Toplam Okunma 0
Beyaz bir fon üzerindeki görselin alt kısmında el ele tutuşmuş siyah renkli kadın erkek ikonları arasında bir kırmızı ikon yer alıyor. Görselin üst kısmından büyük bir el bu kırmızı ikonu işaret ediyor.

Merhaba dostlar, ayrımcılık nerelerde mi? Bakın bu kez nerede buldu beni. “Bu hengamede konsere mi gittin?” demeyin, konser 04.02.2023 günü yapılmıştı. Destan gruplarımızdan birisi olan Yeni Türkü, Denizli’ye geldi. Eh gitmemek olmazdı tabii. Birkaç arkadaşla buluşup konser alanına gittik.

 

Kapıda bilet kontrolü yapıp herkesin koluna kaşe basıyorlardı, sigara vesaire için giriş-çıkış yapılırsa kolaylık olması açısından. Eşim ve bana ise kaşe basma gereği duymadılar. Sıra ikimize gelince bir “Siz buyurun” ile geçtik. Konser başlamadan önce yaklaşık bir saatlik bir vaktim vardı. Kafamda kapıda karşılaştığımız muamelenin nedeni uçuşuyordu.

 

İki ihtimal ortaya çıkıyor. Birincisi, “Ya bunlar kör. Zaten tek başlarına dışarı çıkmazlar. Muhtemelen içeri girdikleri arkadaşlarıyla birlikte hareket ederler. Onların da kollarına kaşe yaptığımıza göre herhangi bir karışıklık olmaz. Hem bu körler ne yapacak ki dışarıda, sigara mı içecekler sanki” düşüncesi.

 

İkincisi ise “Zaten körler. Konsere kaç kör gelecek. Alametifarikalarını da ellerinde taşıyorlar. Bunları kesin tanırız. Kaşelemeye gerek yok” düşüncesi.

 

Ama her iki ihtimalin okunun gösterdiği hedef aynı. “Bunlar diğerlerinden farklı. O zaman diğerleri gibi davranmaya gerek yok. Sıradan davranışı hak etmiyorlar ve zaten sıradan davranılması da gerekmiyor. Zira sıradan, sürüden değiller.”

 

Yine aynı mekanizma giriyor devreye. Zihinde kayıtlı kodlamaya uymayan herkes farklıdır ve ayrımcılığı hak eder. Çünkü düzeni bozar, kafa karışıklığı yaratır, düşünce akışında duraklamaya neden olur, sorun çıkarır, alıştığı sisteme aykırıdır. O zaman sıradanlığı hak etmez. Mademki genelden farklıdır, o halde genelden farklı davranılması gerekir. Oysa düşünülmesi gereken en temel ve en kolay şey, tüm herkesin insan olduğudur. Ortak paydanın insan olmak olduğu, diğer özelliklerin bu bütünün farklı çizgilerini oluşturduğudur.

 

Şimdi “Sonuçta alana girmedin mi? Konseri izlemedin mi? O zaman derdin ne?” diyeceksiniz belki. Evet sonuç gerçekleşti ama sürüden ayrı olduğumuzu hissettirerek gerçekleşti. Farklı olduğumuz hissettirilerek gerçekleşti. Eğlenmeye gittiğim bir alanda arkadaşlarımla sohbete tam konsantre olamadan, arka planda ayrımcılığı sorgulayarak gerçekleşti. Peki kim verdi o kapıdaki görevliye bana kendimi farklı hissettirme hakkını? Kim verdi benim neşemi söndürme, bir saatimi beynimin arka planında bin bir düşünceyi sorgulamakla uğraştırma hakkını? Neden normalin “normal” addettiği insanların oluşturduğu toplum dayatması, bir konser kapısında bile karşıma dikiliyor? Neden normları sadece onlar belirliyor? Kafamda deli sorular…


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.