Editörler: Meral Sözen
Yazım Denetimi: Gülcan Altun, Canan Çam Yücel
Web Sorumlusu: Can Deniz Balkaya, Ramazan Derin
İletişim Bilgileri
Temmuz Ayından merhabalar sevgili takipçilerimiz. Pardon, “Yeni normalin ikinci ayından” mı demeliydik yoksa? Daha normal olanı, “77. sayımızdan selam” mı olmalıydı, ne dersiniz? Hangisi bize göre daha normal olurdu? Yeni normal diye bir şey varsa eskisine ne oldu? İlle de bir normal takıntımız varsa, normal olmayanlar nasıl ve neye göre değişiyor? Yeti farkı olanların da normal kabul edilebileceği bir gün olur mu sizce? Veya peşinden koşmamız gereken şey bu mu olmalı?
Temmuz ayının da kafası karışmış olmalı ki başlangıçta ‘mevsim normali’ denen şekilde başlarken, birden nisan ayına özenip sellerle test etti herkesi. Sonra mart taklidi yapmaya başladı ve daha az dışarı çıkalım diye belki üşüttü bizleri, en azından İstanbul’da.
Sevgi de sayının ilk yazarı olarak yeni normal koşullarında dışarı çıkmaya başlamış olacak ki yemek tariflerine ara verip hukukçu kimliğine geri dönmüş. Kâğıt üzerinde izden değil, hak ararken sesten oluşan yasalar yaptırmaktan söz ederken Sevgi neyi kastediyor olabilir? Ayrımcılığın nerede başladığını düşünüyorsunuz? Pozitifi, negatifi, sevgisi, nefreti nasıl ortaya çıkar o zaman? Detaylar Sevgi’nin satırlarında.
Tahmin edersiniz hukuki mücadele sabır ve bekleme gerektiriyor. Meral bu ayki kurgu yazısında, “Her şeyin bir şeyi var sonuçta” diyor. İyi de bu kadar beklemek sabrınızı zorlamıyor mu hiç? İyi bir bekleyici olmaktan sıkılıp yapmamanız gereken şeyleri yapmak geçiyor mu içinizden? Ne yapıyorsunuz?
Kimimiz artık beklemek istemiyor, kendi devrimini yapmak gibi büyük laflar ediyor da hakikaten engelli kitle bu kadar rahatsız mı kendilerine biçilen öteki olma, pasif kalma rolünden. Engin Kendi değimiyle tehlikeli sulara kulaç atıyor, utanmadan bir de hem Burak’a hem de dergi editörüne yanıt yetiştirmeye kalkıp konfor alanının getirdiği sahte özgürlüğü sorguluyor. Ne dersiniz dergiden atarlar mı Engin’i?
İçimizdeki sağlamcılara inat, eğip bükmeden, yumuşatmadan, uzlaşmadan kendimiz gibi yaşama hakkını savunmak isteyenler de var Burak gibi. Öyle ki mücadele belki de böylelerimizin omuzlarında yükselecek hoyrat bir makasla eski bir fotoğraftan oyulma pahasına da olsa.
“Ne sınıflandır ne sınırlandır!” sözünü anımsayacaksınız 6. Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali’mizin mottosu olarak. Konuk Yazarımız Efe Civan da sınıflandırma tutumundan korunmak için tüm salgın tedbirlerinin nasıl da yetersiz kaldığını paylaşarak merhaba diyor dergidaşlarına ve soruyor: Ezici çoğunluk neden herkesi bir kitap gibi ayrım ayrım ayırır?
“Bazen evi çok özlüyorum. Beni ne zaman görmeye geleceksiniz? Burada ne kadar kalmam gerektiğini biliyor musun?” Bu sözler 1906 İngiltere’sindeki sağır ve dilsizler için olan bir yatılı okuldaki küçük bir kıza ait. Yatılı okulda okuyup bu soruları sorarken kendinizi bulmuş muydunuz siz de? Belli ki bu kız da kitap gibi ayrım ayrım ayrılmaktan rahatsız. Peter White Sakatlık: Yeni bir Tarih belgeselinin dokuzuncu bölümünde bu sefer eski İngiltere’de sakat çocukların seslerini duymaya çalışıyor. Çeviriyi bu belgesel serisinden bizi haberdar eden Elifnur yaptı 77. Sayımız için.
Belgeselden filmlere geçsek fena olmayacak galiba. Bir kitap okuduktan sonra onun filmini izlediğinizde, ağzında kekremsi bir tat kalanlardan mısınız? Yoksa daha çok haz alanlardan mı? Film analizlerinin usta kalemi Gülcan, Zülfü Livaneli’nin romanı Mutluluk’un filmini izlemiş ve onun da kitap film ikileminde söyleyecekleri var. Ha filmi didik didik ettiğini söylememize gerek yoktur herhalde. Fakat 2007’de çekilen filmin betimlemesine bizim 2020’de ulaşabilmemiz, erişilebilirlik için daha ne çok yol kat etmemiz gerektiğini anlatıyordur muhtemelen.
Mutfak işleri, beden dili derken, Murat Kefeli yine harika bir yazı dizisine başlıyor: Ev İşlerine Sıfırdan Giriş. Eminiz hiçbir bölümünü kaçırmayacaksınız. İlk bölümde elektrik süpürgesinden viledaya, Klozet fırçasından çöp kovalarına kadar temizlik için kullanacağınız malzeme seçimini ayrıntılı olarak anlatmış Murat. Yazıyı okumayı bitirdiğinizde hırdavatçının ne denli önemli bir şey olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.
Medya oynatıcılarında çalan içeriği hızlandırmanın yalnızca körlere özgü bir alışkanlık olduğunu düşünüyorsanız, belli ki fena yanılmışsınız. Bunun için üşenmeyip eklentiler yazmışlar. Bilişim köşemizde Ramazan, reklamları engellemek ve medyaları hızlandırmak için kullanılan iki eklentiyi anlatıyor bizlere.
Her zamanki gibi dergimizin son yazısı Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali izlenimleriyle ilgili. Basma kalıp ve önyargılı düşünceleri nasıl yıkarız, farkındalığı nasıl arttırabiliriz diye soruyorsanız kendinize, festival izlenimlerine bir kulak verin bizce.
Tam dergimizin hazırlıklarını tamamlarken çok acı bir haber aldık. Yol arkadaşımız, hukukçu ve aktivist Merve Erten’i gencecik bir yaşta kaybettik. Kelimeler kifayetsiz diye bir söz vardır ya hani, tam da anlamını bu tür zamanlarda kavrıyor insan. Ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyoruz. İşte bu noktada erişilebilirlik mücadelesine müthiş katkılar verirken çok erken yaşlarda kaybettiğimiz Selen, Kemal ve Merve için bir kez daha söz veriyoruz: Dergimizin adını aldığı, eşit, erişilebilir ve engelsiz bir hayat için sonuna dek mücadeleye devam edeceğiz.
Bir sonraki sayımızda buluşuncaya dek erişilebilirlik mücadelenize yılmadan devam edecek gücü hiç kaybetmemenizi diliyoruz.
Sesli Dinle