44. Sayı: Ekim 2017

Merhaba sevgili EEEH Dergi okurları,

Yine bir Ekim ayı ve gururla söylemek gerek ki, artık Ekim ayı demek, "Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali" demek. Yıllardır ekibimizin ortak emeğiyle, durmaksızın erişilebilirliğin yayınını yapan dergimiz de, festivale özel bir seçkiyle karşınızda bu ay.

"Engellilik" genel bir kavram olarak tek bir şeye işaret ediyor gibi dursa da, her birimiz için bu olgunun farklı bir boyutunu deneyimlemek mümkün. Elif Emir Öksüz'ün yazısını referans alarak nerede olduğumuzu bulmakla başlayabiliriz işe. Biz kendimizi bulacağız bulmasına da, bakış açımızı bulandıran ve bizim de bir parçası olduğumuz toplumsal çevre nasıl karışıyor işin içine acaba? Oğuzhan Al meselenin teorik alt yapısı hakkında fikir veriyor bize. Sevgi Mart en gerçek ve en özel deneyimlerle sunuyor yaşananı, zorluğu, güzelliği ve başarıyı. Çözümü en basit güçlükler, nasıl büyük sorunlara dönüştürülüyor ayrıcalıklılar tarafından? Kim bu ayrıcalıklılar? Nasıl? Cevapları Deniz Aydemir Döke'nin yazısında. İşte size müthiş bir çözüm örneği. Yıllarca sıkıntısı çekildi, emek verildi ve kazanıldı. Tek başına oy kullanmanın nasıl gerçekleştiğini Mürşide Ciğerlioğlu anlatıyor. Gamze Sofuoğlu, engellilere yönelik pek çok projenin neden hiçbir işe yaramadığını anlatıyor tüm açıklığıyla. Nasıl oluyor bu kadar yabancılık, bu kadar uzaklık? Pınar Yavuz çok ilginç bir deney üzerinden gözler önüne seriyor "öteki" algısının nasıl oluştuğunu. Bahar Yavuz, sıradan durumlarda nasıl sıra dışı kalıplara sokulmaya çalışıldığımızı ve çözüm olabilecek farklı bir fikri anlatıyor bize. Bir başka çözüm önerisi de İlke Çeperli'den. Hayli enteresan öneriler bunlar ama birileri bizden bunları istiyor sanki. Sorunların kaynağı çoğu zaman biz olmasak da doğrudan etkileniyor, çıkış yolları arıyor, buluyor, düşünüyor, yaşıyor, yolumuzda yürüyoruz ve bazen de yoruluyoruz. Gülcan Altun yazısında en içten haliyle döküyor içini satırlara. Tarifi güç deneyimler, iz bırakan anlar, çıkarılan dersler, kat edilen yollar... Engin Yılmaz samimiyetle anlatıyor, ustalıkla çözümlüyor. Eylem Yurtsever, yerinde tespitleri ve analizleri eşliğinde uygulanmaya değer tavsiyeler sunuyor bizlere. Burak Sarı akıcı üslubuyla, eşitliğin ya da eşitsizliğin farklı yansımalarına derinlemesine dokunuyor ve dünyaları sığdırıyor bir öyküye. Toplum sanatı üretiyor, sanat toplumu şekillendiriyor; bu arada körlük nasıl konumlanıyor zihinlerde? Meral Sözen edebiyattan bir örnekle okuyor eldeki manzarayı.

 

Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere herkese keyifli okumalar. Eşit, erişilebilir ve engelsiz bir hayatı paylaştığımız herkese selamlarımızla.