Merhaba Değerli Okurlar,
Bu ay dergimizin tam üçüncü yaşını kutluyoruz. Bu güne kadar aralıksız devam edebilmemizin en büyük motivasyon kaynağı sizlersiniz. Gerek yorumlarınızla, gerekse konuk yazılarınızla bizlere ilginizi, sevginizi, beğeninizi ilettiğiniz için çok çok teşekkür ederim kendi adıma.
Bu ayki yazımda sizlere şu aralar oldukça popüler olan bir üründen bahsedeceğim, adı Aira. Bu ürün, temelde bir akıllı gözlük ve bir hizmet. Hatta Google gözlük ile eşleştirilebiliyor. Gözlüğün üzerinde bir kamera var, kemikten iletim yapan bir kulaklık sisteme dâhil, akıllı telefona kurulan bir de uygulama var. Görmeyen kişi, canlı desteğe ihtiyaç duyduğu anda, akıllı telefon uygulamasıyla, bir hizmet sağlayıcıya bağlanıyor. Hizmet sağlayan kişi, gözlüğün üzerindeki kameradan, görmeyen kişinin göremediğini görüp kulağına fısıldıyor. Hizmet veren kişiler gönüllü değil, eğitim almış profesyoneller. Aslında Be My Eyes gibi düşünün, fakat kamera ve kulaklık her an üzerinizde ve hattaki kişi bir gönüllü değil, sizin için çalışan bir profesyonel. Bu nedenle Aira kullanırken elleriniz serbest ve görüş açısı sizinkine oldukça yakın oluyor. Ayrıca, planınız yani paranız dâhilinde istediğiniz kadar uzun hizmet alabilirsiniz.
Sistemi hem ürün hem hizmet olarak almak durumundasınız. Yani gözlüğe para ödeyip ayrıca aylık kullanım ücreti veriyorsunuz. Şu an bir telefon operatörü üzerinden video bağlantısı sağlanıyor. Hizmet alabilmek için farklı paketler söz konusu. Yani aylık mesela 1 saatlik hizmet 30 lira, 5 saatlik hizmet 120 lira gibi. Fiyatlar oldukça pahalı. Şu an için 39 ile 199 dolar arasında değişiyor.
Bu sistemi geçen yaz katıldığım NFB konferansında görmüştüm. Açıkçası gülüp geçtim, pek şans vermedim. Sebeplerine birazdan geleceğim. Fakat önce neden bu konuda yazmaya karar verdiğimi açıklayayım. Geçen ay Orlando’da The Assistive Technology Industry Association (ATIA) konferansı ve Las Vegas’ta Consumer Electronics Show (CES) düzenlendi. Her ikisinin haber yazılarında da Aira var ve büyük övgüyle bahsediliyor. Ayrıca çevremde bir iki kişi Aira için beta kullanıcı oldu. Durum böyle olunca da, bu ürün ve hizmeti sizlerle paylaşmak ve biraz üzerine kafa yormak istedim.
Sistemin çok pahalı olmasını ve kafamda uçuşan soruları bir kenara koyup önce olumlu yanlarını tartışmak istiyorum. Bazı durumlarda pekâlâ oldukça işlevsel olabilir. Düşünün markete girdiniz, dakikalarca bir görevliyi beklemektense, gözlüğün ucundaki kişinin yönlendirmeleriyle alacağınızı alıp çıkıp gidebilirsiniz. Önümüzdeki ay yine büyük bir konferansa gidiyorum. Hiçbir erişilebilirlik düzenlemesi yok. Mesela oturumlar arası salon değiştireceğimde hemen birine bağlansam, o da bana ne yöne gitmem gerektiğini söylese ne güzel olurdu benim için. Ders esnasında hocanın tahtaya yazdıklarını size okusa gözlüğün ucundaki kişi, ya da madem eğitimlilermiş tahtaya çizilen şekilleri de betimlese, süper olmaz mı eğitim için? Kısacası birçok kullanım amacı düşünülebilir bu sistem için
Şimdi biraz sorgulamak istiyorum, neden bu ürünü ilk gördüğümde pek o kadar da heyecanlanmadığımı. Bir kere çok akla gelmeyecek acayip orijinal bir fikir değil. Yukarıda da söylediğim gibi Be my Eyes uygulamasının biraz değişiği. İkinci olarak fiyatı oldukça fazla. Fakat tüm bunların ötesinde, bir bağımsızlık timsali gibi pazarlanan bu ürünün aslında tam da harika bir sağlamcılık örneği olduğunu düşündüm. Neden mesela marketler erişilebilir değil ve ben başka birine kamerayla bağlanmak zorundayım? Ya da neden gideceğim konferansta en ufak bir erişilebilirlik düzenlemesi yok? Körleri ancak ve ancak görenlerin yardımıyla işlevselliğe kavuşturan bu ürün, körlerden de çok tepki çeker diye düşündüm. Fakat sanırım tam olarak öyle olmadı. İnsanlar heyecanla bekliyorlar, fiyatların düşmesini umuyorlar.
Öte yandan da acaba diyorum, ben mi abartıyorum. Mesela markete gidince şu anki şartlar altında yine birinden yardım almak gerekiyor veya ben konferansa gidince gönüllü öğrencilerden yardım almak durumundayım. Onları beklemek yerine, parmağımın ucunda hemen ulaşabileceğim biri olsa da işim çabucak görülse fena mı olur? Yardıma muhtaç biri yerine, gözlüğün ucundaki birinden hizmet alan biri olarak görünsem daha iyi olmaz mı mesela?
Aslında biraz düşünüp biraz da dergideki arkadaşlarla yazıştıktan sonra, böyle bir ürünün sanırım en çok erişilebilirlik mücadelemize zarar vermesinden endişeleniyorum. Fiziken yanımıza birini vermenin mümkün olmadığı durumlarda, teknolojinin de yardımıyla sanal bir refakatçıya bağlanıyoruz. Ya artık teknoloji devleri, sadece ve sadece bu sanal refakatçıları daha ucuz ve erişilebilir yapmaya odaklanırsa. Düşünsenize mesela ekran okuyucunuzun olmadığını ve Aira ile birine bağlanıp bilgisayarı öyle kullandığınızı. Bir sürü destek teknolojisi kullanıyoruz, bu anlamda neredeyse teknolojiye bağımlı olduğumu bile söyleyebilirim kendi adıma. Sanırım bu gözlük işinde, bir başka insana bağımlı hale gelmeyi kaldıramıyorum bir türlü. Yani teknoloji o kadar ilerledi, erişilebilirlik için o kadar mücadele verildi ve hala veriliyor. Geldiğimiz nokta refakatçıyı sanal hale getirmek mi? Aira veya benzeri hizmetler şu anki erişilebilirlik sorunlarına geçici çözümler üretebilir. Bir kütüphaneye girdiğimde aradığım kitabı bulmama, gecenin bir yarısı bilgisayar ekranı donduğunda ekranda yazanı okumama yarayabilir. Fakat bu bence bir erişilebilirlik devrimi değil, olsa olsa iyi bir telafi ürünü olabilir. Henüz gerçekten erişilebilir olmamış mekânlar, ürünler ya da etkinlikler ile başa çıkmak durumundaysak, Aira günü kurtarmamıza yarayabilir.
Siz ne dersiniz? Sizce bu tasarım biz körlerin işine gerçekten yarar mı yoksa var olan yetersizlikle ilgili önyargıları daha da pekiştirir mi? Peki ya erişilebilirlik mücadelemize etkisi nasıl olur? Fikirlerinizi bekliyorum.