125. Sayı, Temmuz 2024

Temmuz sayısıyla herkese sıcacık bir merhaba,

Yaz gelince çoğumuz sokaklara atıyoruz kendimizi, gezmelere çıkıyoruz. Peki bebek arabasında bir miniğiniz varsa ne yapacaksınız? “Görme engelliyiz biz” deyip evde oturacak değil elbette bizim okuyucularımız. Peki nasıl yapılır nasıl çıkılır bebek arabası ve bastonlarla sokaklara? Cevabı gezen anne baba yani Ayşe Turgay Gümüş yazısında.

 Gezdik geldik. Hava da sıcak piştik terledik. Atıverelim üstümüzdekileri makineye yıkanıversinler. Yıkamak yetmez, bir de kuruyuversinler. Murat Kefeli kurutma makineleri ve ütüleme konularını anlatıyor bu ay. Benden söylemesi, Temmuzda bazı şehirlerde dışarı çamaşır asmak kurutma makinesinden daha hızlı olabilir.

 Çamaşır makinede dönerken bir film izleyelim derseniz eğer, benim gibi hala izlememiş olanların aklını çelecek kadar güzel anlatımıyla Gülcan Altun karşımızda. Filmimiz Tabutta Rövaşata, Getemin ilk sesli betimlemesi.

Yok benim aram sinemayla iyi değil derseniz, size çizgi roman verelim. Konuk yazarımız Doğan Aydın yapay zeka destekli bağımsız ve erişilebilir çizgi roman okumanın yolunu adım adım bu sayıda anlatıyor.

Bir erişilebilirlik anlatımı da Sarper Arıkan’dan geliyor; sesli komutlarla Windows bilgisayarınız artık parmaklarınızın değil­ dilinizin ucunda.

Engelliler sanılanın aksine bilgisayar kullanmaktan yemek pişirmeye, ütü yapmaktan yazılımcılığa kadar pek çok farklı şeyi yapabiliyor. Gel gelelim bazen buna kendi anamız bile tam ikna olmuyor. Olmuş gibi görünüyor da yeri gelince hemen sağlamcı tarafa geçebiliyor. İşte bunun yaşanmış örneği Ali Çolak’ın çevirisiyle karşımızda.

Sosyal model çerçevesinden bakarsak, bizi engelleyen şeyler temelde toplumsal ve çevresel düzenlemeler. Alanın önde gelen isimlerinden Tom Shakespeare’in Sosyal model hakkındaki çevirisini Amine Ennur Aksoy ve Soner Çoban’dan okumaya devam ediyoruz. Bazılarımız bu zorlu yolda bitişi görebiliyor

bazılarımız yolda yarıştan kopuyor. Bir Engelli olarak var olabilmek için ne yaparsak kendimizi ispatlamış oluruz? Peki kendimizi ispatlamak zorunda mıyız? Çoğumuza tanıdık gelecek yaşantıları Mehmet Şef’in hikayesiyle birleştiren bir yazı ise ben deniz, Elif Emir Öksüz’den geliyor.

Sevgi Mart, üst üste gelen engellenmelerle biraz yılmış. Gelin kulak verelim.

Sonra Burak Sarı’nın uyku sersemi yazdığı yazısında olduğu gibi biraz umutla bakalım geleceğe.

Editörden yazarı: Elif Emir Öksüz