Toplam Okunma 0

Corona tüm dünyaya yayıldı. Acaba ülkemizde de var mıdır, bulaşmış mıdır , ne yapsak, ya bize de gelirse ne yaparız derken Mart ayının ortalarına doğu Corona ülkemize giriş yaptı. Belki daha önce de gelmiş olabilir ama resmi olarak girişi bu tarihler oldu. Virüsün ne zaman ne şekilde ve nasıl geldiğine, nasıl bulaştığına ve ne hızla arttığına ben bu yazımda değinmeyeceğim. Benim değinmek istediğim konu, virüsün benim gibi yeti farkı olan ebeveynlere etkisi. Ben ve eşim az görüyoruz ve dördüncü sınıfa giden gören bir oğlum var. Pandemi döneminde özellikle eğitim alanında ne gibi sıkıntılarla ve zorluklarla karşılaştık, ne gibi erişilebilirlik sorunlarıyla karşı karşıya kaldık, hangi yöntemlerle bu dönemi atlatmaya çalıştık, biraz onlardan söz etmek istiyorum.

Corona bize ulaştıktan birkaç gün sonra okullar iki haftalığına kapandı. İlk etapta bu pek sorun değil gibiydi. Ne de olsa açılırdı ama yine de bir “Acaba” sorusu kurcalıyordu kafamı. Bu iki haftayı Corona haberlerini takip ederek, öğretmenin verdiği ödevleri tamamlayarak geçirdik. Pandeminin ciddiyeti herkesçe daha yakından anlaşıldıkça, virüs hızla yayılmaya devam ettikçe, Corona’nın insan sağlığına verdiği zararlar takip edildikçe okulların açılması önce Nisan sonuna ertelendi sonra da eğitim öğretim dönemi kapandı. İşte asıl sorunlar da o zaman başladı. Şu an dördüncü o sıralar üçüncü sınıfta okuyan oğlum bu durumdan hiç şikayetçi değildi. Niye olsundu ki oh mis evde dilediği gibi vakit geçirebilecekti kendince. Tabii böyle olmayacağını anlaması için biraz zamana ihtiyacı vardı. Hatta birkaç hafta sonra okulların açılmasını, uzaktan eğitimin çok sıkıcı olduğunu dillendirmeye başlamıştı bile.

Uzaktan eğitim süreci başladığında tüm velilerde bir panik havası vardı. Nasıl derslere katılacağız, hangi saatlerde ders olacak, ya bağlanamazsak, sınavlar nasıl yapılacak. Bu okuduklarınız havada uçuşan soruların sadece birkaçı. Benim ve eşimin yaşadığı panik ise bunların yanı sıra ne gibi erişilebilirlik sorunlarıyla baş etmek durumunda kalacağımızla ilgiliydi. EBA ile daha önceki yıllarda hiç işimiz olmamıştı. Sistemi tanımıyorduk ve ekran okuyucumuzun nerelerde bizi zorlayacağı bizi düşündürüyordu. Eşim büyüteç yardımıyla kimi yerleri okuyabiliyordu ama bu da her zaman için çözüm olmayabiliyordu. Neyse ki EBA TV vardı ama yeterli miydi, zaman gösterecekti.

Biz bir yandan çeşitli araştırmalar yaparken bir yandan da öğretmen azar azar dersler ve ödevler göndermeye başladı. Öğretmenler de süreç hakkında yeterince bilgi sahibi değildi. Hep birlikte öğreniyorduk neyin nasıl olacağını. O dönemde idari izinli olduğumuz için çocuğuma daha fazla vakit ayırabilmem, sürece daha kolay adapte olmamı sağladı. Öğretmenimizin ödevleri fotoğraf olarak göndermesi kimi zamanlar bizi zorluyordu. Bunun üstesinden gelebilmek için Voice Dream Scanner uygulaması çok büyük destekçim oldu. Aslında oğlum kendisi de gelen ödevleri okuyordu. Yani sürekli bir tarayıcıya ihtiyacım olmadı. Ama ben yine de alternatif çözümleri araştırıp hazırda tutuyordum. Telefonumda zaten mevcut olan Be My Eyes uygulamasını da gerektiğinde kullanırım diye aklımda tutuyordum. Öğretmenimiz dersleri Zoom platformu üzerinden planlamaya başlamıştı. Biz Engelsiz Erişim olarak toplantılarımızı bir süredir Zoom üzerinden yapıyorduk ve bu benim için önemli bir avantaja dönüştü. Her yönüyle bilmiyordum ama belli ölçüde aşinalığım da vardı. Bu anlamda sanki bir adım ilerideydim. Hem öğretmenimiz hem de veliler yeni tanışıyordu Zoom ile. Derse bağlanırken kimi zamanlar sorun yaşadık. Öğretmenimiz Zoom bilgilerini yazı olarak değil fotoğraf olarak gönderiyordu. Bu konuda öğretmenimizi bir türlü ikna edemedik. Hala aynı yöntemle paylaşıyor Zoom için toplantı bilgilerini ama biz sürece adapte olduk ve gayet sorunsuz bir biçimde bağlanıyoruz artık. Buna nasıl mı adapte olduk veya nasıl mı çözdük sorusunu, hemen cevaplayayım. Oğlumu ben ya da babası yönlendiriyordu. “İP adresini okur musun? Şifre neymiş oğlum”? gibi sorularla tabii. Bunları kimi zaman ben bilgisayarımda bir not defteri açıp yazıyordum kimi zaman da oğluma bir not kağıdına yazmasını söylüyordum. Sonrasında da telefonumda zaten kurulu olan Zoom uygulamasına girerek gerekli bilgileri ilgili yerlere yazmasını istiyordum. Bunu özellikle oğluma yaptırıyordum ki, kendisi de öğrensin. Zaten yeni şeyler öğrenmeye çok meraklı bir çocuk. Bir süre sonra ders saati geldiğinde oğlum artık kendisi tüm bu işlemleri yapmaya başladı. Benim yönlendirmeme gerek kalmadı. EBA üzerinden ödev yapma konusunda ise asıl sorun sisteme bağlanmakla ilgiliydi bizim için. Kullanıcı adı ve şifre alanlarında sisteme giriş yaparken yaşadığımız sorunlar mobil tarafta hala devam ediyor. Biz çoğunlukla telefondan bağlandığımız için web sitesi hakkında detaylı bilgim yok. Bizi telefonu bu işler için kullanmaya zorlayan nedenlerden biri de ev internetimizin özellikle canlı dersler sırasında bize yaşattığı bağlantı sorunları. Ödev yapma ve ödev kontrol etme konusunda pandemi dönemine özel bir sorun yaşamadık.

Pandemi döneminde yaşadığımız ve belki de tüm velilerin yaşadığı sorun, çocuklarımızın derslere adaptasyonunu sağlayabilmekti. İlk haftalarda bir şekilde sağlandı ama zamanla bu çok zorlaştı. Sürekli evin içinde olmaları, sosyal hayatlarının kısıtlanması ve uzaktan eğitimin sıkıcı olması derslere olan ilgilerini azaltıyordu. Biz de kör ebeveynler olarak diğer bireylerden farklı şeyler yaşamadık bu anlamda.

Yukarıda yazdıklarım benim kişisel deneyimlerim. Tüm bunlar ebeveynlerin yeti farklılıklarına, hayata bakış açılarına, yaşam düzeylerine, çocuklarının yeti farklarına, karakterlerine ve daha pek çok şeye göre değişiklik gösterecektir. Dileğim tüm farklılıklarımızın gözetildiği, eşit, erişilebilir ve engelsiz bir hayatı paylaşmak.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.