Toplam Okunma 0

Yoldaşlarım! Uzun zamandır zihnimi meşgul eden, doğrudan konuya girmek suretiyle sizlerle paylaşmak istediğim bir konu var. Genelde iyi okuyor, iyi konuşuyoruz; fakat ne kadar iyi yazıyoruz? Yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun yazmanın sağlıklı bir iletişim için temel öneminin ve gerekliliğinin ötesinde bir şeylerden bahsetmek istiyorum. Yazdığımız şey ister kısa ister uzun olsun, ister edebi bir metin isterse serbest bir fikir yazısı olsun, ister bir ders ödevi isterse de tek cümlelik samimi ve özel bir mesaj olsun bizim hakkımızda karşı tarafa bir bilgi ve bir imaj verir. Sözcük seçimi ve üslup tamamen kişinin tercihi olup kim nasıl isterse öyle yapsın denilebilecek bir konudur. Ancak burada içerikten tamamen bağımsız olarak şekil hatalarının oluşturduğu durumdan bahsetmek istiyorum ben. Mesela "psikoloji" yerine "piskoloji" yazan birinin o konu hakkındaki söylediklerini ne kadar ciddiye alırsınız? "Aman canım ne dediğim anlaşılıyor sonuçta, şekle de çok takılmamak lazım" gibi bir savunmayla geçiştirilebilecek bir konu değil bu. Tabii burada yanlışlıkla basılan bir tuş sonucu yapılmış yazım hatalarını kastetmiyorum kesinlikle. Gerçekten de bir sözcüğün doğru yazımını bilmemekten kaynaklı oluşan durumdan bahsediyorum. Eğer bir kişi özellikle de yaygın kullanılan sözcükleri hatalı yazıyorsa, genel olarak şöyle bir algı oluşturur: Demek ki bu kişi hiç doğru düzgün kitap okumamış hayatında, günlük gazete, haber sitesi veya herhangi bir konuda herhangi bir şey de okumuyor. "Herkes" yerine "herkez" yazan biri hakkında böyle bir şey düşünmemek için hiçbir sebep göremiyorum ben. Ancak burada görme engelliler bakımından biraz farklı bir durum oluşuyor. Yazım yanlışlarının o kişinin okuryazarlığıyla ilgili şüphe uyandırmasını haklı bulan biri olarak bu kişi bir görme engelli olduğunda durum biraz karışıyor benim zihnimde. Şimdi ilk durumda, yani gören birinin, yazım yanlışı yapmasını kitap okumuyor oluşuna bağlamak çok mantıklı; çünkü kelimelerin doğru yazılışlarını görerek zaten ister istemez öğreniyor insan; bunun için özellikle çalışmasına gerek yok. Ancak ekran okuyucular aracılığıyla okuma yapan bir kişi için tam olarak aynı süreç işlemiyor. Özellikle yön tuşlarıyla yeni öğrendiği kelimeleri kontrol etmiyorsa ya da Braille bilmiyorsa bu konuda eksik kalabiliyor. Hiç kuşkusuz benim de bu konuda eksiklerim var; bununla birlikte beni geliştirecek her türlü desteğe açığım. Burada kendi uyguladığım birkaç yöntemi sizlere de önermek isterim. Herhangi bir yazıyı okurken aşina olmadığınız bir sözcükle karşılaştığınızda bilgisayarın yön tuşlarıyla veya telefonda rotoru kullanarak harfleri kontrol edebilirsiniz; yazılışından veya anlamından emin olmadığınız sözcüklerle ilgili TDK'nun gayet erişilebilir sitesini ziyaret edebilirsiniz; sözcüklerin köklerine bakarak anlamca bir mantık oturtmak da yararlı olacaktır. Bir süre sonra bu işten zevk almaya başlayacağınızı da söylemem lazım. Şimdi bu durumu farklı yönlerden tartışmak istiyorum. Gören bir kişinin ekstradan bir çaba sarf etmeden süreç içinde gerçekleşen örtük öğrenmesine karşılık, görmeyen bir bireyin bilinçli bir çaba göstererek edinmesi gereken bir beceride eşitlenmelerini beklemiş oluyoruz. Peki, beklememeli miyiz? ya da daha hoşgörülü mü bakmalıyız? Bence hayır. Zaten görmeyenlerin yazım yanlışları konusundaki eksikliklerinin sebeplerinden biri de bu konuda çok az geri bildirim alıyor oluşları. "Nasıl olsa görmüyor, zaten tam olarak doğru ve eksiksiz yazması beklenemez" denilerek öğretmenlerinden veya çevresindekilerden herhangi bir geri bildirim almayınca bu konuda geri bırakılmış oluyor. Burada sırf görmüyor diye yazım yanlışlarını hoş gören bir öğretmen mesela, görevini eksik yapmış hatta görevi olan şeyi yerine getirmemiş oluyor. Gerçi her ne kadar çevre tarafından hoşgörüyle karşılanıyor gibi dursa da aslında olan şey, görme engellinin "zaten" belli bir seviyenin altında olduğu ön kabulü, fazlasının olamayacağı düşüncesi ve buna bağlı olarak oluşan beklentisizlik durumu. Bunun gibi küçük ayrıntı olarak algılanan konular diğer alanlardaki bakış açılarından hiç de bağımsız değil. Örneğin "istatistik" yerine "istatislik" yazan bir görme engelli öğretmen, istediği kadar iyi bir öğretmen olsun, imajı bu yazım yanlışının altında kalacaktır. Abarttığımı düşünenlere şunu da bir düşünmelerini öneririm: Gün geliyor insanları konuşulanları anlayabildiğimize ikna etmek zorunda kalmıyor muyuz? Tabii denilebilir ki: "Görenler arasında da çokça yanlış yazan yok mu?" Elbette var. Yine de görmemenin bu konuda bir dezavantaj olduğunu kabul etmek gerekir. Hiç öyle kitap vb. okumayan birinin bile kolay kolay yapmayacağı bir hatayı, görmeyen biri rahat rahat yapabilir, yani eşit düzeylerde okuryazarlığı olan bir görenle görmeyen eşit düzeylerde hata yapmıyor yazarken. Şöyle bir örnek verebilirim, sokaklarda, caddelerde bir otopark varsa kocaman büyük harflerle, çoğu zaman beyaz zemin üzerine siyah ve kırmızıyla "OTOPARK" diye yazılır. Şu durumda herhangi bir metin okumayla hiçbir ilgisi olmayan bir gören bu sözcüğün doğru yazımını bilir yine de, tutup da "otapark" yazmaz kolay kolay; yazan da vardır belki, belli olmaz ama mantıken oran daha azdır. Benim gibi bir bakış açısına sahip olanlarca elbette onlar da cahil cühela olarak algılanır. Ben mesela, komünizm hakkında ciddi ciddi bir şeyler anlatmakta olan birinin "kominizm" yazdığını fark edersem derhal okumayı keserim. Başta çok acımasızca duran bu tutumumda son derece haklı olduğumu düşünüyorum. Doğru yazılışı bir şekilde bilmesini sağlayacak kadar bir okuması olmadığı açıktır çünkü. En azından kelimenin kökeni/etimolojisi hakkında da hiç mi bir şey düşünmemiş diye de sorarım. Şimdi burada bir tür spekülasyonla sağlamcılığa düştüğüm yanılgısı da oluşabilir, ve evet sağlamcılık düşülen bir şeydir, öte yandan da biz değil miyiz muafiyetlere karşı çıkan? Yazım ve dilbilgisi kurallarından muaf tutulmayı ya da daha bir hoş görü beklemeyi uygun bulmamız düşünülmemeli. Yine de bu durumu önemsemeyen varsa ve bu önemsemeyişi görmüyor olmakla hiçbir biçimde ilişkilendirmiyorsa sonsuz saygı duyarım. Benim yazılarımdaki dilbilgisi hatalarını ve daha da önemlisi konuya ilişkin ufuk açıcı fikirlerinizi paylaşmanızdan da memnun olurum. Ne de olsa yol ilerledikçe açılır


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.