Toplam Okunma 0

            Herkese merhaba,

Bu yazımda sizlere Fuzulev tarafından uğradığımız ayrımcılığı anlatacağım. Bildiğiniz gibi Fuzulev, faiz ödemeden insanları ev ve araba sahibi yaptığını iddia eden bir finans kuruluşu. Fuzulev gibi birkaç firma daha var. Buraya her ay belli miktarda para yatırıyorsunuz. Size söylenen tarih gelince evinizi bulup size verecekleri parayı kendilerinden alıyorsunuz. En azından böyle yaptıklarını söylüyorlar. Tabi ki biz alamadık. Çok büyük bir ayrımcılığa uğradık. Daha önce birçok ayrımcılığa uğradık, görmediğim için birçok kurumla sorun yaşadım. Ancak hiçbir zaman bu kadar dışlanmadım, bu kadar ikinci sınıf vatandaş olduğumu hissetmedim. Sözü uzatmadan hemen konuya geçeyim.

            Yıl 2017’ydi. O zaman Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde oturuyorduk. Ev alıp İzmir’e taşınmak istedik. Hatta bir ev beğendik. Kredi çeksek de o evi alamıyorduk. Ailelerimiz de gereken tutarı bulamadılar. Çaresiz bu sisteme girmeye karar verdik. Bizi sisteme almak için Bursa’daki şubenin müdürü ve bir temsilci evimize geldi. Bizi gördüler, görme engelli olduğumuzu biliyorlardı. Sisteme dahil olurken görme engelli olmamızdan dolayı farklı bir işleme tabi tutulup tutulmayacağımızı defalarca sorduk. Kesinlikle farklı bir işlem uygulanmayacağını söylediler. Şubat 2018’de Fuzulev 120 ay 350.000tl sistemine eşim adına katıldık. 66.000TL peşinat ve 24TL organizasyon parası verdik. Her ay 2367TL ödememiz gerekiyordu. 2367TL’yi ödeyerek her ay yapılan çekilişe katılacak, eğer bu şekilde çıkmazsa kırk altı ay sonunda 350.000TL alacak, geri kalan borcumuzu ödemeye devam edecektik.

            Aradan yıllar geçti. Biz 2019’da İzmir’e taşındık. Kasım 2021’de kırk altı ay doldu. Tabi tahmin edeceğiniz gibi çekilişle çıkmamıştı. Bize evi bulmamızı, gerekli evrakları tamamlamamızı söylediler. Günlerce ev aradık. Bütün emlakçıları dolaştık. Sonra kayınvalidemle de bir hafta boyunca ev aradık. Sonunda bir ev beğendik. Hemen bir durumu belirteyim. İster engelli olun ister olmayın, Fuzulev’de evrakları teslim ettikten sonra paranız hemen yatmıyor; çoğunlukla yirmi beş otuz gün olmak üzere en geç kırk beş gün beklemeniz gerekiyor. Evi satacak kişi tapuyla ilgili gerekli belgeleri size veriyor ancak parasını kırk beş gün sonra alacak. Bu da ev bulmanızı zorlaştırıyor. Çünkü kimse bu kadar süre beklemek istemiyor. Bulduğumuz evin sahibine bunu anlattığımızda kabul etmişti İki de kefil bulmamız gerekiyordu. Annelerimiz çalışmadığı, babalarımız emekli olmadığı için kabul edilmiyordu. Kefilin birisi bendim, birisi de görme engelli bir arkadaştı. Büyük bir fedakârlıktı, Ona ne kadar teşekkür etsem azdır. Kendimize ve tapuya dair tüm evrakları teslim ettik. İşte bundan sonra ayrımcılık başladı. Detaylı bir şekilde anlatacağım.

            Evrakları teslim ettikten sonra eve ekspertiz gelmesini beklemeye başladık. Evraklar teslim edildikten sonra en geç on gün içinde ekspertiz geleceği söylenmişti. Aradan bir hafta geçtiği hâlde ses çıkmayınca aradım. Telefonumu cevaplamadılar. Birkaç saat sonra beni aradılar. Arayan kişi, İzmir Konak şubede işlemlerimizi yapan kişiydi. Görme engelli olduğumuz için işlemlerimizin farklı olacağını, bu nedenle sürecin durdurulduğunu söyledi. Yasal olarak bunu yapamayacaklarını söyledim. Sonra telefonu kapattım. Bana merkezden gelen maili gönderdi. Yazıda müşteri ve kefillerin görme engelli olduğu, bu nedenle bir kefilin iptal olduğu, gören bir kefil bulunması gerektiği, para çıkışının eve ipotek konulup satıldıktan sonra gerçekleşeceği ve müşterinin bunu kabul etmesi gerektiği, işlemlerin noterde olacağı, evrakların iki şahit önünde imzalanacağı ve şahitlerin belgelere “Okuduk, anladık ve anlattık.” Yazacağı ifade ediliyordu. 25 Kasım Perşembe günüydü. Muhtemelen bu günü hiç unutmayacağım. Bu kadar aşağılandığımı hiç anımsamıyorum.

            Peki bunun üzerine neler yaptık? Twitter’da sorunu anlattım. Şikayetvar sitesine yazdım. Perşembe akşamı çağrı merkezinden eşimi aradılar. Yüzde 100 görme engelli olduğunu, bu nedenle işlemlerimizin söyledikleri şekilde yapılacağını, aksi takdirde bir ilerleme olamayacağını söylediler. Şubeden beni arayıp gören kefilden vazgeçtiklerini fakat diğer şartların geçerli olduğunu ifade ettiler. Şikâyetvar ve Twitter’a yazdığımız şikâyetlerle ilgili hiçbir dönüş yapmadılar. Bizim paramızı İstanbul’daki teslim ekibi ödeyecekmiş. Bu nedenle İstanbul’a gitmeye karar verdik. Ancak son defa Konak şubeyle görüşmeyi düşündük. Cumartesi günü şubeye gittik. Bizim işlemlerimizi bir kadın görevli yapmıştı. Biz gelince oradan ayrıldı, erkek görevli bizimle kaldı. Aynı şeyleri söyledi. Firma finansal risk kabul ettiği için bu işlemin bize uygulandığını, bankalarda da kredi çekildiğinde paranın satıştan sonra geçtiğini, kendisi de geçen yıl ev aldığında bankada bu işlem uygulandığını söyledi. Biz de “Siz bile Fuzulev’e güvenmemiş, bankadan kredi çekmişsiniz.” Dedik. Sonra kıvırdı tabi. Bankadan ihtiyaç kredisi çektiğini söyledi. Tabi ki ihtiyaç kredisi hemen hesaba geçiyor. Yani o kadar tutarsız konuşuyorlardı. Yakın zamanda bir arkadaşım bankadan kredi çekerek kendisine ev almıştı. Ona süreci sordum. Krediyi çektiğimizde kredi hesabımıza geçiyor fakat kullanamıyormuşuz. Satış olduktan sonra evi satan kişinin hesabına anında geçiyormuş. Tekrar Fuzulev’e dönelim. Finansal riski sordum. Çünkü ben öğretmenim, diğer kefil de öğretmen, eşim memur. Ben 1999 yılından beri ekonomi, finans konularına meraklıyım. Finansal risk paranın ödenemeyeceği anlamına gelir. Bizde böyle bir tehlike yok. Açıkça şunu söyledim: “Kör olduğunuz için desenize.” Bunu söyleyince konuyu çarptırdığımı, müşterilerinin yüzde 50’sine bu şekilde bir işlem uygulandığını, paranın satışın olduğu gün hesabımıza geçeceğini söyledi. Bir hukuk vardır ve herkese aynı uygulanır. Bunlar müşterilerinin yarısına farklı bir işlem uyguladıklarını söylüyorlardı. Sonradan öğrendim ki para satıştan bir gün sonra hesaba geçiyormuş. Konuşmak boşunaydı.  Tartıştığımız için beş yaşındaki kızım korkmuş ve: “Neden görmüyorsunuz diye size ev vermiyorlar?” demişti.

            İstanbul’a gitmeye kesin olarak karar vermiştik. Bu durumdan sonra ev sahibi de ev satmaktan vazgeçti. Kırk beş gün beklemek ve bir de parasını daha sonra almak… Bu durumda kim olsa vazgeçer. Paramızı almaya karar verdik. Çünkü aynı sorunu tekrar tekrar yaşamak istemedik. Kasımın son günü şubeye gittik. Sistemden ayrılmak istediğimizi söyledik. Önceden ayrılma dilekçesini kendimiz doldurmuştuk. Bu işlemi kendi bilgisayarlarında yapmaları gerektiğini söylediler. Biz ayrılma gerekçesi yazan kısma “ayrımcılıktan” yazmak istediğimizi söyledik; bunu yazarlarsa kabul edeceğimizi belirttik. Yanımızda görme engelli olmayan bir arkadaşımı da götürmüştük. Zira kendilerine güvenimizi kaybetmiştik. Daha önce de işlemimizi yapan kadın evrakı doldurdu, söylediğimiz gibi yazdılar. Dilekçeye imza atmak için iki şahit istediler. İtiraz ettik. Yoğun bir tartışma başladı. Genel merkezle görüşmek istedik. Görüştürmediler. Şahit aradılar. Sonunda bir şahit buldular. Diğer şahit de arkadaşımı seçtiler. Bu kez de ben hazırladıkları belgedeki ifadeye itiraz ettim. Çünkü müşterinin okur-yazar olmadığı ifadesi vardı. Onu “görme engelli olduğu” şeklinde değiştirdiler. Sonra dilekçeye baktık. Dilekçe tarihi olarak 1 Aralık yazmışlar. Oysaki o gün 30 Kasım’dı. Dilekçeyi teslim ettiğimize dair sayı istedik. Sayı veremediklerini söylediler. Şubelerin hiçbir yetkileri yokmuş. Yine tartıştık. Zira dilekçeyi işleme koymayacaklarını düşündük. Bu arada bizim işlemimizi yapan kadın ağladı. Güya biz onu suçluyormuşuz. O, yüzde yüz görme engellidirler diye bir şey yazmamış, sadece genel merkez sorduğu için görme engelli olduğumuzu belirtmiş. Tabi ki bu kendi ifadesi; biz kendisine inanmadık. Paramızın on beş veya yirmi gün içinde yatacağını söylediler. Hemen şunu belirteyim: Paramızın tamamı değil. Dilekçede de organizasyon parasının yatırılmayacağı yazıyordu. Onların şahit dayatması ve oyalaması yüzünden o gün kızımı okuldan geç aldım. Fuzulev’e gittiğimi söyleyince çocuğum: “Yine tartıştınız mı?” diye sordu. Resmen hayatımızı mahvettiler. Dört yıl sonunda yatırdığımız paranın aynısını, hatta 24.000tl eksiğini aldık.

            Hakkımızı hukuki yollardan aramak istedik. Eşimin ailesinin tanıdığı hukukçu bir aile ile görüştük. Önce yardımcı olacaklarını söylediler ancak sonra çok zor bir süreç olduğunu söyleyip yardım etmediler. Bir avukatla görüştük. O da paramızı alabileceğimizi, organizasyon parası için icra takibi başlatabileceğimizi fakat sözleşmede yazdığı için bu işlemin şirket tarafından durdurulacağını; dava açmamız gerektiğini söyledi. Dava açsak bile kazanmamızın kolay olmadığını, beklememiz gerektiğini, bizim için pahalı bir süreç olacağını söyledi. Biz de paramızı aldık ve organizasyon parasından mecburen vazgeçtik.

            Buraya yazmamın sebebi, Fuzulev’in ne olduğunu açıklamak, gerçek yüzlerini ortaya koymaktır. Ben yandım, siz yanmayın. Paranızı bunlara yedirmeyin. Söylediklerim gerçek, aksini söylesinler, ispatlarım. İmkânınız varsa kredi çekersiniz, yoksa kirada kalın ama bu tür kuruluşlara kanmayın. Tabi ki herkesin kendi kararı, ne yapacağınızı siz bilirsiniz. Ben hukuki bir işlem yapamadım. Ancak elimden geldiğince yaşadıklarımı anlatmaya, insanları uyarmaya devam edeceğim.

Son sözüm şu: Fuzulev, bu bir ayrımcılıktır.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.