Herkese merhaba,
Bisiklet çoğumuz için vazgeçilemez bir araçtır. Kimileri ulaşım için kullanırken, bazılarımız da eğlence amaçlı kullanır bisikleti. İki, üç veya dört tekerleği vardır. Sağa ve sola iki kol halinde uzanan ve bisiklete yön vermemizi sağlayan direksiyonu bulunur. Bisikleti ilerletmek için iki pedal kullanılır. Bu pedalların biri yukarı çıkarken, diğeri ise aşağı iner; bir uyum içerisinde hareket ederler.
Bazı görme engelliler de görenler gibi kullanıyor bisikleti. Bunlardan biri de benim. En sevdiğim araçlardan biri olan bisikleti sekiz yaşımdan beri, önceleri dört tekerlekli, on yaşlarıma doğru ise iki tekerlekli olarak kullanmıştım. Son bir seneye kadar oldukça fazla, günde en az bir kere bisiklete biniyordum. Eski oturduğum evimin sokağı yokuş aşağıydı, dolayısıyla bisiklete binmem oldukça zordu. Ancak bir üst sokağımız düzdü. Ne kadar zorluk yaşasam da bizim sokağımız gibi değildi; düz bir zemini vardı. Akşamları genelde araçlar park edilirdi kenarlara. Bir de benim yaşlarımda veya küçük yaşlardaki çocukların dışarıya çıkmaları sonucu akşam saatlerinde rahat binemezdim bisiklete. Daha çok erken ve kalabalık olmayan saatleri seçerdim.
Sokağın sonu caddeydi. Ailem bu yüzden tedirgindi. Ben de kendime bir yöntem geliştirmiştim, pedal sayıyordum. Başladığım yeri hep sabit tutuyor, gittiğim yere kadar kaç pedal çevirmem gerektiğini sayıyor, sınıra geldiğimde de dönüyordum. Bu yöntem sayesinde, caddeye hiç çıkmadım. Sonraları refleks olmuştu artık, caddeye geldiğimde anlayabiliyor ve dönebiliyordum. Bazen araç geçtiğinde de caddeye ortalama uzaklığımı anlayabiliyordum.
Ancak, bana sokak aralarında bisiklete binmek mutluluk vermemeye başlamıştı. Çünkü hız yapamıyordum, hep belirli bir hızda sabittim. Fakat boş ve rahat bir alanda gayet iyi hız yapabilirdim. Botanik parklar büyük şehirlerde mevcut. Buralar ağaçların olduğu, insanların piknik yapabildiği açıklık alanlar. Pek çok insan da genelde bisiklete binmek için bu tarz yerleri tercih ediyor.
Ben de ailemle botanik parka gittiğim zamanlarda, bisiklete binmek isterim. Biz genelde tek aile olarak değil de, iki ya da üç aile gideriz. Çoğunlukla kuzenlerim ile oluruz. Ben de kuzenlerimle bisiklete binmek isterim. Fakat kalabalık ve bol dönüşlü yollar nedeniyle bisiklete binemiyordum. Birkaç kez binmeye çalışmış; ancak başarılı olamamış, bir yerlere çarpmıştım.
Sonrasında bazı yöntemler geliştirdim. Mesela kuzenimin bisikletine ses verecek bir malzeme yerleştiriyorduk; örneğin, poşet. En kolay bulunabilir ve adapte edilebilir malzeme olan poşet, rüzgarda da oldukça iyi ses çıkarıyordu. Kuzenim biraz önümde gidiyordu. Dolayısıyla ben onun dönüşlerini poşetin çıkardığı sesten duyabiliyor ve ben de gerekli dönüşleri yapabiliyordum. Yani sorunsuz bisiklete binebiliyordum. Bir yöntem daha tavsiye edebilirim. Yanınızda giden kişi size sağ veya sol diyerek yönleri belirtebilir. Ben bunu çok kullanamadım çünkü ani reflekslerim çok kuvvetli değildir.
Bunların ötesinde en sevdiğim yöntem, tandem denilen ikili bisikletler. Yine bir gün botaniğe gittiğimizde, ikili bisikletlerin olduğunu duydum ailem arasında konuşulurken ve ben de söze girdim. Bu bisikletleri incelemek istediğimi, belki de daha rahat olabileceğini belirttim.
Hemen babamla botanik içinde bisiklet kiralanan yere gittik. Tandem bisikletlerden bir tane kiraladık. Sanıyorum 3 saati 7 TL'ydi. Gayet makul bir fiyatı vardı.
İkili bisikleti yani tandemleri şöyle tariff edebilirim: İki bisikletten önde olanın arka tekerleği, arkada olanın ise ön tekerleğinin olmadığını ve bunların birleştirilmiş halini düşünmelisiniz. Arkadaki direksiyon, yani gidon,hareketsiz, öndeki yön ve dengeyi ayarlıyor. Arkadaki ve öndeki, eş zamanlı olarak birlikte pedal çeviriyorlar. Dolayısıyla, görme engellilerin bisikletin keyfini çıkarmaları için oldukça yararlı bir araç.
Tandemlerle tanıştığım o gün, ben tamamen bu bisikleti kullandım. Bazen babamı, bazen de kuzenimi yanıma alıp o önde, ben arkada bisikletin keyfini çıkardım. Unutmayalım ki yapmak istediğimizde, hiçbir şey onu yapmamıza engel olamaz!