Toplam Okunma 0

Aşağıda okuyacağınız metin GETEM'in gönüllü okuyuculara verilmek üzere her yıl düzenlediği sertifika töreni için hazırladığım konuşmanın tam metnidir. Sizlerle de paylaşmak istedim.

Niçin buradasınız? Günler ve gecelerinizi, saatlerinizi harcamanıza, kitaplara sesinizi vermenize ne sebep oldu?

Yararlı olma ve yardım etme isteği? Kendinizi geliştirme? Pratik yapma? Kariyer? Kişisel tatmin? Dini sebepler? Sosyalleşme? Sertifika alma? Bir gün engelli olmaktan kurtulma ümidi?

Araştırmalar tüm bunların bir kişiyi gönüllü yapan motivasyon kaynakları arasında olduğunu gösteriyor. Eminim herkesin nedeni kendine göre kıymetli ve önemli. Belki de yanlış bir soruyla başladım söze. Burada olmanızın sonuçları ne? GETEM açısından baktığımızda 18 binden fazla sesli kitap, 19 bin civarında elektronik eser, 1000 civarı bilgisayar sesi formatlı eser ve bine yaklaşan sesli betimlemeli film. Bir yıl içerisinde seslendirilen 445483 sayfa.

Yine tam olmadı galiba. Burada durup “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.” saçmalıklarına girmek değil niyetim. İyi de tam ne? Eksiksiz olan hangisi?  Kim sağlam? Kim normal? Kim çaresiz, Kim zavallı, Kim merhametli, Kim hayırsever? Kim biz, kim onlar ve öteki?

Daha önemlisi bu kategorileri kim ve ne belirliyor? Maalesef her bir soruyu yanıtlayabilecek kadar bilge değilim. Belki kataloğumuzdaki 40 binden fazla eserin daha fazlasını okumalı, dinlemeli. Peki yanıtlar mı aramamız gereken yoksa daha çok sormak mı kendimize?

Bir düşünün mesela, Bugün ırk ve cinsiyet eşitliğini evrensel bir değer olarak kabul ediyoruz. Neden sakatlık meselesini bir yardım, bir hayırseverliğe indirgiyoruz? Hadi biraz daha zorlayalım, Kan grubunuzun A, B,  AB veya 0 olması yalnızca bir biyolojik çeşitlilik. Boyunuzun 1,60 veya 1,90 olması da tipimizdeki bir farklılık. Solak veya sağlak olmak bir yeti değişkeniyken, Neden kör, sağır, sakat, otistik olmak bir eksiklik, bir bozukluk, tedavi edilmesi gereken bir hastalık gibi görünür gözümüze? Peki birileri bozuksa sağlam olanı ne belirler? Sarışın biri mi daha sağlam, yoksa esmer mi acaba? Uzun boylu biri mi daha makbul, kısa boylu biri mi? Hangi yaşta olmak daha normal?

Kitaplar, kimin normaline göre basılıp yayınlanır? Mağazalar, kimin normaline göre süsler vitrinlerini? Oteller, kimin normaline göre belirler kalitelerini? Politikacı, kimin normaline göre planlar hizmetlerini?

Bir motivasyon konuşmasıysa beklediğiniz, üzgünüm aradığınız kişi ben değilim. Bir teşekkür konuşmasıysa umduğunuz,  Onu yapabilecek kabiliyete sahip gibi görünmüyorum. Yalnızca neden burada olduğumuzu bir kez daha düşünmenizi sağlayabilirim. Evet bir sertifika töreni, evet konuşmalar, verilecek sertifikalar, güzel bir kokteyl, çekilecek fotoğraflar, sosyal medyada paylaşımlar, alınacak “like”lar işin bir parçası. Diğer yandan en az 180 kişinin bir yıl içinde 600 sayfa ve üzerinde kitap seslendirmesinin başka sonuçları da var.

Normal diye tanımlanan bireyin bağımsız olduğu söylenir dimi? Halbuki kuyudan kendi suyunu çeken, ekmeği için kendi buğdayını yetiştiren, Kendi petrolünü çıkarıp kendi aracını yapan, elektriğini üreten kaç kişi var aramızda? Buraya bir taksi, otobüs, metro vb. ile gelen kimse, neden tekerlekli sandalye kullanan birine acıyan gözlerle bakar? Mouse kaybolduğunda en temel bilgisayar işlemlerinde zorluk yaşayan bir kişi neden bilgisayarı sessize alır? Acı, tatlı veya tuzlu bir yiyeceğe alerjisi olan biri neden çölyaklı birinin glütensiz gıda ihtiyacını doğal bir çeşitlilik olarak görmez? Hiç bilmediği bir dilde eğitim almak zorunda kalmayı insanlık dışı diye niteleyen biri neden işaret dili kullanıcısına acıyan gözlerle bakar? Daha önce hiç görmediği bir alfabedeki yazıları okumakta güçlük çeken bir başkası, neden disleksiyi “öğrenme bozukluğu” diye tanımlar? Hangi öğrenme yolu bozuk olmayandır?

Az önce de söyledim ya, yanıtlar bende değil. Herkes kendisi arayıp bulacak onları. Ama bulunduğumuz salonda olan bizler, başka bir sorunun peşinden koştuğumuz için buradayız aslında. Bir kitabın yalnızca gözlerle okunması, kime göre daha normal? Bir şeyin kağıt üzerinde mürekkep baskıyla yazılması, neye göre daha doğal? İşte bu sorular 40 binin üzerinde eserin formatını çeşitlendirmemize sebep oldu. Sizler de böyle güzel bir dayanışmanın parçası oldunuz. İyi ki buradasınız. Umarım bundan sonra da farklılıkları daha çok sorguladığınız bir yaşam sürer, normal algınızı daha çok gözden geçirirsiniz.

Hoş geldiniz.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.