleri doğru yola çağıran davetçinin (Peygamber’in) durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyenlere seslenen çobanın durumu gibidir.
Ancak günümüz anlayışında ve dünya gerçekliğiyle baktığımda kafamda düşünceler dönüyor. İnsanların körlüğü ve sağırlığı ötekileştirmesinde veya daha doğru tanımlama ile olumsuzlamasında bu söylemleri yanlış ya da işlerine geldiği gibi anlamaları ne derecede etkili acaba? Veyahut “salça olmak” deyimi, maddi olan salçaya olumsuz bir anlam yüklüyor mu? Kör ya da sağırdaki kadar değil. “Öküz” diyoruz örneğin davranışını kaba bulduğumuz birine. Oysa öküz insanlığa her yönden faydası olan bir hayvan. Buna karşın “aslan” denen biri şişinir. Aslanlar daha mı faydalı dünya varlığına öküzlerden. Aslan bir futbol takımının simgesi olabiliyor mesela. Öküz olsa bir takımın işareti. Herkes kahkahayla güler, dalga geçer.
Sonra Burak Sarı geliyor aklıma. Gelmez olası! Nazım Hikmet'in bir şiirini konu almıştı bir yazısında. Körleri karanlığın peygamberleri ilan etmesini ve çeşitli yazarların gözünden körlük algısını değerlendiriyordu kendi dilince.
Meraklısı için ilgili yazının bağlantısı burada:
Körlerin Şarkısı-2 Karanlığın Peygamberleri
Yukarıda yazdığım gibi, benim Rabbimin sözünü eleştirme gibi bir gayem yok elbette. Olamaz da. Ancak insanın gerçeği görmemesi, hatta görmemekte inat etmesi "kör" kelimesi ile ifade edilemez mi? Kör olmak, fiziken yere akan çöp suyunu görmemek, tamamen biyolojik bir şey. Ancak gözü gördüğü halde torbasından akan çöp suyunu gösterdiğin halde görmemekte
Israr eden kişiler gördüm ben. Şimdi bunu nasıl adlandırabiliriz? "Kör müsün?" deriz? Toplumsal kodlarımızla gelen bir şey bu. Burada amaç karşıdakini gerçekten aşağılamak mı? Yoksa akıttığı çöp suyunu görmek istememesini kabullenememek mi? Onu benim ilk aşamada görmemem gayet normal. Ancak inkâr etmeyip bakmak ve akıttığım suyu temizlemek daha da normal. Hatta hatta kovadan aldığım torbanın altını yürümeden önce kontrol etmek en normal olanı bence.
Neyse ben ne planlamıştım? Nereye geldim? Yazıp yazıp en son size bayramlık bir tatlı tarifine bağlayacaktım. Çöpten tatlıya geçmek de bir garip oldu bee! Boş verin. Biz yine de tatlı yiyip tatlı konuşalım ve bereketli bir ramazanda ağzımızın tadı hiç bozulmasın inşaAllah. Tarifi size başka bir sayıda anlatayım. Yazıyı çok uzatmayalım.