Toplam Okunma 0

İzlediğim ilk seferinde müziğiyle beni büyülemiş olan bir filmden söz edeceğim bu ay sizlere. Zaman geçip de yaşım ilerlediğinde başka açılardan da dikkatimi çeken bir film oldu “Kurbağalar”. Betimleme Tartışmaları grubunda, GETEM'e eklenen sesli betimlemeli filmler başlığıyla adını okuyunca yüzümde güller açıldı adeta.

Bir sinema eleştirmeni değilim. Sıkı bir film takipçisi olduğum da söylenemez belki. Ama kendi çapımda özellikle eski Türk filmlerini çok seven birisi olarak diyebilirim ki bence Türk Sineması'nın en kayda değer filmlerinden biridir “Kurbağalar”. Konusu, konuyu ele alış biçimi son derece gerçekçi. Sahneleri çarpıcı ve bir o kadar da net. Bu toprakların kadınlarının hikayesi tüm çıplaklığıyla anlatılmış. Tam bu noktada sistemi tersten işleteyim ve size filmin konusundan bahsedeyim. Film, Edirne'nin bir köyünde geçen bir hikayeyi anlatıyor. Elmas'ın kocası Halil, hasımları tarafından öldürülür. Gencecik yaşında dul kalan Elmas, küçük oğlu ile birlikte yapayalnızdır artık. Üzerindeki borç yükü, geçinmek zorunda olmak onu direnmeye zorlar. Ancak gençtir, güzeldir, üstelik bir de duldur ve tüm köylülerin gözleri üzerindedir. Bu arada bir de eskiden beri Elmas'a tutkun olan Balkanlı Ali hapisten çıkmış ve köye dönmüştür. Aralarındaki aşk uzaktan uzağa yeniden filizlenir. Ali'nin annesi ise dul bir gelini istemez. Ötesi filmde sizi bekler. Bu saatten sonra benim yapacağım, filme dair kısa bilgileri aktarmaktan ibaret.

Film 1985 yapımı, GETEM sistemine ise Kasım 2019'da dahil olmuş. Böyle her bir sahnesi görsel detaylarla dolu olan ve bu detayların filmin çözümü için çok önemli olduğu eski filmleri izledikçe SEBEDER'i bir kez daha takdir ediyorum. Bu piyasaya bir şekilde girip de sadece üstünkörü birkaç dizi betimlemesi ile yetinen veya para kazandırmayan herhangi bir iş üstlenmeyen kurumların varlığını bilince...

Neyse biz kaldığımız yerden tanıtıma devam edelim. Film, dram türünde ve Gülşah Film tarafından sinemaya kazandırılmış. Osman Şahin'in hikayesi üzerinden Özden Çankaya, senaryosunu yazmış. Yönetmenliğini Şerif Gören'in yaptığı filmin yapımcısı Selim Soydan.

Karakterler ve oyuncuları ise şöyle: Elmas, Hülya Koçyiğit; Balkanlı Ali, Talat Bulut; Ali’nin Annesi, Tomris Oğuzalp; Halil, Metin Çekmez; Bakkal İbrahim, Ajlan Aktuğ; Hüseyin, Hikmet Çelik; Pala Bıyıklı Hasan, Yaman Okay; Zühtü, Yavuzer Çetinkaya; Havva, Nesrin Çelikel; Polimci, Ümit Yesin.

Filmin IMDb puanı 7,1 ki bence çok daha fazlasını hak ediyor.

Gelelim beni büyüleyen müziğine; müzik, Atilla Özdemiroğlu'na aitmiş. Ben bunca sevdiğim bu müziğin kime ait olduğunu SEBEDER sayesinde öğrenmiş oldum. Teşekkürler SEBEDER. Diyeceksiniz ki “Basit bir Google araması da mı yapamadın?” İnsanın aklına gelmiyor işte. Sonuçta en son belki de yirmi yıl önce izlediğim bir film. Bu arada size yazarken aklıma geldi ve araştırdım. Sezen Aksu'nun 88. albümünde “Hasret” adında bir şarkı var. Kurbağalar film müziği üzerine yazılmış sözleri olan bir şarkı. Benim belki de en sevdiğim Sezen Aksu şarkısı. Baktığım sozmuzik.com sitesinde beste ve düzenleme Atilla Özdemiroğlu, söz yazarı Aysel Gürel olarak görünüyor. Bugüne değin bir şekilde dikkatinizi çekmiştir diye tahmin ediyorum. Çekmediyse bile dinleyin. Şiddetle tavsiye ederim.

Hadi bir kez daha filme dönelim. Wikipedia sitesinde okuduğuma göre film, zamanında yabancı kaynaklara satılan ilk filmmiş. Bundan başka ödülleri başlığında ise şu detaylar göze çarpıyor. 1986 Sinema Yazarları en iyi on film seçimi listesinde, en iyi dördüncü film olmuş. 1986 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde, en iyi müzik ödülünü almış. Ayrıca 1986 Nantes Film Festivali'nde de birincilik ödülüne layık bulunmuş.

Şimdi gelelim sesli betimleme değerlendirmesine. Her zamanki gibi önce emekçilerimizi saymakla işe başlayalım. Betimleme metin yazarı, Arif Emre Tiryaki. Kendisi aynı zamanda afişi de betimlemiş. Seslendiren, Ayşegül Kalkan. Ayrıntılı altyazı çevirmeni, Bülent Temür; işaret dili çevirmeni ise Oya Tanyeri. Son kontrollerde Fulya Akbaba, Dolunay Ünal ve Samet Demirtaş isimlerini görüyoruz. Ses montajda Nisa Namazova ve teknik yapımda Yeni Gökdelen Tercüme ile Dağ Prodüksiyon var yine.

Filme geçmeden önce afiş betimlemesinde dikkatimi çeken bir hususu vurgulamak istiyorum öncelikle. Afişte Elmas ve ölen kocası Halil'in ölüm sahnesi fotoğraflanmış. Bundan başka, film oyuncularının küçük resimleri var betimlemeden anladığım kadarıyla. Arif Bey tüm detaylarıyla anlatmış bu fotoğrafları. Ancak bunlar arasında Talat Bulut yani esas oğlan Balkanlı Ali yok. İlginç bir şekilde afişte Talat Bulut'un sadece adı var, Hülya Koçyiğit adının hemen yanında ve aralarında beyaz bir nokta ile vurgulanan.

Filme gelince yukarıda da yazdığım gibi görsel çok fazla detay içeriyor birçok eski Türk filminin aksine. Üstelik bu sahneler, filmin doğru anlaşılması için çok önemli. Bu açıdan Kurbağalar’ın betimlenmesi çok yerinde olmuş. Seçen ve betimleyenlere sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim.

Aslında söylenebilecek herhangi bir şey yok. Yer, zaman, ortam ve duygu durum betimlemeleri hemen hemen kusursuz. Hemen hemen diyorum, benim dikkatimden kaçan belki bir şeyler vardır diye. Seslendirmen de gayet güzel okumuş. Sıkmıyor ve aynı zamanda kafada soru işareti bırakmıyor, “Ben mi anlayamıyorum acaba?” gibisinden.

Yazıyı baştan alıp da kontrol için bir kez daha okurken aklıma geldi. Yapımların eş erişimi kategorisinde ödül veren bir yarışma olsa, bence bu film finalde kıran kırana zirveyi zorlardı.

Dikkatimi çeken küçücük birkaç hususu söyleyeceğim şimdi sizlere. İlki, filmin başında oyuncuların isimleri sayılırken görüntüde oyuncular mı var, yoksa mesela bazı dizi ve filmlerde olduğu gibi filmin çekildiği yerlere ait manzaralar mı gösteriliyor arka planda? Eğer öyle olsaydı, muhtemelen betimlemeci bunu atlamazdı ama yine de merak işte.

Bir de aslında çok yerde hoşuma gitmesine rağmen ve durumu çok daha açıklıkla anlamayı sağladığı halde, zaman zaman sahne değişikliklerinde kullanılan "geçildi" yüklemi, kimi yerlerde fazla kaçmış geldi bana. Ancak dediğim gibi çok hızlı değişen kimi geçişlerde metin yazarı bu yüklemi o kadar güzel kullanmış ki “Olmasaydı iyiydi” dersem ayıp etmiş olurum. Bir de bazı yerlerde kulak tırmalayan bir yüklem de "odaklanıldı" olmuş. Ancak bir kez daha yineleyeyim, sadece birkaç yer için söylenebilir bu fazla kullanım.

Daha önceleri defaatle vurguladığım bir betimleme kuralına dair eleştirimi söylemeden geçemeyeceğim yine. O da şu: Filmin ilk sahnelerinde özellikle başrol oyuncularının kimler olduğu karakterle özdeşleştirilip söylenmeli. Bunun denendiği bazı filmler Betimleme Tartışmaları grubunda paylaşıldı ve üzerine görüşler bildirildi aslında. Ne demek istediğimi bilmeyenler için bu film özelinde şöyle açıklayabilirim: Mesela kocası öldürülen Elmas, komşusu tarafından çağrılır. Köy meydanına koştuğu söylenir. Burada bir aralıkta Elmas'ın, Hülya Koçyiğit olduğu belirtilmeli bence. Yine filmin başlarında diğer bir başrol oyuncusu Talat Bulut, sürekli "Bıyıklı" tasviriyle tanıtılıyor kör izleyiciye. Bıyıklı'nın Balkanlı Ali olduğunu o ana değin izleyicilerin hiçbiri bilmiyor, kabul ama onun Talat Bulut olduğunu gören izleyiciler biliyorsa, kör izleyici de öğrenmeli kanımca.

Geçmişten geleceğe iz bırakan ve bir dönemi aydınlatan bu tür filmlerin eş erişimlerinin artması dileğiyle. Yeni yazılar ve değerlendirmelerde buluşmayı ümit ederim. Sizler de mercek altına almamı istediğiniz filmler veya yapımlar varsa, lütfen bana yazın. Gelecek ay görüşmek üzere.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.