Toplam Okunma 0
Pembe bir duvarın önünde kare yaka beyaz tişört ve üzerine giydiği siyah gömlekle, kahverengi küt düz saçlı genç bir kadın duruyor. Bir kaşı havada, diğer kaşını çatmış, dudaklarını memnuniyetsiz bir ifadeyle kenara doğru büzmüş ve yumruk yaparak ileri uzattığı her iki elinin başparmakları aşağıyı gösteriyor.

Aylar önce, Nisan 2023'te "Çok Cana Yakın Ama O Olmaz" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda "Kalıp Yargı İçerik Modeli (Fiske ve ark. 2012)" diye bir modelden söz etmiştim ve bu modeli neden bu kadar az engelli milletvekili adayı gösterildiğini anlamak için kullanmıştım. Kısaca hatırlatmak gerekirse, bu modele göre kişilerin veya grupların diğer kişiler tarafından yetkinlik ve cana yakınlık boyutları üzerinden algılandığını yani bir yerlere yerleştirildiğini söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle toplumdaki kalıp yargılar bu boyutlar üzerinde kümelenmektedir.

 

Engelliler bu model bağlamında düşük yetkinlik ve yüksek cana yakınlık konumlarına yerleştirilen bir grup olma özelliğini taşır. Yani engelliliğe ilişkin kalıp yargılar çoğunlukla düşük yeterlilik ve yüksek cana yakınlık ifadelerinden oluşmaktadır. Yaşlılar ve kadınlar da farklı düzeylerde de olsa tıpkı engelliler gibi cana yakın ama yetkin olmayan bireyler olarak algılanmaktadır. Yine bu modele dayanan araştırmalar kalıp yargıların yoğun olarak toplandığı bölgelere göre o gruba yönelik duygularımızın şekillendiğini göstermiştir. Engellilik bağlamında sıkça sözü edilen düşük yetkinlik-yüksek cana yakınlık grubuna yönelik hissedilen baskın duygunun acıma olduğu aktarılmaktadır. Cana yakınlık ve yetkinlik birlikte düşük olduğunda ise muhtemelen küçümsemenin daha yoğun biçimde hissedileceği belirtilmektedir. Yüksek yetkinlik ve cana yakınlık hayranlığı; yüksek yetkinlik ve düşük cana yakınlık ise kıskançlığı tetiklemektedir (Caprariello, 2009).

 

"Yetkinlik algısını arttırmak için bir şey yapılabilir mi?" düşüncesiyle yola çıkan bazı araştırmacılar, yaşlılığı konu alan bir deney yürütmüş. Bu deneyde katılımcılara yaşlıların aslında yetkin oldukları alanlar olduğu uygulamalı olarak gösterilmiş. Araştırmacılar, katılımcıların yaşlıları daha yetkin algılamasını beklerken ne bulmuşlar dersiniz? Katılımcılar yaşlıları daha az cana yakın algılamışlar ama yetkinlik algılarında bir farklılık olmamış (Cuddy ve ark, 2008). Burada da masal bitmiş.

 

Bu araştırma henüz engellilerle tekrarlanmamış. Fakat ben sonuçları düşündüğümde bazı konularda kendimce aydınlanma yaşadım. Kendi yaşamımdaki bazı soru işaretlerine bir cevap bulmuş oldum. Sosyal yaşamda karşılaştığım bazı tavırları anlamlandırmak sanki bir anda bu bulgular ışığında mümkün oldu.

 

Şüphesiz engelliler için de bu deney sonuçlarının geçerli olup olmadığı bir soru işareti. Fakat yine de sizleri düşünmeye davet ediyorum. Siz bir şeyleri başardıkça ve bu görünür hâle geldikçe daha yetkin algılanmaya başladınız mı? Size yönelik duygular acımadan gerçek bir hayranlığa dönüştü mü? Yoksa cana yakınlığın da düşmesiyle daha çok küçümseme duygularının mı hedefi oldunuz?

 

Ben bu ikili kombinasyonlardaki duyguların bu şekilde bana bireysel olarak yansıdığını pek düşünmüyorum. Fakat cana yakın algılanmak, gündelik ilişkilerde kolayca yaklaşılabilir yani iletişim kurulabilir biri olarak algılanmak konusunda bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum zaman zaman. Bu elbette benim kişiliğim ve davranışlarımla da ilişkili olabilir. Fakat yine de bazı konularda bir miktar aydınlandım diyebilirim. Deneylerle yetkinliğin arttırılması mümkün olmamış gibi duruyor ancak yetkinlik boyutunu grubun bir şeylere gücü yetmesi gibi daha grup bazında düşünerek engellilere tanınan bazı hakları ve bunlara verilen tepkileri ele almak yararlı olabilir. Engelliler bazı haklara sahip oldukça, bazı erişmesi güç imkanlar veya pozisyonlar için rekabete katıldıkça acıma duygularının nasıl değiştiğini yakın zamandaki ÖTV muafiyeti tartışmalarından hatırlayabilirsiniz sanırım. Nitekim engellilerin rekabete katılmasına parallel artan hoşnutsuzluk duyguları da başka araştırmalarda ortaya konmuş (Blanck, 2011). Bu şekilde grup bazında düşününce de model toplumun bazı tepkilerini anlamlandırmak için işlevsel bir önem kazanıyor.

 

Ne hoş araştırma konuları. Keşke yüce psikologlar ebeveynlerin tükenmişlik düzeylerinin yarısı kadar bu konuları da araştırmalarına layık görseler de biz de biraz bilgilensek.

 

Kaynaklar:

Blanck, P. (2011). Disability and aging: historical and contemporary views. In:Disability and Aging Discrimination: Perspectives in Law and Psychology(ed. R. L. Wiener and S. L. Willborn), 49–70. Springer.

Cuddy, A. J. Fiske, S. T. and Glick, P. (2008). Warmth and competence as universal dimensions of social perception: the stereotype content model and the \\Bı\\As map.Advances in Experimental Social Psychology40: 61–149.

Caprariello, P. A. Cuddy, A. J. C. & Fiske, S. T. (2009). Social structure shapes cultural stereotypes and emotions: A causal test of the stereotype content model. Group Processes & Intergroup Relations, 12(2), 147-155. https://doi.org/10.1177/1368430208101053

Emir Öksüz, E. (2023). Çok cana yakın ama o olmaz. https://eeeh.engelsizerisim.com/yazi/cok-cana-yakin-ama-o-olmaz

Fiske, S. T. Cuddy, A. J. ve Glick, P. (2007). Universal dimensions of social cognition: Warmth and competence. Trends in Cognitive Sciences, 11(2), 77-83.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.