Evde yalnız yaşayan, hayatınızı yalnız veya bir başka görme engelliyle birlikte idame ettiren biriyseniz, yazının başlığı size ne alaka dedirtmeyecektir sanırım. Hiç çorba yerine puding pişirdiniz mi? Peki farklı renklerdeki iki çorabı aynı diye giydiğiniz oldu mu? Ya farklı kutulardaki haplardan hangisini almanız gerektiğini unuttuğunuz? Peki, televizyon izlerken, bir anda çıkan ekran uyarısı yüzünden kanal değiştiremediğiniz ve ne oluyor dediğiniz oldu mu?
Şu an bugüne kadar yazdıklarımdan tam tersi bir şey yapıyormuş gibi göründü bu satırlar değil mi? Çaresizlikleri mi ortaya koyuyorum sizce? Paket bol acılı bir çorba gibi görünüyor ama içinde puding var. Gelin biraz daha yakından bakalım.
Yukarıda örneklerini yaratıcılığınıza göre dilediğiniz sayıca çoğaltabileceğiniz belirli durumlardan bahsetmeye çalıştım. Bir görme engellinin yalnız kaldığında yaşaması muhtemel çeşitli zorluklar bunlar. Peki, bu zorlukların nedeni kör olmak mı? Çözüm yalnız kalmamak, her görmeyene bir bakıcı tahsis etmek mi? Yoksa erişilebilirlik mi? Şöyle bir düşünelim, eğer tüm ürünlerin paketlerinde Braille bir zorunluluk olsa, iki aynı dokulu paketi karıştırır mıydık? Her ilaç kutusunda mutlaka sesli veya yazılı prospektüsü öğrenebileceğimiz bir metot standart kılınsa, hangisini içeceğim diye kıvranır mıydık? Giysilerin arkalarında görünmeyecek bir noktaya renklerini gösteren minik bir şey iliştirilse, bu neydi diye farklı cihazlar kullanmamıza gerek olur muydu?
Yani mesele körlüğün getirdiği çaresizlikler değil, düzenlemelerin getirdiği engellemeler. EEEH dergimizin birinci yılını kutlarken, tüm yazar arkadaşlarım bunu öyle veya böyle dile getirdiler hep çeşitli yazılarında. Kimimiz mizah ile kimimiz filmlerle, kimimiz bilişimle, kimimiz anlattıkları deneyimlerle hep aynı gerçeği ortaya koyduk: Eşit, Erişilebilir ve Engelsiz bir hayat aslında bir hayal veya ütopya değil.
Şöyle bir kendi yazılarıma baktım da, ben dergideki 12 yazımın çoğunda bu gerçeği bilişimle ortaya koymaya çalışmışım. Erişilebilir kitap okumaktan hızlı yazma yöntemlerine, metinlerin altını çizmekten özgürce taksi çağırabilmeye, altyazılı film izlemekten metin seslendirmeye kadar farklı konularda çok erişilebilir yöntemlerle hayatımızı daha kolaylaştırabileceğimizi anlatmaya çabalamışım.
12. yazımda da âdeti bozmayıp çekmecedeki çorapla dolaptaki şarap meselesine akıllı cihazlar nasıl çözümler ortaya koyuyor biraz bundan bahsedeceğim.
Aslında 2009 yılıyla birlikte dokunmatik cihazların erişilebilir biçimde kullanılması mümkün olunca, engelliler için de kutudaki ilaç meselesine eğilmeye çalışan birçok uygulama geliştirildi. Akıllı cihazların fotoğraf çekme, interneti kullanma ve kamera sistemleri insanları farklı arayışlara itiyordu.
Konuyla ilgili aklıma gelen ilk İOS uygulaması vizwiz adında basit bir programdı. Uygulamanın mantığı çok basit. Ne olduğunu öğrenmek istediğiniz şeyin fotoğrafını çekip yanına bir de ses kaydı yapıyor ve gönderiyorsunuz. Vizwiz sistemine üye olan gönüllülere çağrınız düşüyor ve size bir yanıt gönderiliyor. Oldukça güzel ve kullanışlı bir başlangıçtı aslında bu sistem. Ancak iki temel problem ortaya çıktı. Öncelikle uygulama yeterince fazla sayıda gönüllüye ulaştırılamadı ve çağrılar boşa gitmeye başladı. Ayrıca çekilen fotoğraflar bazen istediğiniz bilgiyi gösteremediğinden süreç çok uzuyordu. Öte yandan uygulama yeterince geliştirilip güncelleme almadı, farklı dilleri desteklemedi. Tüm bunlar, böylesine güzel bir fikrin rafa kalkmasına sebep oldu. Aslında uygulama halen store içinde var ancak fonksiyonel olarak işe yaradığı söylenemez.
Son yıllarda hayatımıza giren iki uygulama günümüzde ben de dâhil birçok görme engelli tarafından kullanılmaya devam ediyor. Bunlardan birisi Taptapsee. Adı gibi bir uygulama. Uygulamayı açıyorsunuz, resmini çekeceğiniz nesneye odaklıyorsunuz ve iki kez tap tap ediyorsunuz yani ekrana çift dokunuyorsunuz. Hepsi bu. Bir süre bekledikten sonra çektiğiniz resmin ne olduğuyla ilgili yazılı bir bilgi sizlerle oluyor. Özellikle kutudaki ilaç gibi şeylerde çok fazla işime yarayan bir uygulama Taptapsee.
Ancak yeni sürümleriyle Taptapsee ücretli hale geldi. Kontör gibi resim başına bir miktar ödemeniz gerekiyor. Ayrıca bazen de çekmek istediğiniz şeyden alakasız yanıtlar alabiliyorsunuz. Masanın üzerindeki bir kutuyu çektiğinizde, yanıt olarak beyaz masa örtüsü yanıtı gelebiliyor örneğin. Ayrıca çeviriler de Google Translate ile yapıldığından her zaman kesin sonuca ulaşamayabiliyorsunuz.
Taptapsee yapımcılarının ürettiği bir diğer uygulama ise Camfind. Bu uygulama daha çok markaları bulmakta başarılı. Örneğin üzerinizdeki bir kazağı çektiniz, bu kazağın markasını Google üzerinden arayıp buluyor ve doğrudan size gösteriyor. İsterseniz bağlantıya tıklayıp ürünün satıldığı yerleri de ziyaret edebiliyorsunuz. Biraz ticari, biraz reklam kokan bir şey olsa da zaman zaman faydasını gördüğüm oldu. Geçenlerde bir arkadaş aldığım bir tavanın markasını sormuştu örneğin, Camfind bana doğrudan bunu göstermişti.
Yakın zamanda beni çok heyecanlandıran basit bir uygulama daha keşfetmiştik Adem Ağabey’le birlikte. Adı Goggles. Aslında büyülü bir uygulama gibi. İOS cihazınızı açın, video moduna geçirin ve sağa sola tutun, önünüzde, sağınızda solunuzda var olan tabelaları, televizyon ekranındaki altyazıları bir anda okuyuveriyor. Kulağa müthiş geliyor değil mi? Hakikaten de öyle ancak, yalnızca bir satırlık bir okuma yapıyor. Ayrıca uygulama maalesef 2014 Nisan’ından bu yana güncelleme almamış. Bu kadar heyecan verici bir projenin geliştirilmiyor oluşu çok üzücü gerçekten de. Belki bu yazıyı okuyan uygulama geliştiricileri çıkar ve daha iyi bir yazılım geliştirirler mi dersiniz? Neden olmasın. Gelecek neler gösterecek bakalım bizlere.
Aslına bakarsanız, bu yazıyı bana yazdıran yukarda bahsettiğim uygulamalar değildi. Çünkü bunlar zaten belirli bir süredir var olan ve bilinen şeylerdi. Size burada bahsetmek istediğim uygulama ise yeni çıktı. Adı Be My Eyes. Türkçe adıyla Gözlerim Ol. Uygulama Danimarka’da yaşayan bir görme engelli olan Hans Jørgen Wiberg’in çabalarıyla geliştiriliyor. Yine çok basit bir mantığı var. Uygulamayı indirip İOS cihazınıza kuruyorsunuz. Kayıt olurken görme engelli mi yoksa gören biri mi olduğunuzu seçiyorsunuz. Facebook hesabınızla veya yalnızca adı soyadı ve e-posta bilgilerinizi girerek kaydınızı tamamlıyorsunuz. Hepsi bu. Eğer görme engelliyseniz, artık Türkçe de olan ara yüzden, ilk uygun yardımcıya bağlana tıklıyorsunuz ve beklemeye başlıyorsunuz. Bu sırada sisteme kayıt yaptıran gören bir yardımcıya Engin sizden yardım istiyor şeklinde bir çağrı gidiyor. Uygun olan yardımcı çağrıyı yanıtladığında, onunla görüntülü canlı bağlantı kurmuş oluyorsunuz. Sonrası onunla konuşarak öğrenmek istediğiniz bilgiyi kolayca almak.
Ben uygulamayı kurup denediğimde, elimdeki bir kutu sütün son kullanma tarihini sormuştum mesela. Karşı taraftaki yardımcı, önce telefon kamerasını biraz daha yukarı ve sağa doğru tutmamı istedi ve son kullanma tarihinin 20 Mart olduğunu söyledi. Teşekkür ederek vedalaştık.
İnsanlar bunu kötüye kullanır mı diye düşünebilirsiniz. Uygulama yapımcıları buna da bir çözüm getirmiş. Bağlantı sona erdikten sonra eğer yanlış bir şey sezerseniz raporla düğmesine basıp bir kötüye kullanım sebebi beyan edebiliyorsunuz. Ayrıca bağlantı sırasında her iki tarafın da kimlikleri gizli tutuluyor. Yalnızca adlar görünüyor. Ve her seferinde farklı bir gönüllüye bağlanmanız sağlanıyor.
Bu uygulamanın diğerlerine göre avantajı, doğrudan yardımcı kişiyle canlı bağlantı kuruyor olmanız. Böylece yanlış bir fotoğraf çekmeniz veya aradığınız yanıtı alamamanız gibi durumlar yaşanmıyor. Ayrıca gerçek bir sosyal sorumluluk ve dayanışma projesi. Kapak toplamak gibi aslında hiçbir yararı olmayan ve engellileri daha da muhtaç gösteren şeylerden sıkıldıysanız ve gerçekten hayata dokunan bir şeyler yapmak istiyorsanız, İster görme engelli ister gören olun, sizler de Be My Eyes ağına katılın. Kullandığınız akıllı cihazın başkalarına da dokunan bir yanı olsun. Örneğin geçende bir arkadaşımız günlerdir bulamadığı kumandayı Be My Eyes kullanarak bulmuş. Bir başkası, aradığı bir kanalı bu yöntemle öğrenmiş. Yani çok basit gelebilecek farklı birçok konuda destek alabilir ve destek verebilirsiniz. Tabii uygulamanın daha çok faydalı olabilmesi için ağa katılan kişi sayısının çok daha fazla artması gerekiyor. Sizler de bu yazıyı paylaşarak ağın genişlemesine katkı verebilirsiniz.
Evet, erişilebilirliğin kalıcı çözümü birilerinden yardım almak değil. Ama Be My Eyes tarzı projeler bir dayanışmayı güçlendiriyor ve sizden farklı insanların neye ihtiyacı olabileceğini anlamanızı sağlıyor. Belki dünyayı değiştirmiyorsunuz, ama yalnızca bir dakikanızı ayırarak bir insanın engelsizce yaşamını sürdürmesine katkı veriyorsunuz. Bunun bir parçası olmak istemez misiniz?
Be My Eyes uygulamasını app store arama kısmına yazarak bulabilir veya www.bemyeyes.org adresindeki Download the App bağlantısına girebilirsiniz. Uygulamanın Android sürümü henüz yok. Ama yakında geleceğini yazıyor uygulama geliştiricileri.
Unutmayın! Eşit, erişilebilir ve engelsiz bir hayat, hepimizin elbirliğiyle mümkün olacak.