Toplam Okunma 0

Biz insanlar şu yeryüzüne ayak bastığımız ilk andan beri, çok şeyler yıkıp yenilerini yaptık, nice kapıları yerlerinden oynatıp nicelerini bir sonraki ihtiyaçlarımız belirene dek varlık gösterecek biçimde inşa ettik! Kimliğimiz, inancımız, görüşümüz ne olursa olsun, kendimizi var ettiğimiz her adımda efsaneler anlattık, kahramanlık hikâyeleri yazdık. Bazen attığımız her adım kazındı belleğimize, bazense yer eden yalnız parıltılarıyla göz dolduran dönemeçler, başarılar oldu.

 

Bugün körlük kimliğim üstünden, kendim olduğum dakikaların üstünden EEEH okurlarıyla beraber geçmek istiyorum. Son adım tabii ki, tam da beklendiği gibi YSK’ya dilekçemizin ardından gelen oy şablonuyla engelsiz oy kullanma deneyimi olacak.

 

İlklerimiz,  nerede, nasıl, hangi şartlar altında olursa olsun bizi rutinlerimizden çok daha başka bir alana taşır, çok daha farklı bir hissiyat içinde yakalarız kendimizi. Umudu da korkuyu da ekip biçtiğimiz yer hep bu “hiçbir şeyin, eskisi gibi olmayacağı anda” gizlidir.

 

Bastonu ilk elimize aldığımız an, ilk defa yaptığımız yolculuklar, bir işimizi ilk kez kendi başımıza tamamladığımız o dakika, bir sınava tek başımıza girdiğimiz o ilk sefer, kendimizi kendimiz gibi hissedebildiğimiz her an… Tümünün hikâyeleri uzayıp giden, nice yollar kat eden bir vagonlar dizisi gibidir. Ne kadar dolaşırsanız o kadar ait hissedersiniz kendinizi.

 

Peki ya bize ilki yaşatan o ŞEY?

Çok basit, çok temel, çok kolay yapılabilen/erişilebilen bir şablonun bize neler hissettirdiğine, biz bu deneyimi yaşarken başkalarına neler düşündürdüğüne bir bakmak ister miyiz?

 

5000 şablonun her birinin ağzından hikâyelerini dinlemek ihtimali yeterince merak uyandırıcı mı?

 

Yıllardır süregelen mücadelenin mutluluğa son adımı, “herkesle aynı anda, erişilebilir bir oy” kullanmış olmanın verdiği tarifsiz sevinci, ülkece beklentimiz ve sonraki adımlarımız her ne olursa olsun, görmeyen bireylerin de bu süreçte herkes gibi, bir vatandaş olarak varlık gösterdiğinin açık bir işareti niteliğindedir.

 

İşte bu yüzden, tam da sandık görevlilerinden “Kendi başına oy kullanabilir…” “Kendi başına imza atabilir!” gibi, herkesin standardı, bizim özgürlük mücadelemizin minik yankıları sözcükleri duyuşumuzun eşliğinde şablonca sözcükler dökülebiliyor kalemimizden: “İlk insanlarla dolu bir yerlerde bulduğumda kendimi, koşuşturmalar, heyecanlı yüzler gördüm. Kıpırtılarında benim içimdeki heyecanın bir benzeri olduğunu biliyordum. Beni oluşturan her bir zerreciğin içinde, nasıl ilk defa farklı bir amaca hizmet edeceğim yazılıysa, onların hareketliliklerinde de daha tecrübe edilmemiş bir edimin belirsizliğinin coşkusu vardı. Benim gibi katlanan, paketlenen yüzlerce şablon, gülen, şakalaşan, harıl harıl çalışan onlarca elin sahipleriyle yıllardır beklenen bir bestenin motiflerini oluşturuyordu. Biz insan onuruna yakışan, onu her şeyden evvel bağımsız bir birey olarak kabul eden evrensel değerlerin melodisine eşlik ediyorduk. Küçük, kâğıttan bir şablon umut demekti, özgür irade demekti, bir sonraki adım için koca bir enerji topu demekti! Bense izini taşıdığım hatıranın huzuruyla, bir sonraki basamağa gözlerimi dikmiş, bekliyorum.”


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.