Toplam Okunma 0

Evinizden memnun değil misiniz? Tesisatınız sürekli sorun çıkartıyor ve kiranız çok mu zamlanacak? Ya da başka pek çok nedenden ötürü hayatınızın bir döneminde evinizi değiştirmek zorunda kalabilir veya bunu gönüllü olarak tercih edebilirsiniz.

Peki bu değişiklikler siz kör bir çift olduğunuzda nasıl oluyor? Ev seçerken nasıl bir yol izlemek lazım?

Her şeyden önce kendinize esnekliği olan net bir plan oluşturun. Örneğin bütçe, evin büyüklüğü, evin yaşı, toplu taşımaya erişim ve alışveriş yapılabilecek yerlerin yakınlığı vs vs. yani bunlarla ilgili ne sizin için vazgeçilmez, hangi noktada esneyebilirsiniz?

İnternetten araştırdık ve x ilçesinden y ilçesine taşınmak için ev aramaya başladık. Bütçemiz 1200 ila 1400 TL arası idi ve 0 yaşında binalara bakıyorduk. Önceleri çıkan arama sonuçları bizi çok mutlu etti ve bu işin çok kolay şekilde tamamlanacağını düşünmeye başladık. Yalnız bizim hesaba katmadığımız ve bu yazıya giren pek çok detayı sonra fark ettik. Evin içi güzel, odaları geniş hatta ev içerisindeki aksesuarların jelatini bile üzerinde ama ev acaba nerede? Biz bu soruyu hep gören muhataplarımıza sorduk ve aldığımız cevaplar: “Her yere yakın, oraya da yakın, şuraya da yakın” şeklinde oldu. Tabii şunu da eklemeliyim, internette arama yaparken genel özelliklere ilişkin bilgiler bulabilirsiniz, oda sayısı, zemin, asansör ya da uydu gibi. Ancak, odaların görüntüsünü betimleyen hiçbir şey olmadığı için birilerinden betimleme dinlemenizi öneririm. Mesela aydınlık mı, düzgün geometrik şekilde mi yoksa girintili çıkıntılı mı?

Internet taramamızı tamamladıktan sonra artık sahaya inme vakti gelmişti ve kayın validemin eşliğinde vira Bismillah deyip yollara düştük.

Yeni evimizin eşimin işyerine yakın olması bizim açımızdan önemliydi ve işyerinin yakınlarından başladık aramaya. Yalnız daha ilk aramamızda karşılaştığımız evlerin ya içi ya da evin konumu öyle kötüydü yahut zorluydu ki açıkçası hüsrana uğramadık desem yalandır.

Ev site içinde, önünde oyun parkı bile var ama oraya ulaşmak için ciddi bir yokuş çıkmak gerekiyor ve yakınlarınızda bir bakkal varsa oturun şükredin. Öyle birkaç marketlik seçeneği bol yerleri unutun. Evin konumu düzayak ve iş yerine de yakın, fakat bu defada evin içi dökülüyor. Siz neyi tercih ederdiniz? İçi tertemiz bir daire mi, yoksa etrafında toplu taşımanın olmadığı ve zincir marketlerden hiçbirinin bulunmadığı bir mahalleyi mi?

Şunu baştan belirtmekte fayda var ki, her yerin artısı ve eksisi söz konusu. Tam ideal bir yer bulmak gerçekten çok kolay değil. Mesela bina yeni ancak bir de bakıyorsunuz ki henüz iskânı alınmadığından ötürü su ve elektrik ortak geliyor. İyi de siz iki ya da üç kişilik bir ailesiniz ve diğer dairelerde oturanlar daha kalabalık, o halde daire başına fatura bölündüğünde size hak etmediğiniz şekilde fazla bir pay düşerse ne yapacaksınız? Yok şayet binanın iskanı alınmışsa ama daire sıfır değilse veya sizden önceki kiracı evi epey bir kirletmiş ya da yıpratmışsa bunları nasıl keşfedecek ve çözeceksiniz? Maalesef her şey de olduğu gibi görecelilik burada da karşımıza çıkıyor. Emlakçı size evin her şeyi temiz, her yere yakın diyor ancak yanınızda biri varsa ve emlakçının baktığı gözle bakmıyorsa ortaya ciddi bir çelişki çıkıyor. Nasıl karar vereceğiz ve süreci nasıl idare etmeli? Bu yazıda kendi deneyimlerimizi ve yapılsa iyi olacak ama yapmadığımız detayları da paylaşarak kararı siz okuyuculara bırakmak istiyorum.

İstanbul’da yaşıyorsanız ev arama konusunda maalesef emlakçılara uğramadan bir yer bulmak çok güç. Eş dost aracılığıyla belki… Ama kendi adıma bu seçenekten çok fayda gördüğümü söyleyemeyeceğim. Elbette işini düzgün yapan emlakçıları tenzih ediyorum fakat evi göstereyim ve hemen beğensinler ben de komisyonumu alayım ve gideyim yaklaşımı maalesef birçok noktada en önemli sorun. Sizin sorununuz ise: Evin zemini düzgün mü, tesisatında bir sorun var mı, evin artı ve eksileri nelerdir?

Maalesef ilk ev tutma deneyimimde, emlakçı sürekli “Pencereden bak bak, üçüncü köprü görünüyor” deyip durmuştu. Şunu da fark ettim ki bu süreç esnasında, evini kiralayan kazanıyor, emlakçı kazanıyor ama evi olmayan kiracı genelde potansiyel bir kaz muamelesi görebiliyor. Ama merak etmeyin her şey bu kadar olumsuz değil ve neyse ki işini düzgün yapan emlakçılar da var, sizin eşyalarınızın nakliyesine destek olan ev sahipleri de mevcut.

Bizim deneyimimizde en az on tane ev gördük. Bunların ya yerleri toplu taşımaya uzaktı, ya çarşıya uzaktı ya da evin içi küçüktü yahut bakımsızdı. Baktık bu iş böyle olmuyor ve aramalardan her gün elimiz boş dönüyoruz, bu sefer de bir plan değişikliği yaptık ve otobüsle bir veya birkaç durak öteden gelip gitmeyi düşünmeye başladık. Öyle ya, bazen eviniz işinize yakındır ama yürüyerek 10 ile 15 dakika sürer, ama otobüsle 3 durak öteden yalnızca 6 dakikada evinize yahut işyerinize varabilirsiniz. Bu tür bir yaklaşım bize eldeki seçeneklerin artması bakımından faydalı oldu.

Yalnız bu noktada bir şeye dikkat! Seçenekleriniz arttıkça seçim yapmanız da güçleşiyor. Bir öykü vardır: Günün birinde bir adam köyüne gelmiş. Bu köyde yaşarken bir kız sevmiş ve talip olmuş. Bir nedenden ötürü kıza kavuşamamış ve o da köyünü terk etmiş. Yıllar sonra geri döndüğünde bir de ne görsün? O çok beğendiği insan hiç de dengi olmayan birisiyle evlenmiş. Adam çok şaşırmış ve bir sabah kadının yalnız olduğunu görünce gidip kapısını çalmış. Günaydın demiş ve kendini hatırlatmış. Sonra muhabbet ilerleyince kendini tutamamış ve eşiyle nasıl tanıştığını ve evlendiğini sormuş. Tabii kadın asıl neyin sorulduğunu anlamış ve şöyle bir şey istemiş.

Evimizin arkasında bir gül bahçesi var, şimdi oraya gidip bana benim için en çok beğendiğiniz gülü seçip getirmenizi rica edeceğim demiş. Yalnız iyice bakın, ileri gidebilirsiniz ama geriye dönemezsiniz demiş ve adam bahçeye girmiş. Bir o güle bakmış tam koparacak, hop ötede daha güzelini görmüş ve son anda vaz geçmiş. Tam en güzelini buldum derken pat! Yeni bir gül daha görmüş ve kendini tutmuş. Derken derken bir de bakmış ki bahçe bir anda bitivermiş. Önünde hepi topu bir kuru gül kalıvermiş. Almış gülü ve kadına götürmüş. Kadın da şöyle demiş: İşte, hayat da böyledir, seçimlerimizde her ne kadar özgür olsak da seçeneklerimiz arttıkça ve geri dönüş de mümkün değilse; bazen elimizde kalan anca bu olabilir.

Ev aramak uzun ve zahmetli bir süreç, sabırlı olmak ve ne istediğini bilmek önemli.

Bazen de karşınıza çok absürt durumlar çıkabilir. Mesela siz evi beğenirsiniz ama ev sahibesi sizin, (yani iki körün) evine nasıl bakacağını düşünür ve düşünmekle kalmaz bunu kafasında öyle bir kurar ki en sonunda bir bahane bulup sizi reddedebilir. Ya da, evin içi harika ancak tüm camları duvara bakıyor olabilir. Böyle bir durumu biz yaşadık. Sadece, “Ben körüm çok da fark etmez” demekle soruna yaklaşmak çok mantıklı değil. Hepimiz sosyal insanlarız ve hem gören eşimiz dostumuz var hem de akrabalarımız mevcut. Evin sadece sıfır olması da yetmiyor özetle.

Sonunda aradığımız özelliklere yakın bir ev bulduk ve taşındık. Evin içinde de bakarken daha ne kadar çok şeyi unuttuğumuzu, hatta hiç aklımıza getirmediğimizi fark ettik. Mesela küçük eşyaları kolilerken bu kolilerin üzerine hiçbir şey yazmadık ve sonrasında ne nerede bulmak bir hayli güç oldu, ya da en basitinden, hazır mutfaklarda yer alan buzdolabı boşlukları, dokunmatik diafonlar ve ev hangi cepheye bakıyor gibi küçük ama önemli ayrıntıları atladığımızı fark ettik.

Umarım bundan sonra kendi evimizi alır ve oraya taşınırız.  O vakit taşınmaya başlamadan önce uzun bir liste yapacağım: Taşınacak eşyaların listesi, her kutunun üzerine o kutuda hangi eşyaların bulunduğu bilgisi, buzdolabı, perde, kanepe ve giysi dolabı gibi eşyaların en boy ve genişlik gibi ölçülerinin alınması… Tabii gideceğiniz evleri de ölçmek biçmek için yanınızda bir metreniz olursa iyi olur.

Son söz:

“Dünyada mekân ahirette iman” der eskiler ve evimiz ruh halimizi baştan aşağı etkiler. Seçim yapmaksa her daim kolay değil. Sabra, zamana, güvenebileceğiniz bir dost ya da yakına en önemlisi de kendinize güven duymaya cidden ihtiyaç var.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.