Toplam Okunma 0
Kapaksız uzun dikdörtgen bir dolabın içinde altta çamaşır makinesi, üstte kurutma makinesi yer alıyor. İkisinin arasında bir çekmece var. Hemen sağ tarafta bir kısmını gördüğümüz bir ütü masası yer alıyor.

Temel silahlarımız hakkında bilgilenmeye devam edelim. [Gülümseme]

Kurutmalı çamaşır makinesi ile kurutma makinesinin iki farklı ürün olduğunu belirtmekle başlayayım. Kurutmalı çamaşır makineleri, yıkama işlemi bittikten sonra kurutma misyonu için çalışma başlatıyor. Bulaşık makinelerindeki mantıkla hareket ediyor ve ısınmış havayı üflerken kazanı da yavaş yavaş çevirerek işine devam ediyor. Kurutma makineleriyse çamaşır makinesinden ıslak çıkan çamaşırları içine tıktıktan sonra işine başlayan ayrı bir makine.

 

"İki makinenin ayrı olanı mı yoksa ikisi bir arada olanı mı daha mantıklı?" Bu sorunun cevabı oynak. [Gülümseme] Önce şehir efsanesi olmadığı kesin bilgileri paylaşayım:

- Hijyen açısından en iyi kurutma tipi geleneksel asma yöntemi. Açık hava ve ev içi olarak değerlendirdiğinizde açık hava test sonuçları daha iyi. Ancak bu bilimsel yayına dair okuduğum yazıda "hangi şehrin açık havası" olduğu yazmıyordu. Yani burnunuzun dibinde bir sunta fabrikası veya ilaç fabrikası varken o açık havada yellendirilen çamaşır, kurutma makinedekinden daha fazla bakteri içerir.

 

- Kurutma makineleri, kurutmalı çamaşır makinelerine kıyasla daha iyi bir hijyen oranı sağlıyor. Buna gerekçe olarak kurutmalı çamaşır makinelerindeki su akışı ve hızlı kurutma sistemi gösteriliyor. Burada bir parantez açalım: Kimyasal ile düzenli temizlenen kurutmalı çamaşır makinelerinin hijyen oranı daha yüksek.

 

- Kurutmalı çamaşır makineleri, kurutma makinelerine oranla daha fazla enerji tüketiyor. Can sıkıcı aksaklıkların da buna etkisi oluyormuş. "Nedir o aksaklıklar?" sorusunun yanıtı zor değil. Nevresim takımı ile birkaç tişört atıyorsunuz, yıkanıyor; ancak tişörtler nevresim takımının içine girerek yıkanıyor. Yıkama sonrasındaki kurutma işi de bu hâldeyken başlıyor ve doğal olarak normal süreç tamamlandığında makineden çıkardığınız nevresim çuvalı içindeki tişörtlerin nemli olduğunu fark ediyormuşsunuz ve kısa bir programla kurutma sürecini tekrarlıyormuşsunuz.

 

Şehir efsanesi olması muhtemel verilerse şöyle:

- Kurutmalı çamaşır makineleri çok hızlı, özel bir elektrik tesisatı gerektiriyor, her prize takılmıyor vb. bilgiler doğru değil. Vaat edilen ömrü, sigorta voltaj seviyesi zaten en başında belli ve klimalarda olduğu gibi gerektiğinde teknik servis ek düzenleme yapıyormuş.

 

- Elektrik çarpma kazalarına yol açıyorlar.

- Ölümcül bakteriler üretiyorlar. Burada da bir parantez açayım: Eğer kılavuzunda belirtildiği gibi düzenli olarak temizlenmezlerse ve önerilen biçimde kullanılmazlarsa küçük çocukları hasta edecek bakterilerin yaşam alanlarına döndükleri bir gerçek.

 

Kurutmalı çamaşır makineleri hakkında unutmamanız gereken önemli bir detay: Bu makinelerin yıkama kapasiteleri ve kurutma kapasiteleri çoğunlukla eşit değil. 10 kg yıkama kapasitesi olan makinenin kurutma kapasitesiyse 6-7 kg.

Ayrı olarak satılan kurutma makinesi koyacak yeriniz yoksa bu sorunu aşmak da zor değil. Amerikan filmlerindeki çamaşırhane sahneleri meşhurdur. Bu çamaşırhanelerde alt tarafta yıkama hemen üstündeki makinedeyse kurutma işi yapılır. Yani profilden yapılacak bir iskeletle kurutma makinesini çamaşır makinesinin hemen üstüne koymak çok çılgınca olmadığı gibi çok masraflı bir iş de değil.

 

Ütüler

"Ütü nasıl alınır? Neye göre seçilir?" Bu soruların yanıtı bence şu: "Paşa keyfinize göre." İlla bir kriterden yola çıkmak istiyorsanız bu kriter giyim-kuşam ürünlerinde tercih ettiğiniz kumaş tipleri olmalı. Seçim yaparken işinize yarayabilecek bilgiler şöyle:

 

Ütü performansına en çok etki yapan ilk kriter taban tipi. Çelik, titanyum, seramik gibi taban tipleri var. "Yapışmaz" sıfatı elbetteki çok önemli olmakla birlikte bu sözcüğün başında "asla" nitelemesi olmadığını da unutmamalısınız.

 

Diğer önemli bir kriter ütünün W değeri. İyi iş gören bir ütünün 2000w üstü olması gerektiğine inanıyorum. Ürün puanlamalarına baktığınızda 2400W ütüler ön plana çıkıyor.

 

"Otomatik kapama" özelliği olan bir ürün seçmenizi tavsiye ediyorum. Anlık unutkanlıklar her zaman olur ve bu özelliği olan ütüler belli bir süre hareketsiz kaldıklarında kendilerini kapatıyorlar.

 

"Damlatmaz" olarak isimlendirilmiş bir özellik olduğunu da belirteyim. Su tankı ve buhar püskürtme özelliği olan ütüler aşırı dolu olduğunda ya da hasar aldığında su kaçırabiliyor veya buhar damlaları oluşturabiliyor. İşte bu özellik bunu engelliyor. Tabii muhtemelen hasar sonucu damlamaya başladıysa damlatarak çalıştırma imkânınız da olmuyor. [Açık ağızlı gülümseme] Yeri gelmişken belirteyim: "2024 yılındayız yahu, buharsız ütü mü olur!" demeyin ve teknik özelliklerinden mutlaka kontrol edin; çünkü var.

 

Giyim tarzınız, kırış kırış olan kumaş tiplerini kapsıyorsa alacağınız ütünün su barındırma kapasitesini dikkate almanız hiç fena olmaz. Bu kapasite oranları 80 ml'den başlayıp 1 litreye kadar gidiyor.

 

Ütülerin ayar düğmeleri çoğunlukla kabartılı noktacıklarla işaretlendiği için oldukça erişilebilir. Tabii hangi noktanın hangi kumaş için önerildiğini öğrenmeniz gerekiyor. Kişisel deneyimimi sorarsanız standart düzeyde tutarak her bir şeyi ütüleyebilirsiniz. Dijital göstergeli ve akıllı telefondan ayarlanabilen ütüler olduğunu kör olmayan bir arkadaşımdan öğrendim ancak uğradığım mağazalarda bu ürünlere denk gelmedim. Ama dürüst olmak gerekirse klasik ütüler, dijital ve akıllı yapıya bence hiç mi hiç uygun olmayan makineler.

 

Pres ütülere gelirsek… Aslında oldukça işlevsel ürünler. Özellikle küçük yaşta çocuğunuz varsa veya spor giyim ağırlıklı bir yaşantıdaysanız oldukça zaman kazandırıcı bir etkileri var. En büyük dertleri ise kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor. Yani işin püf noktalarını keşfedene kadar pres ütüler sinirinizi bozacaktır. Çünkü ütü masası yerine daha geniş bir alana kurmanız gerekiyor ve sonra uzun pantolonları, gömlek kollarını o zımbırtı arasına nasıl yerleştireceğinizi öğreniyorsunuz.

 

Eğer büyük bir eviniz varsa ve tembelliğin zirvesine varmayı arzuluyorsanız size Singer'in pres ütüsünü önerebilirim. Bu oyuncak aslında ev kullanıcıları için değil, kuru yıkamacılar ve terziler için üretilmiş. Fiyatı normal pres ütülerden bir miktar daha fazla ama (takriben) 40 X 140 cm gibi kocaman boyutu sayesinde hızlı sonuç getiriyor. Presle, çıkar, diğer tarafı koy, bastır, çıkarla uğraşmıyorsunuz.

 

Kazanlı Ütüler

Bu zımbırtıların varlığından bu yazı dizisini hazırlarken haberdar oldum. Öyle ki, sırf bu aletleri görmek için mağazaya bir kez daha gitmem gerekti.

Bu aletler, yaklaşık 30 x 20 x 25 cm ebatlarında bir kazan ve bu kazana bağlı bir ütüden ibaret. Basınçlı ve basınçsız kazan olmak üzere iki farklı kazan tipi var. Uzun uzun ütü yapanlar için basınçlı kazan öneriliyor imiş. Kazanla ütü arasında bir hortum bağlantısı var. Su haznesi olarak adlandırılan zımbırtı doldurup kazana takılıyor. Kazana konulan su, ısınıp buhara dönüşüyor ve hortum aracılığıyla ütüye ulaşıyor. Ütü tabanı ısınıyor ve aynı zamanda altındaki alanlardan buhar sızıyor. Ütünün tutacında yer alan düğmelerle de buhar çıkışını istediğiniz gibi kontrol edebiliyorsunuz.

 

Ütü kısmı normal ütülere oranla çok daha hafif. Hızlı ısınan ve ısıyı hızlı yayan bir alaşımdan üretilen tabanlar buharın yarattığı ısıyı kullanıyor. Suyu elektrikle ısıtmasına rağmen yine de tasarruflu olduğu iddia ediliyor. Keza su püskürtmeden iş gördüğü için su izi bırakmadığı iddiası da var.

 

Benim konuştuğum yerli beyaz eşya üreticisi satıcısı buhar kanallarının çabuk kirlenmesinden kaynaklanan arızaların ve işlev azalmalarının sık yaşandığını söyledi. Üç beş yıldır ithal bir markanın ürününü kullanan kördaşsa sorun yaşamadığını ve memnun olduğunu dile getirdi.

 

Ne düşüneceğinizi bilmem; ancak basınçlı aletler söz konusu olduğunda işi riske atmamak gerektiğini düşünürüm. Basınçlı model seçecekseniz iki atasözünü unutmayın: Ucuz etin yahnisi sert olur. Kelleyi acemi berbere teslim eden peruğu cebinde taşır.

Tabii unutmamanız gereken bir diğer detay da şu: bu zımbırtıları standart ütü masasına koymak pek mümkün değil. Kazan kısmı yerde duruyor ancak kazanlı ütüler için üretilmiş özel ütü masaları da yok değil. İşte sıçrıyoruz! [Açık ağızlı gülümseme]

 

Ütü Masaları

Bu işin en keskin kısmını tek cümleyle özetleyeyim: Önemli olan işlevi değil, boyu!

Ütü masası özelliklerinin ütü yapma hızınıza doğrudan yansıyacağını en başında kabul ederek çarşıya çıkmanızı öneriyorum. Öyle pek mıncıklamadan alınacak ürünler değil. Güvenlik ve pratikliği dikkate alırsak şunları söyleyebilirim:

 

- Ütü konulan yer en çok dikkat etmeniz gereken kısım. Bu alan düz olmamalı. Yeni tip ütü masalarında buralar ısınmaz metalden ve açısı yere bakacak şekilde yerleştiriliyor. Ütüyü bıraktığınızda hafif bir ivmeyle bile boru üstünde kayarak sivri uç yere gelecek şekilde yerleşiyor. Bu pozisyon da masaya çarptığınızda veya bir şeyleri yayarken kumaş ütüye çarptığında ütünün yere düşmesini önlüyor.

 

- Ütü masanızda bir priz ve buna bağlı olan bir iki metrelik ara kablonun olması avantaj sağlıyor. En büyük faydası ütüyü kontrol ederken ikide bir kabloyu düzeltmekle uğraşmıyorsunuz.

 

- Masanın açma-kapama sisteminin mandallı olması iki fayda getiriyor. Birinci fayda alt taraftaki mekanik sistem tırtıklı olduğu için mandala basılı tutarken masanın yüksekliğini istediğiniz seviyeye getirip mandalı bırakarak kilitleyebiliyorsunuz. İkinci pratik yanıysa işiniz bittiğinde mandalı basılı tutarak masa kısmını serbest bırakmanız zımbırtının kapanmasını sağlıyor.

 

- Masanın ayak kısmı en çok dikkat etmeniz gereken yerlerden biri. Çünkü bazı markalar daha ucuz bir çözüm olduğu için masa ayaklarına portatif plastik parçalar takıyor. Bu zımbırtılar da bir süre sonra yalama oluyor ve ikide bir çıkıyor. Bu nedenle zemine temas eden alanlardaki plastiklerin boruya geçirilmiş olması sizin hayrınıza. Sert plastik yerine lastik-kauçuk tarzı materyallerden yapılanlar da iyi bir seçim olacaktır. Kaymıyorlar çünkü. Şahsen benim emektar ütü masamla kapı girişinde başladığımız oynaşma koşu bandı dibinde totom kapıya dönük bir biçimde bitiyor. [Açık ağızlı gülümseme]

 

- Her ne kadar mıncıklama şansım olmamış olsa da masanın yakınlarında buhar kazanına su eklemek için gerekli ıvır zıvırın ve mini bir dikiş kutusunun durduğu birkaç model de var imiş.

 

- Ütü masaları üzerindeki süngerin eskimesi hâlinde internetteki alışveriş mağazalarından portatif süngerler alabileceğinizi de belirteyim. Pratik oldukları da bir gerçek. Üstelik belli aralıklarla makinede de yıkanabiliyor.

 

Deterjanlar ve Diğer Detaylar

- Deterjan seçenekleri ile ilgili ufkunuz toz ve sıvı deterjan olmak üzere birkaç kategorideyse bir alışveriş sitesine girmenizi öneriyorum. Beyazlar için ayrı renkliler için ayrı kadifeler için bilmem ne katkılı… Envaı çeşit deterjan tipi var. Tabii üniversite öğrencisiyseniz beyazları ve renklileri tek bir seferde makinede yıkamanızın da bir zararı yok. Pek dert etmeyin, yeni medya sayesinde penguen fotoğrafları herkesçe biliniyor.

 

- Çamaşır makinesinin kendisini temizleyen özel bir deterjan olduğunu da hatırlatayım. Kazan temizliği için kullanılıyor ve tavsiye de ediliyor. Aklıma gelmişken bir ekleme daha yapayım: Yeni makineniz kurulurken musluğa takılan kireç önleme zımbırtısını taktırabilirsiniz. "Laf olsun diye soruyorlardır" demeyin; faydaları oluyor.

 

- Ütü buhar kazanlarını temizlemek için de kimyasal satılıyor. Ütüye çeşme suyu yerine arıtma cihazından çıkan su veya şişe suyu koymanız ömrünü uzatıyor imiş. Bazı ütülerde "kireç önleme özelliği" gibi bir kriter de var. Ne olduğunu çok merak ediyorsanız Google'a başvurun lütfen.

 

- Makinenizin deterjan gözü var ya? İşte o çekmeceyi kas gücü kullanmadan çıkarmanın mümkün olduğunu söylemek sanırım birçok genç arkadaşımızı masraftan kurtaracaktır. Öyle yukarı aşağı kaldırmanıza veya insanlık dışı bir biçimde çekmenize gerek yok. Yumuşatıcı gözünün arka tarafındaki zımbırtıya hafifçe bastırırken çekmeceyi çekmeniz yeterli olacaktır.

 

Gerekli temizlik işlemini yaptıktan sonra yerine yumuşakça iteleyin gitsin. Bu cümleleri okurken, "Onları neden temizlemem gerekiyor ki?" sorusunu soruyorsanız bu yazı dizisinden çok daha ciddi bir bilgilendirmeye ihtiyacınız var. [Açık ağızlı gülümseme]

 

- Bazı makineler herhangi bir müdahale gerektirmeden hem toz hem de sıvı deterjan kullanımına izin veriyor. Bazılarıysa deterjan giderlerinde yer alan plastik bir aparat ile bu ayarın kullanıcı tarafından yapılmasına imkân veriyor imiş. Koyduğunuz toz deterjan hiç gitmiyorsa veya geride öbekleşmiş deterjan bırakıyorsa giderin arka tarafını biraz mıncıklayın ve bu tür bir aparat olup olmadığını kontrol edin.

 

- Makineniz dolap içindeyse ve deterjan çekmecesinin kısa olması sinirinizi bozuyorsa hırdavatçı dükkânına uğrayın. "Benzin hunisi" tarzı adlarla satılan ve boyun kısmı lastik boru şeklindeki huniler ilginizi çekebilir.

 

- Ceplerde unutulan ve kazan içine düşen kâğıt parçaları vs. zımbırtıların makinenin ön al tarafında yer alan bir kısma postalandığını bilmeyenler var mıdır? Bence olabilir evet… Orayı ara ara kontrol etmek iyi olacaktır. Özellikle de makinenizin kısa çoraplarınızı yediğinden şüpheleniyorsanız.

 

- Sıvı deterjan veya yumuşatıcı kullanırken taşırmaktan şikâyetçiyseniz https://koruz.biz/q=yumuşatıcı bağlantısındaki ipucu işinize yarayabilir.

- Yumuşatıcı demişken ekleyeyim: Bazı ürünler üzerinde "koku hassasiyeti olanlar", "çocuklar için az kokulu" gibi ifadelerle satılan yumuşatıcılar mevcut. Ben Vernel'in ürününü denedim. Gayet makul ve hafif bir kokusu var.

 

Bir sonraki yazıda makineye bir şeyler tıkacağız gibi; ama emin değilim. Bu yazı dizisi şamatası arasında doğan bir zihin karikatürü ile yazıyı kapatalım. [Gülümseme]

 

Katil- Çizen: Murat Kefeli

Karikatürde bir evin içi çizilmiş. Karikatürün odak noktasında kafası pres ütü arasına sıkıştırılmış, gözleri pörtlemiş ve bir eli ütünün kulpunda duran biri var. Maktulün hemen yanında duran polis telefonda konuşurken şöyle diyor: "Kaza süsü verilmeye çalışılmış bir cinayetle karşı karşıyayız Amir'im. Ancak katil fazlasıyla temiz ve titiz birine benziyor…"


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.