İnsan alet kullanmaya başladığı andan itibaren gelişti. O andan itibaren artık bambaşka şekilde evrimleşmişti. Bu gelişme bambaşka bir şey daha getirdi. Uzmanlık alanları… Bir taşı bıçak yapmak için keskinleştirmek sabır işiydi. Bu sabrı gösteren, bunu yapmak isteyen yetenekli insanlar çıktı. Sonra taştan metale geçildi ve ustalık çok daha önem kazandı. Doğal olarak bu alet yapımcılarına bağımlılığımız arttı. Sonra aracılar araya girdi ve olay biraz daha ekonomikleşti.
Her şey ondan sonra hızlanıp aynı zamanda da yavaşladı. Artık aletlerin icadı, çoğaltılması bile bir sürü şeye bağlı olmuştu. Gerçi şimdi bile bu tam olarak değişmiş sayılmaz ama bu zamanlarda çok büyük bir değişim başladı. Tabii ki maker hareketinden bahsediyorum. Üç boyutlu yazıcılar, elektronik devre kartları ve kitleri, sensör setleri ve tabii açık kaynak kod kütüphaneleri çıktı ve her şey değişiverdi.
Ben programlama konusunda çok hevesli olsam da yazmak ve kodlamak arasında kendimi bölmek için yeterli sebep bulamadığımdan ve kodlamaktansa yazmaya ağırlık verebildiğimden, üzülerek söylüyorum enerjim şimdilik ancak buna yetebildiğinden kodlama yapmak konusunda çok az bir deneyime sahibim. Bilgi bu konuda deneyimden çok daha önemsiz olduğundan, ondan hiç bahsetmeyeceğim bile.
Kodlamaya eğilmeye karar verdiğimde hayal ettiğim ilk şey devrelerle yani elektronikle kodlamayı birleştirebilmek ve bir şeyler yapmaktı. Kendim için bir şeyler yapmak. Çünkü firmalardan satın alacağım ürünler pahalı ve daha kötüsü işimi yeterince göremiyordu. Çok basit şeyler yaparak onları işimi görebilir hâle getirebilirim diye hayal ediyordum. Ardından sırf meraktan elektronik devre hazırlamanın mantığıyla, sonra Arduino ve benzeri yapılarla ilgili videolar dinlemeye başladım. Bu yapılar bir beyinden ve devre kartlarının, güç kaynağının ya da buna benzer elemanların gireceği çeşitli soketlerden oluşuyor. Beyne kodlamayla ne yapacağı söylendiğinde, o da sensör ve benzeri şeyleri çalıştırarak ondan istediğimiz şeyi yapıyor. Bir şeyi sesli yapmak için “buzzer” adlı bir devre elemanını lehimlemek yetiyor. Işıklı yapmak için bir let, ekranlı olmasını istiyorsak bir ekran, düğme… Her şey ayrı satılıyor. Yaptığımız bu ürünü iyi bir şekilde tasarladığımız üç boyutlu yazıdan çıkarılmış bir kutuyla koruduğumuzda, bir teknoloji mağazasında satılan ürün kadar iyi bir şey yapmış olabilmemiz mümkün. Hem bu kez tamamen bizim istediğimiz gibi olabilir. Tabii ki mantıklı isteklerimiz varsa.
Neden kendi ürünümüzü yapmak isteyelim? Diyelim ki görmüyoruz ama kodlama biliyoruz. Devre kurmayı bilsek, maker olmayı öğrensek, ölçü aletlerini de kullanabilecek kadar erişilebilir hâle getirsek… Bir Braille ekranın hücrelerini yani harfler değiştikçe inip çıkan pinlerini satın aldığımızda ya da yaptığımızda, Lego ile Braille printer yapan insanlar var, maliyetimizin satın aldığımız aynı parayla eşit olabileceğini düşünüyor musunuz?
Tipik bir açık kaynak Arduino Kütüphanesi’nde bile görmeyenler için elektronik baston kodları paylaşılıyor. Yapmamız gereken tek şey bu kodları kontrol edip isteklerimize göre güncelleştirerek adamakıllı bir tasarımla yapılmış bir üç boyutlu yazıcıdan çıkmış bir kılıf, artık sert silikonlar var. Bir tek baston için yetmez mi?
Bir fizyoterapist olan arkadaşım Hüseyin Gedik, kendisi de hiç görmüyor, ile portakal uçtan bir boy küçük bir baston ucu yaptık. Maliyeti de inanılmaz düşük. Doları düşünecek olursanız…
Bunları yazmamın amacı şu:
Ben birkaç kere görmeyenler için maker kursu oluşturmayı proje yazmaktan ya da bu konuda çalışmaktan hiç anlamayan biri olarak etrafımda bunu yapabileceğini düşündüğüm insanlara önersem de pek sonuç alamamıştım. Belki bu yazıyı okuyan sizlere ilham vermiş olurum da sizler bir şeyler yapmayı düşünür, benim aksime yaparsınız.