Toplam Okunma 0
Masanın üzerinde içi ağzına kadar kahve ile dolu düz beyaz bir kahve fincanı ve tabağı yer alıyor. Arka plandaki bulanık görüntü bir kafeye ait.

Geçtiğimiz günlerde öğle arası kahve içmek için bir mekâna gittim. Gittiğim yer self servis olarak çalışıyordu. Kasaya gidip istediğim ürünü sipariş verip ödememi yaptım. Siparişimi almayı beklerken kasa önünde duran çikolatalardan da almak istedim. İncelediğim ürünlerin fiyatlarını sormaya başladım. Ben fiyatları ve ürünlerin içeriklerini öğrenmeye devam ederken kasiyer birden “İsterseniz ben size ikram edebilirim" dedi. Tabii ki böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimi hatta yaptığının çok yanlış olduğunu söyledim. Ne kadar söylersen söyle cevap hiç değişmiyor. “Hayır! Siz beni yanlış anladınız. İçimden geldi ikram etmek. Normalde ödemesini almadan kasadan ürün çıkartmamız yasak" demez mi. Eee! Ödemesini almadığı bir ürünü bana nasıl içinden gelerek ikram edebiliyor bu görevli? Yanıtını size bırakıyorum.

 

Konuşmamız bu kadarla bitmedi tabii ki. Benden başka gelen kör müşterilere de bu şekilde bir yaklaşımda bulunmaması gerektiğini kendisine söyledim. “Nasıl ki gören bir müşteri geldiğinde ürünlerin fiyatlarını görerek ne alacağına karar verebiliyorsa ben de erişilebilir bir mönü olmadığı için fiyatları göremiyorsam bunun bilgisini sizden öğrenip alacağım ürünlere karar verip Ücretini ödeyebilirim” dedim. Beni yeterince anlamadığını biliyorum ama yine de doğru neyse onu söylemekten geri durmayı düşünmedim orada. Bu da benim için yeterliydi.

 

Evet bir öğle arası dinlenmek ve stres atmak için verdiğim mola sonunda yine oradan yorgun olarak ayrılmak sadece bana özgü değil biliyorum. Umursamamak istiyorum onları ama bir şeyler de söylemezsem sonrasında kendime kızıyorum hakkımı savunmadığım ya da savunamadığım için. Kendimle kavga etmek yerine onlarla mücadele etmek bana çok daha iyi geliyor. Sonunda bir halt olmasa da hak mücadelesinde sessiz kalmamak beni çok daha güçlendiriyor.

 

Evet arkadaşlar, içinizden geçen bazı cümleleri şu an duyar gibiyim. Eminim, “Şöyle yapsaydın keşke” diyenler oluyordur. Mesela, oraya gittiğimde bir mönü isteyebilirdim. Kullandığımız uygulamalar yardımıyla ürünlerin fiyatlarını öğrenebilirdim. Bu sayede ne istediğime karar verip gereksiz saçmalıklardan kendimi kurtarabilirdim. Bu yolu izleseydim, şu an bunları yazmama gerek kalmayacaktı. “Peki bu yolu denemek zorunda mıyım?” diye eşime sormuştum. O da bana, “O senin bileceğin şey, istersen deneme. Denemezsen bu tarz muamelelerle karşılaştığında kızmayacaksın. Onları değiştiremediğimize göre biz bulacağız kendi çözümlerimizi" demişti. Evet, doğru söylüyordu ama yine de bir uygulama falan kullanmadığımda da fiyat bilgisi alabilmeliyim diye düşünüyorum.

 

Sanırım bataklık ve sinek ikilemi arasında kalmak böyle bir şey. Her insanın kendine özgü bir yaklaşımı var ve bu yaklaşımlar, olaylar ya da zamana göre sonuçları itibariyle değişebiliyor.

 

Belki de gittiğim zincir kurumun insan kaynakları ya da eğitim departmanı ile temasa geçmek, onlara başımdan geçen olayı anlatıp kendi eğitim planlarına yeni bir başlık ekletmek için de uğraşmak gerekiyor. Neden olmasın! Engelsiz Erişim'in ilk yola çıktığı yıllarda pek çok sorunu çözmek için kişisel çözümleri olan insanlar bunlarla yetinmeyip hedeflerine sistemin kendisini koymamışlar mıydı?

 

Bu ay benden bu kadar. Gittiğiniz yerden keyif alacağınız, stresten uzak kalacağınız ve insanların yormadığı güzel bir yaz tatili diliyorum..


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.