Kimimiz çocuk sahibi olmamayı yeğlerken kimimiz anne baba olmak için can atar. Etrafta bebek bakımına dair çok fazla kaynak var ama elbet bunlar ortalama insanı göz önünde bulundurarak yazılmış şeyler. O nedenle kör olup bebek sahibi olmayı düşünen kişilere tamamen hitap etmeyebilir. Körler bebek bakamaz diye düşünüyorsanız yazının felsefesiyle bayağı çelişiyorsunuz. Yazıyı okumayı bitirdiğinizde umarım bunun mümkün olduğunu kavrayabilirsiniz. Ama şunu ifade etmekte bir sakınca görmüyorum, bağımsız yaşam becerileri gelişmiş bir kör ebeveynle halen başkalarına bağımlı olarak yaşayan bir kör ebeveynin bebek bakma becerileri aynı olmayabilir. Bu konuyla ilgili bir bakış açısı edinmek istiyorsanız bu sayımızdaki Elif Emir Öksüz’ün ve Engin Yılmaz’ın yazılarına kesinlikle göz atmanızı tavsiye ederim.
Sanırım okuyucularımız artık birkaç hafta içinde bir bebek sahibi olacağımı anlamıştır. Hamileliğim boyunca bebek bakımına ve körcül yöntemlere dair elime geçen her şeyi okudum. Bu süreçte hem Amerika’daki hem de Türkiye’deki Facebook guruplarından faydalandım. Aklımda kaldığı kadarıyla, okuduklarımı bir araya getirmeye karar verdim. Henüz bu yöntemleri denemedim, o nedenle işe yarayıp yaramadıklarını bilmiyorum. Anne olmayı deneyimleyince sevdiğim veya geliştirdiğim yöntemlerden de bahsederim size. Burada yazacağım bazı şeyler körlere özgü yöntemler değil ama kör ebeveynlerce de kullanılan yöntemler.
Bebek bezi değiştirmek sadece görmeyen ebeveynler için değil herkes için bir zorluk. Ama körler nasıl yapacak bu işi değil mi? Ben birkaç kez yeğenlerimin ıslak bezlerini değiştirdim o kısım kolay da, kakalı bez nasıl değiştirilir? Öncelikle bez değiştirmek için gereken malzemelerinizin evde belli bir yerde olmasında fayda var. Bez değiştirmek için alt değiştirme masaları faydalı olabilir. Bunlar bayağı yüksek sehpalar, alt taraflarında çekmeceler ya da raflar var. Buraya bebek bezleri, ıslak mendiller, ya da bebeğin altını temizlemek için kullanacağınız pamuklar, pişik kremi, kendi ellerinizi silmek için dezenfektan ya da ıslak mendil, kirli bez için poşet gibi şeyleri koyabilirsiniz; böylece gerek duyacağınız her şey elinizin altında olur. Bu alt değiştirme üniteleri bazen bebeklerin yataklarıyla bir de olabiliyor, bazıları da bağımsız ve tekerlekli oluyor. Bağımsız ve tekerlekli olanlar bana daha mantıklı geliyor zira istediğiniz odaya ya da aslında banyoya götürebilirsiniz. Bebeğinizin altını her zaman alt değiştirme pedlerinin üzerinde değiştirin. Böylece bir kaza olması halinde temizlik derdiniz olmaz. Alt değiştirme masalarının üzerlerinde iki kenarı yüksek ortası çukur kalın bir ped oluyor, bunun da üzerinde genelde yıkanabilir bir kılıf oluyor. Bu kılıflardan birden fazla bulundurmakta fayda var. Ayrıca genelde bebek çantalarının içinde bir alt değiştirme pedi de oluyor. Kullan at şeklinde satılan alt değiştirme pedleri de yolculuk anında, misafirlikte, gezmede ya da gündelik olarak da kullanışlı olabilir.
Gelelim bezi değiştirmeye. Bebek bezleri iki yandan gelen çıtçıtlarla bebeğin göbeğinin üzerine tutturuluyor. Çıtçıtları açın, bebeğin bezini göbek kısmına gelen yerden tutarak bebeğin üzerinden kaldırmadan aşağıya poposuna doğru sıyırın ve bezin normalde göbeğin üzerinde olan ve dışa bakan yerini bebeğin poposunun altına sokun. Bunları bir elinizle yaparken diğer elinizle bebeğin iki ayağını yüksekte tutun. Bezi toplayın ve çıtçıtları kullanarak dertop edin ve hemen yanınızdaki çöpün içine atın. Böylece kabasını aldık. Şimdi iş silmeye geldi. Burada aynı temizlik yaparken ki gibi sistematik bir yöntem izlemekte fayda var. Özellikle kız çocuklarını yukarıdan poposuna doğru silin her zaman. Silmeye bir taraftan başlayın, boğumlu yerlere, bacaklarının poposuyla birleştiği yerler gibi özen gösterin. Elimizin kirlenmesinde sorun yok, işin doğası ve biz körler ellerimizi kullanarak algılıyoruz birçok şeyi. Bebeği silerken görenlerden daha fazla mendil kullanmakta da bir sorun yok. Eğer bebek bir felaket yarattıysa ve dışına kadar çıktıysa bebeği soyup kolunuzun üzerine yatırıp vücudunun alt tarafını yıkayabilirsiniz de. Bazı ebeveynler bebekleri her kaka yaptığında yıkıyorlar. Eğer bebek ek gıda almıyorsa yıkarken şampuan ya da sabun kullanmanıza gerek yok zira bebeğin cildinde kuruluk oluşabilir. Bazı insanların bebeği banyo lavabosunda, duruma göre musluğun altında ya da bir tas ile su dökerek yıkadıklarını da biliyorum. Bebeği kurulayıp tekrar bezleyebilirsiniz. Bezlerken de çıtçıtların olduğu yer bebeğin belinin altında kalacak, yine bir elinizle bebeğin ayaklarını tutun ve poposunu azıcık kaldırın ve diğer elinizle bezi bebeğin poposunun altına sokun. Bezi ortalayın ve bezin ön kısmını bebeğin göbeğinin üzerine getirin. Bezin üstte kalan kenarlarını açın ve bebeğin beline güzelce yerleştirin sonra da çıtçıtları tek tek açarak bebeğin göbeğine doğru yapıştırın. Bezin çok sıkı ya da çok gevşek olmamasına dikkat edin. Kör ebeveynler bebek pişik olunca dokunarak anlayabildiklerini, bebeğin cildinin pürüzlü hale geldiğini yazmışlar. Bazı ebeveynler de her alt değiştirdiklerinde pişik önleyen kremlerden kullandıklarını bildirmişler. Bu bez değiştirme işini önce deneyimli biriyle yapıp geribildirim alabilirsiniz. Ya da bebeği kendiniz temizleyip sonra olup olmadığına dair birine sorabilirsiniz. Buradaki bir Facebook grubunda, kör ebeveynler özellikle empatiden yoksun gören insanlar kendilerini bez değiştirirken izliyorsa ellerinin ayaklarına dolandığını ve kaygıdan düzgün bir şekilde bebeği temizleyemediklerini yazmışlardı.
Bebeğin altını değiştirdik ama bu bebeklerin mini mini bir sürü kıyafeti oluyor, bunlar da takım oluyor. Peki, körler bu takımları yıkadıktan sonra nasıl eşleyecek? Hangisi ne renkte bunların? Kendi kıyafetlerimizi ayırt etmek daha kolay ama bebeklerin kıyafetlerinin bazıları his olarak tıpatıp aynı oluyor. Bebek kıyafetlerini eşlemenin bazı yolları var. Bunlardan birincisi bebeğin üzerinden çıkan ve takım olan kıyafetleri anında bir çamaşır yıkama filesinin içine koyup kirli sepetine atmak. Böylece takım olanlar birbirleriyle birlikte yıkanır, kurutmaya da birlikte girerler. Ya da asarken de mandalla birbirlerine tutturarak asılabilirler. Eğer bu takımlar açıklı koyulu renklerdeyse, yıkarken renkleri birbirine girmesin diye, renkleri karıştırmayan mendillerden kullanabilirsiniz. Ama siz hangi renkler birbiriyle gider diye eşlemek mi istiyorsunuz? Kör ebeveynlerin kullandığı bir diğer yöntem de renkleri kodlamak için kıyafetlerin etiketlerine ya da görünmeyen bir yerlerine minik minik boncuklar dikmek, bir boncuklu olanların hepsi birbiriyle giydirilebilir, keza iki boncuklular da kendi aralarında takım yapılabilir şeklinde bir yöntem izleyebilirsiniz. “Aman kim koyacak kıyafetleri her seferinde aynı torbaya?” ya da “Kim dikecek o boncukları?” diyorsanız biraz daha pahalı yöntemler var. Örneğin barkod okuma sistemi olan Penn Friend’in yıkanabilen etiketlerini kullanırsınız ve etiketlediğiniz her kıyafete istediğiniz kadar bilgi koyabilirsiniz. Sadece renklerini ayırt etmek yeterli ise yine teknolojiden yardım alıp renk tanıma cihazı kullanabilirsiniz. Bebeklerin çoraplarının hepsini aynı renk, mesela beyaz, alanlar da var, böylece eşleme derdi kalmıyor. Ya da bunların hepsini boş verip, kim takar deyip çocuğunuzu istediğiniz gibi giydirebilirsiniz de.
Bu çocuklar ara sıra da hasta oluyorlar maalesef, ne yapacağız şimdi? Konuşan termometreler harika cihazlar. Kesinlikle bir tane edinin. Ateşini ölçtük, nasıl ilaç vereceğiz bu çocuğa? Sanırım Türkiye’de çocuklar için olan şurupların içinde bir de şırınga oluyor. İlacı alırken mutlaka kontrol edin. Eğer çocuğa her seferinde 5 ml ilaç verecekseniz ve şırınga da 5 ml ise sorun yok. Ama şırınga 10 ml ise ve siz 5 ml ilaç verecekseniz, eczaneyi terk etmeden eczacıdan şırınganın üzerine 5 ml olan yerine kesici bir şey ile elinizle hissedebileceğiniz bir çizik yapmasını isteyin. Böylece şırıngaya ilacı çekerken şırınganın içinde kalan parçasının ucu kesiğe geldiğinde 5 ml ilacı çektiğinizi anlayabilirsiniz. Ya da eczaneden ayrıca tam 5 ml olan şırınga da alabilirsiniz. Eğer iki şurup varsa, her bir şırınga ve şurup ikilisini ayrı ayrı poşetlere koyun. İlaçları daha eczanedeyken kabartma yazıyla ya da barkod okuyucuyla etiketleyebilirsiniz.
Bez tamam, giydirip kuşattık, hastaysa ilacını da verdik, ama bu çocukla nasıl bir yerden bir yere gideceğiz biz? Burada kör ebeveynler bebeklerini slingle giymeyi ya da kanguruyla taşımayı tercih ediyorlar. “Slingle giymek ne?” diyorsanız benim Haziran 2017’de yayımlanmış olan yazıma bir göz atın. Eğer sling ya da kanguru kullanacaksanız özellikle yeni doğan bebeğe uygun bir şey aldığınızdan ve bebeği doğru yerleştirdiğinizden emin olun. Bebeğin nasıl yerleştirilmesi gerektiğini öğrenmek için gören birinden ya da çocuk doktorunuzdan geribildirim alabilirsiniz. Ben bebeğimi sling ve kanguruyla taşımayı planlıyorum. Böylece ellerim boşta kalır ve bastonumu kullanabilirim. Peki, bebek arabası kullanamaz mı bu körler? Kullanır elbet. Körlerin bebek arabası kullanması için uygun olan yöntem bebek arabasını önlerinde itmek değil. Zira bu çok tehlikeli olur, bastonunuzla bebek arabasının önünde ne olduğunu anlayamazsınız. Kör ebeveynler bebek arabasını tek elleriyle arkalarından çekiyorlar. Bunu kolayca yapmak için sürüşü kolay bir bebek arabası seçmek önemli. Bebek arabalarının genelde sadece ön tekerleri her yöne dönebiliyor. Ama siz bebek arabasını arkanızdan çektiğinizde, ön tekerler arka teker oluyor ve bebek arabasıyla hareket etmek zorlaşabiliyor. O nedenden ötürü sapı iki yöne de kullanılabilen ya da tüm tekerleri her yöne dönen bebek arabası modeli tercih edebilirsiniz, ama bu modelleri bulmak zor. Türkiye deki annelerin bebeklerini puset ile kollarında taşıdıklarını da okudum. Bana bu pek güvenli ve konforlu gelmiyor. İnsanın kol çantası bile kolundan düşüyor, ayrıca puseti sanki bir şeylere çarpmak ihtimali, bebeği kanguru ya da slingle taşırken bir yere çarpmak ihtimalinden daha çokmuş gibi geliyor bana. Bir de bu bebekler genelde 3 kg’dan az doğmuyor ve bunun yanınızda taşımak gereken bez çantası falan da var, bir elde sürekli baston kullanmak zorunda… Ama her yiğidin yoğurt yiyişi farklı tabii.
Bu bebekler emekliyor, sonra da yürüyor, nasıl anlayacağız biz bunların nerde olduğunu? Bunun için de Amerika’daki kör ebeveynlerin yaygın olarak kullandığı yöntemler var. Bunlardan ilki bebeğin kıyafetine minik bir zil iliştirmek, böylece bebeğin nerde olduğunu duyabilirsiniz. Bu zili bebeğin çıkarıp ağzına sokamayacağı şekilde sağlam iliştirmek, ya da bebeğin ulaşamayacağı bir yerine iliştirmekte fayda var. Tabi bebek emeklemeye başlayınca, her ebeveyn gibi evi güvenli hale getirmek de ve odaların kapılarını kapalı tutmak da yöntemlerden biri. Bebeğinizle sürekli konuşursanız onun size cevap verdiğini de okudum bir yerlerde. Bu zilleri bebeğiniz yürümeye başlayınca ayakkabılarına tutturmak, yine bebeğin evde ya da dışarda nerede olduğunu anlamanıza yardım edecektir. Tabi bir de şu basınca öten ayakkabıları tercih edenler de var. “Ama bu çocuk benim elimi tutmuyor, tutsa da bir gün elimden fırlayıp caddeye falan koşacak, ya da alıp başını gidecek diye endişeleniyorum” derseniz bunun için de bir çözüm var. Üstelik bu çözüm kör anne babalar için geliştirilmiş falan da değil. Sanıyorum Türkiye’de güvenlik kemeri denilen bu yöntemle çocuğunuzla güvenli bir şekilde yürüyebilirsiniz. “Bu güvenlik kemeri de ne ola?” derseniz; basitçe, bir ucu çocuğunuzda bir ucu da sizde olan bir ip özünde. Çocuktaki ucu bir bileklik ile çocuğun bileğine tutturulabilir. Bazı modelleri ise minik bir sırt çantası gibi oluyor. Sırt çantasından ya da bebeğin bilekliğinden gelen ipin diğer ucu da sizde oluyor ve çocuk sizden uzaklaşamıyor. Kontrollü bir özgürlük yani. Bu yöntemi gören anne babalar da kalabalık yerlerde sık sık kullanıyorlar. Bir yerde de, kör bir anne hem bu yöntemi kullandığını hem de çocuğunun elinden tuttuğunu ve eğer çocuk başka birisiyle, mesela dedesiyle bir yere gidecekse de elinden tutmanın bir kural olduğunu böylece çocuğun bu yönteme alıştığını yazmıştı.
“Ee her şey tamam da nasıl besleyeceğiz biz bu çocuğu?” mu diyorsunuz? Maması için su ölçecekseniz ölçme kaplarını kullanabilirsiniz. Türkiye’de de vardır sanıyorum ama burada iç içe geçmiş kaşıklar ya da normal kaplar halinde ölçme kapları var. Eğer bunlardan birini bulabilirseniz kolayca sıvıları ölçebilirsiniz. Su ölçmek için konuşan bir mutfak tartısı da kullanabilirsiniz. Zira yüz gram su ile 100 mililitre su aynı. Böyle alengirli şeyler benim evimde yok diyorsanız, bir görenden yardım alıp elinizdeki kapların hangisinin kaç ml olduğunu öğrenin. Örneğin, standart su bardakları 200 ml, çay bardakları 100 ml diye biliyorum. Siz evinizdeki bardak, fincan, minik sosluk gibi şeylerin hacmini öğrenirseniz mama için su ölçmekte onları da kullanabilirsiniz. Belki bebek küçükken çok az bir miktar mama yapmak gerekebilir, işte böyle bir anda yine bizim şırıngalar imdadımıza yetişebilir. Biberonu tutarken, biberonun açısına dikkat etmek gerekiyor, eğer emzik yeterince dolmazsa bebek mama yerine hava yutabilir ve sonra da gelsin gaz sancısı. Ama bu gayet kolay bir şekilde öğrenilebilir. “Biberonda bir şey yok, bu bebeği kaşıkla nasıl besleyeceğiz?” diyorsunuz sanki! Bu durumda ortalığın ve bebeğin batacağını göze alın ve bu durumun aslında körlere özgü olmadığını da unutmayın. Bebek önlükleri körler için icat edilmiş değil sonuçta. Bebek önlüğü demişken, arkası naylon olan ve ucunda da cebi olan önlüklerin daha kullanışlı olduğunu duydum. Bebeklerini beslerken bazı kör ebeveynler bebeği mama sandalyesine oturtuyorlar, bazıları kucağına alıyor ve bazıları da bebekle beraber yere oturup bebeği bacaklarının arasına kendine bakar şekilde oturtuyor. Bebeği kaşıkla beslerken kullanılabilecek yöntemlerden biri bir elinizle kaşığı taşımak bir elinizle de bebeğin yanağına dokunarak bebeğin ağzını bulmak. Eğer katı besin ile besliyorsanız, bebeği elinizle de besleyebilirsiniz. Bazı ebeveynler (körlere özgü bir yöntem değil) kaşığı doldurup bebeğin eline veriyorlar ve bebek daha erken kendi kendine yemek yemeyi öğreniyor. Ama bu sanırım bebek çok küçükken işe yaramayabilir zira bebeğin motor becerileri o kadar da iyi olmayabilir. Bebek beslerken kullanabileceğiniz bir başka yöntem ise biberon kaşıklar. Bu ucunda kaşık olan yumuşak bir biberon, mamayı tabaktan taşımaktansa biberona dolduruyorsunuz ve biberonu sıktığınızda bir miktar mama kaşığa çıkıyor. Böylece tabaktan kurtuluyorsunuz. Bebeğiniz biraz obursa kısa bir sürede ağzını açmayı ve hatta kaşığı kapmayı öğrenir. Ama bazıları o kadar da yemeğe düşkün olmayabilir. Bir de bebekler sevinçten ve heyecandan da ellerini çok çırpıştırabilir ve kaşığa çarpabilir, canınızı sıkmayın, zamanla motor becerileri gelişecek ve daha kontrollü hareket etmeyi öğrenecek.
Ebeveyn olarak yaşadığınız güçlüklerin aslında bir ölçüde herkes tarafından yaşandığını unutmayın. Kör olarak toplumun koyduğu standartlara ve belli kurallara uymak zorunda olduğunuzu düşünüp lütfen kendinizi yıpratmayın. İnsanlar sizin anne babalık becerilerinizi sorgulayabilir, bu kişiler belki de en yakınlarınız bile olabilir. Şimdiye kadar neler başardığınızı düşünün ve bunların çoğu görenlerin yöntemleriyle edinilmiş başarılar değil. Bilgisayarı ekran okuyucuyla kullanıyoruz; yürürken baston kullanıyoruz; yemek yaparken soğanların pişip pişmediğini renginden değil, kokusundan ya da yerine göre tadından anlıyoruz; yani kendi yöntemlerimizi buluyoruz. Bu yöntemlerin görenlerinkinden farklı olması kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bebeğimize bakarken de yerine göre farklı yöntemler kullanacağız elbet. Başkalarına kulak asmayın yani, unutmayın çocuğunuza verebileceğiniz en önemli şey koşulsuz sevgi ki sevginin görmekle bir alakası yok!