Sevgili dostlar, az sonra anlatacağım olayı eminim çoğunuz hayatınızda en az bir kez yaşamışsınızdır. Gelin birlikte düşünelim, neden böyle davranışlara maruz kalıyoruz, ne hissediyoruz ve ne yapabiliriz. “Haydi anlat artık” dediğinizi duyar gibiyim.
Karne gününden bir gün önce oğlumun diş kontrolü için doktora gittik. Dişçideki işimiz bittikten sonra okula gecikmemek için yolumuza taksiyle devam etmeye karar verdik. Dışarı çıktık ve kapıda bekleyen güvenlik görevlisine yakınlarda bir taksi durağının olup olmadığını sordum. “Yok” dedi. “Eskiden vardı, kapandı. Ama caddeye çıkarsanız oradan bir taksi çevirebilirsiniz.” “Minibüs Caddesinden mi söz ediyorsunuz?” diye sordum görevliye. Benim varlığımı unutmuş ya da soruyu ben sormamışım gibi davranıp oğluma caddeyi tarif etmeye başladı. Şuradan düz git, sağa dön falan filan. Soruyu soran benim, neden bana tarif etmiyorsunuz deyince duymazlıktan gelerek hâlâ oğlumla konuşmaya devam etti. Sonra ben “Tamam, biliyorum o caddeyi deyip oğlumu da alıp oradan ayrıldım.
Bu sahneyi yanımda çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin gören biri varken çok sık yaşıyorum. Mesela bir büfeden su alıp parasını ödediğimde, para üstünü bana değil oğluma veriyor satıcı, Otobüste boş bir yer varsa bunu bana değil, birlikte yolculuk ettiğim gören arkadaşıma söylüyorlar. Kıyafet alışverişi yapmaya tek başıma gitmemişsem nasıl bir kıyafet aradığımı veya neye ihtiyacım olduğunu bana değil, yine yanımda kim varsa ona soruyorlar. Aslında buna benzer davranışlara kendisi kör olup eşi ya da sevgilisi gören olan arkadaşlarımın da sıkça maruz bırakıldığını duyuyorum çeşitli sohbet aralarında. Bir kafeye veya restorana bir şeyler içmeye ve yemeğe gidildiğinde, tatil rezervasyonu yaparken tercihlerin sorulduğu kişi, eve eşya alışverişi sırasında modellerin ve diğer detayların muhatabı hep gören kişiler oluyor. Bu örnekler çeşitlendirilebilir, kapsamı genişletilebilir. Peki neden bu davranışlara maruz kalıyoruz ve bize eşlik eden gören kişiye hangi mesajı vermiş oluyor bu kişiler.
Öncelikle belirtmeliyim ki bu davranışların tümü çok saygısızca. Yanımızda kim varsa onun yanında bizi küçük düşüren, varlığımızı hiçe sayan davranışlar. Bir adres tarif ederken beni değil çocuğumu muhatap alan kişi, senin annen bilemez, tariften bir şey anlamaz nerden gelip gittiğini, sağını solunu anlayamaz, en iyisi ben sana tarif edeyim yolu demek istiyor bu tavrıyla. Ben kör olduğum için anlamıyorum ama oğlum çocuk olduğu halde tarifi anlayabiliyor. Niye, çünkü görüyor. Görüyorsan sen her şeyi bilir, yapar ve anlarsın. İşte bu kadar düz ve saçma bir mantık. Para üstünü bana değil yanımdaki gören kişiye veren satıcı, benim paradan bihaber olduğumu, parayı tutamayacağımı veya sayamayacağımı düşünüyor olmalı. Hem de benim hakkımda hiçbir bilgisi olmadan ve beni tanımadan varıyor bu yargıya. Niye, çünkü ben körüm. Kıyafet veya eşya alışverişlerinde de yine benzer durum söz konusu. Ben yorulmamalıyım, bir kenarda oturtulmalı ve beklemeliyim. İtiraz edince de benim iyiliğimin düşünüldüğü de yüzüme vuruluyor. İtiraz edip olaya müdahil olmam benim ayıbım oluyor bu durumda. Hem ben kör kör ne anlarım bu işlerden değil mi yani. Oysa farklı yöntemler kullanarak aynı işleri yapıyor yeti farkı olanlar. Farklı yöntemleri kullananlar sadece körler de değil aslında. “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” atasözü gayet net açıklıyor her bireyin farklı yöntemleri olduğunu. Neyse örneklere devam edeyim. Eşi kör olan biri otobüste boş yer olduğunda kör olan değil de gören eş o boş yere oturmuşsa oturan kişiyi gözleriyle sorgular, ayıplar ve aşağılar tüm o kalabalık gözler. Neden kör olan ayakta kalıyor da kendisi oturuyor. Kadın ya da erkek fark etmez. Mutlaka kör olan oturmalı. Halbuki kimsenin kimseyi hiçleştirmeye hakkı yok. Çocuğunun önünde, sevgilisinin önünde kimseye kendisini kötü hissettiremezsiniz. Sağlamcılığınızla, şekilciliğinizle yeterince yaralıyorsunuz insanları. Hayır, yok sayılmanın sorumlusu biz değiliz. Bu utanç hepinizin. Bütün irademizle, kişiliğimizle karşınızdayız. Siz bizi buna alıştıramayacaksınız ama biz sizi kimseyi yok saymamaya alıştıracağız. Alıştırmak zorundayız. Bugün değilse yarın.