Toplam Okunma 0

Değerli dostlar,

Bu yazıda size kendi deneyimlerimden ve uzmanların da görüşlerinden yararlanarak bir görmeyenle iletişim kurmadaki püf noktalardan bahsedeceğim, böylece bir dahaki karşılaşmanızda doğru davranışları sergileyebilirsiniz.

Ne yazık ki toplum, bir görmeyen gördüğünde duygulanmakta, görmeyene acımakta, “Vaaaaaah! Yazııııık! Allah’ım güzel Allah’ım bize verme ya rabbim.” gibi seslenişlerde bulunmaktadır. Görmeyen için bu davranışlar can sıkıcıdır, hatta zaman zaman üzücü bile olabilir.

Bir de sanki görmeyen ayakta duramazmış gibi, bir yerde sıra beklerken veya toplu taşıma araçlarının gelmesi beklenirken, etraftakiler tarafından ısrarla oturtulmak isteniriz. Oysa ayakta durmamıza yarayan organımız gözümüz değildir.  Bir başka davranış da sanki sorulana yanıt veremezmişiz gibi bizimle ilgili soruların varsa yanımızda bulunan kişilere sorulmasıdır: “Çay içer mi? Kaç şeker alır? Çalışıyor mu bir yerde? Neyiniz olur? Arkadaşınız mı?” gibi. 

Ya da sanki kulaklarımız duymuyormuş gibi kulağımızın dibine kadar yaklaşıp yüksek sesle konuşulur.  Bir de sanki çocukmuşuz gibi sırt okşama, yüz okşama ve abartılı sevecen bir ses tonuyla hitap etme gibi davranışlar sergilenir. Bir toplantıda herkese “Hoş geldiniz” diyen toplantı yöneticisinin bana “Hoş geldin” demesi karşısında bozulmuş ve toplantıda söz alıp davranışının nedenini sormuştum. O da bana: “Seni kendime çok yakın buldum.” gibi pek de inandırıcı olmayan bir karşılık vermişti.

 

Böyle yaşantılar sonucunda doğru bilinen yanlışları anlatmak, elimden geldiğince özellikle gören okuyucuyu bilgilendirmek için bu yazıyı kaleme aldım. Kimi zaman görmezden gelinir görmeyen, kimi zaman da yardım edilmek istenirken yanlış davranışlarda bulunulur.

Bir görmeyene yardım ederken ya da onunla iletişim kurmak istenirken aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi, görmeyen birinin onurunu kırmadan yardım edilmesini (yardıma ihtiyacı varsa) sağlar.

1.Bazen bir görmeyen bir yerden bir yere gitmesi için rehberlik edilirken adeta bir bavul gibi çekiştirilir. En doğru davranış, görmeyenin sizin kolunuza girmesi ve sizin bir adım kadar önden yürümenizdir. O zaman çekiştirmenize gerek kalmaz. Siz önden yürüdüğünüz için görmeyen sizi takip edebilir. Aksi durumda görmeyenin sizin önünüzde yürümesi gerekir.

2.Görmeyenin normal koşullarda kulağı duyabilir. Bu nedenle kulağına yaklaşıp konuşmak doğru değildir. Normal bir sesle ve normal mesafeden konuşun.

3.Yolda bastonuyla yürüyen bir görmeyene “sağa git, sola git, düz git,” gibi komutlar verirseniz bu durum, tehlikeli sonuçlar doğurabilir. En güzeli sizden yardım talep edilmesi durumunda yönlendirme yapmaktır

4.Bir görmeyenin yardıma ihtiyaç duyup duymadığını bilmenin en güzel yolu o kişiye sormaktır. “Yardıma ihtiyacınız var mı?” eğer cevap evetse “nasıl yardımcı olabilirim?”.

5.Yardım talebinize olumsuz yanıt veren görmeyene bazen “sana yardım edelim dedik istemedin. Sevap almamıza engel oldun.” biçimli serzenişler yapılmaktadır. Görmeyen biri kimsenin sevap kasası değildir. Yardımlarınız insani olmalı, bu tür beklentileri içermemelidir.

6.Özellikle görmeyenlere yardım edilmek istenirken şöyle sorular sorulur: “Şunu bir koltuğa oturtalım. Nerede inecek bu?” Oysa bu görgü kurallarına da aykırıdır. Görmeyene “Bu, şu” gibi aşağılayıcı, eşya imiş gibi hissettirici seslenişlerden uzak durulmalıdır.

7.Bazen daha önce görmeyen birine yardımcı olmuş kişiler bir başka karşılaşmada “Ben kimim, Beni tanıdın mı?” gibi sorular sorarak görmeyeni adeta sınava çekmektedir. Görmeyen de diğer insanlar gibi kimi zaman tanır karşısındakini, kimi zaman bilemeyebilir. En doğrusu görmeyene kendinizi tanıtmak olacaktır.

8.Görmeyen bir kişiye (biliyorsanız) adıyla hitap etmek önemlidir. Yoksa kendine seslendiğinizi anlaması zor olabilir.

9.Görme engelli biri size hangi otobüsün geldiğini sorabilir, ya da size “falanca otobüs gelince bana söyler misiniz?” diyebilir. Burada sizden beklenen sadece sizin otobüsünüz gelene kadar görmeyen kişinin otobüsü gelirse ona bildirmektir. Sizin otobüsünüz geldiğinde, bunu görmeyen kişiye söyleyip otobüsünüze binebilirsiniz. Bunu söylemezseniz, görme engelli kişi sizin otobüsünüze bindiğinizi fark etmeyebilir.

10.Bir görmeyenle yürürken kaldırım iniş ve çıkışlarında sürekli sözlü uyarılara gerek yoktur. O sizi bir adım geriden izlediği için biraz yavaşlamanız yeterlidir.

11.Bir görmeyenle yemek yiyorsanız, masadaki yemeklerin yerini ayrıntılı olarak anlatın. Eğer görme engelli bireyin karşısında oturuyorsanız, anlatımınızı onun sağı ve solunu kullanarak yapmalısınız, ayrıca saat yönlerini de kullanabilirsiniz.

12.Bir görmeyen evinize misafir geldiyse, ona evin önemli yerlerini gösteriniz. (Tuvalet, banyo gibi)

13.Görmeyen ile ilgili sorularınızı yanındaki kişilere değil, doğrudan kendisine sorunuz. Bu sorular görmemekle ilgiliyse, “böyle zor olmuyor mu” gibi sorulardansa “Bir yerden başka bir yere gitmeyi nasıl öğreniyorsun?” gibi sorular tercih edin. Bir şeyin sizin yaptığınızdan farklı yapılıyor olması zor olduğu anlamına gelmez. Ayrıca görmeyenlerin yaşadıkları zorluklar görmemekle ilgili değil, erişilebilirlik ve olumsuz tutumlarla ilgilidir.

14.Görmeyenlerin hafızası kuvvetli varsayımı ve bazı görmeyenlerin Kuran’ı ezberleyebilmiş olması “tüm görmezler hafızdır” yargısına götürüyor insanları.  Bu nedenle de bir adımız olduğu hiç düşünülmez, doğrudan “hafız” damgası vurulur bize. Bundan kaçınılmalı, herkesin olduğu gibi görmezlere de ana-babalarının verdiği adlar olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.    

Son sözler:

Görmeyen de bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Hakları da vardır, ödevleri de. Haklarını almak için gerekirse büyük mücadeleler verir. Sizlerden de dileğimiz, bizimle ilgili konularda bilgisiz fikir sahibi olmamanızdır. Davranışlarınıza yönelik olarak sanılanın aksine görmeyeni anlamak için illâ onun gibi olmak gerekmez. Görmeyenle konuşmaktan ve selamlaşmaktan çekinmeyin.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.