Toplam Okunma 0
Görünmeyen bir paravan arkasında az görünen bir insan görüntüsü, ellerini paravana dayamış bir şekilde görsele bakanlara yönelik bir şekilde duruyor.

Bir sivil toplum örgütünün ele aldığı konu engellilikle “ilgisiz” olabilir. Aslında engellilikle ilgisizlik söz konusu değildir, tam da bu nedenle “ilgisiz” kelimesini tırnak içinde yazdım. Yani bu yazının konusu, sivil toplum örgütlerinin engellilikten farklı bir hak alanında çalışıyor dahi olsa engellilikle mutlaka bir ilgisinin olduğu ve bu kesişimin engelliler açısından birtakım kapsayıcılık unsurları bulunduğu. Ben örgütlerinin çalışmalarının engellilikle ilgili yanını kesişimsel ayrımcılık ve katılım hakkı bağlamında değerlendiriyorum.

 

Önce bu konuyu ele alma motivasyonumu oluşturan bazı deneyimlerimden söz etmek isterim. Ben görme engelli bir kadınım, psikolojik danışmanım; engellilik, çocuk, toplumsal cinsiyet eşitliği, psikolojik danışman veya öğretmen hakları alanlarında çalışan örgütlerin çalışmalarını takip etmeye çabalıyor ve zaman zaman daha yakından takip ediyorum. Bazense doğrudan sivil alana odaklanan, farklı hak alanlarında çalışan örgütlerin bir araya geldiği faaliyetlere dahil oluyorum. Deneyimlerimse görme engelli birini görünce paniklemek, ne yapacağını bilememek yönünde. Bu, ayrımcılığa uğrayan gruplar ve bu gruplara dönük çalışanların farklı deneyim ve gruplarla temas kısıtından ileri geliyor elbette. Muhtemelen çalışmalarına daha önce görme engelli biri katılmamış oluyor ve o esnada çalışma içerisindeki insanların zihnine engellilikle ilgili önyargı kodları doluşuyor. Bu otomatik düşüncelerle hareket ediyorlar. Mesela bir atölye çalışmasına ara verildiğinde yerimden kalkıp kahve standına gitmek istediğimde birçok kişi panikle müdahale ediyor. Ben o ortamda ilk defa bulunduğumdan zaten kahve almak için birilerinden yardım isteyeceğim ancak bu durumun panikle karşılanması benim ortama ait hissetmem önünde bir zorluğa dönüşüyor.

 

Yine bir atölye çalışmasının katılım formuna görme engelli olduğumu, sunumlar esnasında kullanılan görsellerin konunun anlaşılacağı kadarıyla açıklanması/betimlenmesi gerektiğini yazıyorum ancak çalışmaya katıldığımda sanki hiç böyle bir şey yazmamışım gibi bir ortamla karşılaşabiliyorum. Çalışma sırasında konunun engellilikle ilgili yanı hakkında bir söz aldığımda herkesin çok yabancı olduğunu fark ediyorum. Söylediğim konu çok temel de olsa herkes ilk defa duymuş oluyor, ilgiyle de dinliyor. Ancak çocuk alanında çalışan bir örgütün engelli çocuk konusuna bu kadar uzaklığı ise bana bir şeylerin eksik olduğunu düşündürüyor. Engellilikle çoğunlukla ilk defa karşılaşıyor olmak ve üzerine hiç düşünmemiş olmak bir yana, konunun engellilikle ilgili kesişimini önemsememek ve engellilik meselesinin mutlaka engelli örgütlerine ait olmasını savunmak da söz konusu. Mesela savunuculuğu yapılan meslek grubunda, engelli profesyonellerin olacağını hiç “düşünmemek”, ki yine tırnak içinde… Yerelde kadına şiddete karşı çalışan bir örgütün engelli kadınlarla nasıl çalışacağını bilmediği için bu alanı hiç taramaması veya göz ardı etmesi…

 

Sorunlar farklı deneyimlerle çeşitlenebilir. Çözüm ise bir arada yaşadığımızı, bir arada ayrımcılığa uğradığımızı, aynı ayrımcı zihniyetle baş etmeye çalışan farklı özneler olduğumuzu, bir aradalığımız sürerken farklı erişilebilirlik ihtiyaçlarımız olacağını düşünmek elbette. Ben bu bağlamda önerilerimi aşağıya sıralıyorum:

 

1. Yapılan bir etkinliğe, üretilen bir materyale engelliler de erişebilmelidir. Bunun için nasıl ki etkinlik başvuru formlarında katılımcıların ilaç kullanımları, beslenme alışkanlıkları veya hassasiyetleri gibi bir ihtiyacı olup olmadığını soruyorsanız bu soruya engelliliği de dahil etmelisiniz. Mesela etkinliğe tekerlekli sandalyeli birinin katılacağını öğrendiğinizde mekanın, mekandaki tuvaletlerin uygun olup olmadığını araştırabilir; zamanla en baştan bu yönüyle erişilebilir mekanlar tercih etme çabasında olabilirsiniz. Online veya yüz yüze bir etkinliğe görme engelli birinin katılacağını öğrendiğinizde görsel betimlemeye ihtiyacı olup olmadığını, başka bir erişim ihtiyacının olup olmadığını sorup karşılamaya çalışabilirsiniz.

 

Diyelim ki görsel detaylar da içeren bir rapor yayımladınız. Konusu engellilikle ilgili olmasa dahi, kamuoyuna açık yayımladığınız bu raporun görme engellilerin kullandığı ekran okuyucular için erişilebilir olup olmadığını araştırabilirsiniz.

 

2. Çalışma alanınız engellilikle kesişiyor olabilir, ki birçok alan böyledir. Çünkü sakatlık ve beraberinde doğan engellilik tüm insanlığa dairdir. Dolayısıyla çocuk, yaş, cinsel yönelim, ırk, din, kent hakkı gibi tüm konuların engellilikle kesişimi vardır. Dolayısıyla bu kesişimin boyutları, engelli öznelerin güncel yaşantıları meselelerinden haberdar olmalısınız. Burada engelli özneler ve engelli örgütleri ile temas, iş birliği oldukça önemli.

 

Hak alanınızda bir izleme yaptığınızda, engellilerle kesişim de söz konusu ise izleme çalışması engelliler açısından da veri sunmalı. Elbette bunun için çalışan engelli örgütleri var ancak sizin de kesişimsel ayrımcılık verisine dair sözünüz olmalı, bu yönde iş birlikleri kurabilmelisiniz.

 

3. Bir diğer konu ise kendi çalışma alanınızda hak temelli eylem ve söylem üretirken engelliliğe dönük ayrımcılık yapmamalısınız. Buna birinci maddede ifade ettiğim erişilebilirlik konusu da dahildir. Engelli erişimine uygun olmayan bir etkinlik veya içerik üretmek ayrımcılıktır.

 

Hele ki çalışma alanınızda karşılaştığınız ayrımcı örnekleri “geri zekalılık” gibi bir zihinsel yeti yitimi ile ifade ediyor veya çalışmalarınız sırasında buna izin veriyorsanız yine bir ayrımcılığa alan açmış olursunuz. Mesela yoksulluk çalışmaları yapan bir örgütseniz, çalışmalarınız sırasında birinin “Engelli aileleri de çok açgözlü” demesi ile mücadele etmiyorsanız yine bu alan açılmıştır.

 

4. Elbette bir aradalığın parçalarından olan engelli örgütleri de buna katkı sunmalı. Farklı hak alanlarında çalışan örgütlerle kesişimsel konularda işbirliği kurmalı. Diğer örgütlerin yapacağı çalışmaları nasıl erişilebilir kılacağı konusunda desteğe açık olmalı. Farklı hak alanında çalışan bir örgüt içerisinde gözlemlediği ayrımcı söylem konusunda geribildirimde bulunmalı. Kesişimsel alana kendi çalışmalarında da alan açmalı.

 

Tüm bu önerilerimin zaman zaman yapılan çalışmalara ayrılan zaman, emek ve hatta paranın arttırılmasını gerektirebileceğinin farkındayım. İşleri daha kolay halletmek kısa vadede iş görebilir ancak eşit haklar için çalışan özneler ve örgütlerin uzun vadeli bir eşitlik peşinde ve hayalinde olduğunu düşününce kapsayıcılığın sivil alanda daha çok yer edineceğine dair umudum artıyor.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.