Toplam Okunma 0

Bundan tam on iki yıl önce genç bir kız çok sevdiği müzik alanında ilerleyebilmek için okumayı çok istediği İTÜ konservatuvarının lise sınavlarına girdi ve kazandı. Ancak sonrasında işler umduğu gibi gitmedi. Görme engelli olduğu için okula kaydı yapılmayan Ceyda Evrim Çam’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanan ve geçtiğimiz günlerde zaferle sonuçlanan hukuk mücadelesini kendisinden dinlemek istedik. Aşağıda okuyacağınız satırlar yaşadığı haksızlık karşısında küsmeyen, yılmayan ve hedeflediği yolda ilerlemeyi sürdüren genç bir kadının hikâyesi aynı zamanda.
Pınar: Merhaba Evrim. Öncelikle röportajı kabul ettiğin için teşekkür ediyoruz. Bize biraz kendinden bahseder misin?
Evrim: Merhaba. 1989 yılında İstanbul’da doğdum. Şu anda Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünde öğrenciyim. Ana dalım yan flüt. Müzikle tanışmam anaokulu dönemime rastlıyor. Uyku saatlerinde kaçıp müzik odasındaki orgun yanına gidiyordum. Bir gün okulun müdiresi ve sınıf öğretmenim kapının arkasından beni dinlemişler. Bir nevi ilk orada keşfedildim.
Pınar: Davaya götüren süreçten bahseder misin?
Evrim: Ben hep konservatuvara gitmek ve müzikle ilgili bir şeyler yapmak istemiştim. Liseye geldiğimde konservatuvar sınavlarına girdim. Ve iki tane okulu kazandım. Bir tanesi İstanbul’da yer alan ve Türkiye’deki en önemli güzel sanatlar liselerinden birisiydi. Sınavları epey zordu ve dereceyle kazandım.  Ama ben İTÜ’yü çok istiyordum. Orada da iki tane sınava girdim ve kazandım.
Pınar: Sınavlar esnasında olumsuz herhangi bir tutumla karşılaşmış mıydın?
Evrim: Sınava girmeden önce okulla görüştüm. Hoca “elbette ki sınava girebilirsin ve kazandığın takdirde elbette ki okuyabilirsin” demişti. Sınav esnasında da herhangi bir olumsuz tutumla karşılaşmadım.
Pınar: Sonrasında olaylar nasıl gelişti?
Evrim: Sonuçlar açıklandı. Kazanmıştım. İTÜ’ye kayıt yaptırabilmek için diğer okuldaki kaydımı sildirdim. Evraklar isteniyordu. Bunlardan bir tanesi de “konservatuvar öğrencisi olabilir” ibaresi yazan bir sağlık raporuydu ve aldım. Bütün belgelerim tamdı. Okula gittiğimde ise “Sizi okula alamayacağız çünkü alt yapı eksikliğimiz var. Sizinle ilgilenecek, size eğitim verebilecek bir öğretmenimiz yok ama çok istiyorsanız misafir öğrenci olarak gelip dersleri izleyebilirsiniz” dediler. Karşı çıktım ama hiçbir şekilde ikna olmadılar. Okulların açılmasına çok az zaman kalmıştı. Ben de herhangi bir genel liseye kayıt yaptırmak zorunda kaldım diğer okuldan da kaydımı sildirdiğim için. Bu arada dava süreci başladığı için olaylar basına yansıdı.
Pınar: Türkiye’deki hukuk sürecinden bahseder misin?
Evrim: Yürütmeyi durdurma kararı çıkarmaya çalıştık. Olmadı. İdari mahkemeye gittik ama yine aleyhimize sonuçlandı. Bu arada beni okula kaydetmeyen kişi aynı zamanda avukat. Dolayısıyla bütün hukuki boşlukları, yasal düzenlemeleri iyi biliyor. Ve mahkemedeki karar vericileri de tanıyan bir kişi. Duruşmalı bir mahkeme oldu. Savunma istiyorlar, ben de katıldım. Orada beni okula almayan kişinin benim gıyabımda “konservatuvar öğrencisi olamaz” diye sağlık raporu aldığını öğrendim. Yani sahte evrak düzenlenmiş. Tekrar Danıştaya da gittik ama tüm bunlara rağmen karar aleyhimizde sonuçlandı.
Pınar: Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreci başladı.
Evrim: Evet, lise bitti. Üniversite sınav dönemi geldi. 2004’te başlayan dava süreci 2008 yılına kadar öyle böyle gelmiş oldu. 2008 yılında dosyalar hazırlandı, savunmalar yapıldı,  belgeler toparlandı. İTÜ’yü kazandığım zaman, kapıya listeler asılır ya, babam onun önünde fotoğrafımı çekmişti. Onu bile kullandık. Belki de ispatlayamayabilirdik. Çünkü her şeyi bekliyorsunuz. Ve davayı açtık. O sırada farklı okulları kazandım ve muhtemelen liseyi İTÜ’de okumuş olsaydım yine geleceğim yer olan Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünü tercih ettim.  Bu sırada süreç devam etti. Dava 8 yıl boyunca sürdü. Savunmalar yapıldı, yollandı, çeviriler yapıldı. Sonra bir sene önce; “devlet de, okul da, siz de savunmanızı yapın” gibi bir şey geldi.  Bu arada aslında Türkiye’deki davada ilk avukatımız yüzünden prosedürde atladığımız bir şey olmuştu. İç hukuk yollarını tüketmemiş görünüyorduk. Hatta sonra bu nedenle avukatımızı değiştirdik. Ama iç hukuk yollarını tüketmemiş olmamıza rağmen olumsuz karar çıkmadı. Demek ki önemsendi ve ciddiye alındı. Çünkü AİHM’E çok fazla başvuru var aslında. İşte bu savunmaları isteyince anladık ki sona doğru yaklaşıyoruz. Sonra 23 Şubat’ta bir haber geldi. Bu dava emsal teşkil eden bir dava olduğu için AİHM’nin sayfasında yayınlanmış. Bunun üzerine ajanslar haber geçmiş. Biz de basın yoluyla öğrendik.
Pınar: Bu kararın önemi nedir ve getireceği kazanımlar ne olacak?
Evrim: Bu, emsal teşkil eden bir dava. Bir ilk. Türkiye böyle bir hak ihlali sonucunda atması gereken adımları atmalı. Tamam davayı kazandık, güzel ama asıl her şey şimdi başlıyor. Bu karar somut bir kanıt. Artık canınızın istediğini yapamayacaksınız, kafanıza göre başka insanların hayatını etkileyecek kararlar alamayacaksınız. Ben bu sonuçla kendi adıma onur duyuyorum.
Pınar: Tüm bu süreçteki yaşadıklarını, hissettiklerini değerlendirecek olursan neler söyleyebilirsin?
Evrim: Bir çocuk olarak olaya şaşırıyorsunuz tabii. Yeteneklerinin farkındasın çünkü. Ama hiç şunları dediğimi hatırlamıyorum “Neden beni almadılar? Şimdi ne yapacağım?”  Belki bir çocuk olarak üzülmeliydim ama ben “Almadılar tamam. Peki şimdi ne yapabilirim” e odaklandım. Bu biraz da nasıl yetiştirildiğinizle ilgili. Genel bir lisede devam ettim eğitimime ve şanslıydım ki iyi bir okuldaydım. Okuldaki çalışmalarda da aktif olarak yer aldım. Hayatımı ertelemedim.
Pınar: Peki son olarak neler söylemek istersin?
Evrim: Bu işte çok fazla insanın emeği var. Herkes emeğinin karşılığını aldı ve bir hak elde etmiş olduk. Artık elimizde somut bir belge var. Onun ışığında ilerleyeceğiz. Dava henüz tebliğ edilmedi ve Türkçe’ye de çevrilmedi ama kararda birkaç yerde vurgu yaptıkları evrakta sahtecilik durumu var. Belki ceza hukuku boyutunda bunun üzerinden ilerleyebilirim. Ama neticede AİHM hak ihlali olduğunu resmileştirmiş oldu. Yani birileri bir şey yapacaksa o artık Türkiye.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.