İğneyi kendimize çuvaldızı “refakatçimize” batıralım ibrettaşlar :) “Ay bilinçlenmiyolar hüüüü” “Seçimlerde sakatları kimse düşünmüyor böööö” veya “Bize şunu yapsınlar, yok yok şunu da yapsınlar, ama aslında şunu yapmış olsunlar.” gibi hezeyanlarla mail kutularımızı dolduran çoğu sözde sakat aktivistinin aslında Shift’ten Enter’a gitmeye bile üşendiğini artık bir fark etmesi iyi olacak gibi.
Başlığı şöyle açıklayayım: Aslında sakat kültüründen üzerimize yapışan bir hazırcılık kültürü var, açık konuşalım. Sürekli bir şeyler olsun, değişsin falan istiyoruz da, bunu yapmak için hiçbir çabamız da yok aynı zamanda. (Körler derneğinde domino eşliğinde grup terapisi yapmayı, mail gruplarında dünyayı kurtarmayı saymazsak.) Neyse, ama bu arkadaşlar “hazırcısın” dendiğinde küfür yemişçesine hiddetleniyor. Nedeni de, hazırcıların körler dünyasında nedensizce linç ediliyor oluşu. E bu da pek narin yürekli, pohpohlanmaya alışkın ibrettaşımızı linçsel dönüşüme zorluyor; minik yürekli masum meleğimiz de toplum mühendisleriyle anlaşıp aklını kiraya veriyor. Sonuç? Bu insanlarda aşılamamış bir hazırcılık ve “bavul sakatlık” var ama linç edilmemek için çaktırmıyor. Neyse ki, bu insanların duygularına, spontane çeviri yöntemiyle tercüman olan sadık ibretkarımız Nükhet Keçiler, bu ibretliklerin sık görülen söz ve davranışlarının İbretçe-Türkçe çevirisini yapacak.
1) İbretçe: 2015 seçimlerinde hiçbir parti sakatlarla ilgili bir şey yazmadı. Biz hep ezileniz JNP de bize ayrımcı, MYP de. Ben neden Çarkların Teokratik Serkeşliğine destek vereyim ki?
Türkçe: Bana ne ben evden dışarı çıkmıycam. Çıkmıycam işte! Onlar bizi sevmiyo. Biz ne hakkımızı arıycaz, mücadele mi vericez bi de? Zaten engelli diye bişey var, gözlerine mi sokucaz? Onlar bana gelicek taam mı? Kaputoğlu gelip bana çikolata yedircek o kadar! Ben ne ilgilencem siyasetle, çünkü engelli ayrımcılığı da siyasi bişey. Biz evden dışarı çıkmıyoruz, maaşımız bile kargoyla geliyo, ama siz bize topluma karışmıyolar diyosunuz. Küstüm ağlıycam işte oh olsun!
İbretlik Not: Keçiler’i kaçırdım, ben Homo İbretus. Çocuksu bir konuşmayla çevirdim diye yürekleriniz örselenmesin. Ama “Hem pastam dursun, hem karnım doysun.” kafası bana çocukça geliyor. Yanlış anlaşılmasın, kimseyi x partisini veya y siyasi görüşünü desteklemiyor diye eleştirmiyorum. Eleştirdiğim şey, hiçbir alanda var olmaya çalışmayıp, üstüne o alanlarda var olanları “Niye bizim de orada var olabileceğimizi düşünmüyorlar?” diye eleştiren ibrettaşların anlamsız tripleri.
2) İbretçe: “Otobüste insanlar yerlerini bize vermesinler, bunun yerine insanlar otobüste bize yer versinler. Bize sokakta para vermesinler, o paraları derneğe bağışlasınlar, dernek de o parayla bize bilgisayar alsın. Sırf sevgiye ihtiyacımız olduğunu düşündükleri için bize yapmacık sevgi gösterilerinde bulunmasınlar, ama bizimle her halükarda arkadaşlık etsinler.”
Türkçe: “Bize yardım edin, her şeyimizi yapın. Ama bunu lütufta bulunur gibi yapmayın, kölemizmişsiniz gibi yapın. Gururumuzu okşayın. Para verilince dilenci gibi hissediyoruz ama bedava akbile, bağışla gelen akıllı telefona can kurban. Yemişiz gururunu!”
İbretlik Not: “Durumumuz yok rööö” diye bağırmayalım. Ayda 4500 TL kazanan adamın bile beleş kartı var. Ulaşım haktır satılamaz diyorsan da, akbil basma turnikeden atla. Ulaşım haksa herkese hak, politik mücadele alanlarını kendi menfaatlerimize göre eğip bükmeyelim lütfen.
3) İbretçe: “Biz yürüyemiyoruz diye ayaklarımızı oynatamıyoruz mu sandınız? Bizim görmeyen gözlerimiz, sarıya sarı, kırmızıya kırmızı der. Bizim bir kolumuz yok diye bizi tek kollu mu sandınız, bizim iki kolumuz var.”
Türkçe: “Bizim bu dünyada yapamayacağımız hiçbir şey yok, bir gören gibi renkleri algılarız, yüzleri tanırız. Biz tekerlekli sandalyedeyiz ama ayaklarımızla yürüyormuşuz gibi davranın bize!”
İbretlik Not: Biz hiçbir zaman olmayanı varmış gibi sunmadık. Hiçbir zaman “Biz sakatlar her şeyi sakat olmayanlarla aynı şekilde yaparız.” demedik. Elbette ki bir kör, görenle aynı yöntemi kullanarak yemek yapmaz, böyle bir çabası da olmaz. Asıl amaç, yemeği yapmaktır; yemeği görerek yapmak değil. Sakatlar farklı yollarla aynı sonuca ulaştığının farkındadır ve bundan gocunmazlar.
4) İbretçe: “Allah rızası için şu gözleri görmeyen kardeşinizden ‘tencere kulpu demiri parlatma solüsyonu damlalığı’ alın, bakın gözlerim de görmüyor.”
Türkçe: “Bakın ben dilenci değilim, yeminle bak. Sonuçta para istemiyorum ki, karşılığında bir şey satıyorum. Kullanın kullanmayın, ben size bir şey satıyorum. Yazmayan kalemler, 2 yaş bebek çorabı, gazı bitmiş çakmak, ama olsun. Ben dilenmiyorum.”
İbretlik Not: Dilenmek sadece “Bana para verin.” Demekle olmaz. İşinize yaramayan bir nesneyi satmaya çalışan, bunu yaparken de sakatlığını özellikle vurgulayan hareketler yapan (bastonunu yere vuran, işitme cihazını gösteren, boynuna sakat kimlik kartı asan) kişi de linçsel dönüşüme uğramış bir dilencidir.
5) Daha yazacaktım ama editör beni terlikle kovalayacak, teslim tarihini kaçırdım. Tek ayak cezası alıyorum zaten kaç aydır yazmadım diye. Sınıfta bırakıcak kesin :D