Toplam Okunma 0
2001 yılında Las Vegas’taki Küresel Oyun Fuarı’nda kör şarkıcı Ray Charles’ın tasarımına kendinin de dâhil olduğu erişilebilir slot makinasının yanında gülerken çekilmiş bir fotoğrafı.

Bozuk kaldırımlardan yürüdüm, sesi çıkmayan otobüslere bindim, beni değil yanımdaki göreni muhatap alan havaalanı personelinin arasından geçip yasak olmayan memleketlerden Casino bilgileri getirdim.

 

Kumarhanede Bir Kör

Öncelikle şunu söylemeliyim ki kumarhaneye sorunsuz şekilde alınacağımdan emin değildim. Ne de olsa özellikle paranın döndüğü bir iş yaparken ülkemizde yedi şahit istendiğinden  ve “Sizin güvenliğiniz için” falan dendiğinden benzer bir ayrımcılıkla karşılaşır mıyım diye düşünmedim dersem yalan olur. “Sizi içeri alamayız” veya “Oyun oynarken yanınızda bir refakatçi olmalı” falan derlerse ne yaparım diye düşündüm. Üstelik Türkiye’de bile değilim. :D

 

“En fazla, Gostil Sağlamcılık Ödülleri’ne bir aday daha eklenmiş olur” diyerek giyindim, süslendim ve bastonumu elime alarak mekana giriş yaptım.  Ortada bir şey yokken böyle kaygılarımızın olması da ayrı bir mesele olarak bir kenarda dursun şimdilik.

 

Oyun oynamaya başlayabilmek için kartınıza para yüklemeniz, bunun için de, eğer buraya daha önce gelmediyseniz, bir kart çıkartmanız gerekiyor. Yine kafamda benzer soru işaretleriyle bankoya yöneldim. Sizden kimlik kartınızı, telefon numaranızı ve nereden geldiğinizin bilgisini istiyorlar. Bir de fotoğrafınızı çekiyorlar. Bu fotoğraf, tekrar geldiğinizde sizi tanımak içinmiş. Görevli bana kameraya doğru bakmamı söyledi, ben de sesin geldiği yöne doğru baktım ve çekti. Sonra hızlı bir şekilde kartınız hazır oluyor. Kartın üstünde; isminiz yazıyor ve bir de hissedilebilir yüzeyi olan bir qr kod var. (Bu hissedilebilir yüzey sonradan işimize yarayacak)

 

Kartı aldıktan sonra para yüklemek için başka bir bankoya geçiyoruz. Buradaki işlemlerimi de tek başıma ve sorunsuz yaptım. Öyle ki kredi kartımın şifresini ancak üçüncü seferde tam ve zamanında girebilmiş olmama rağmen şüpheyle karşılanmadım.

 

Mekâna Geçelim

Mekan genel olarak geniş, havadar ve düz ayak. Etraftaki oyunlardan sürekli kazanç ve para şıngırtıları sesleri geliyor. Yan yana sıralanmış pek çok oyun makinesi var. Makineleri kabaca tarif etmem gerekirse bir tür bilgisayar gibi düşünülebilir. Ekranın altında oyunu yönlendirdiğiniz sekiz on tane kadar düğme var. Bu düğmeler oldukça iri ve belirgin, parmağınızın ucuyla da avuç içinizle de basabilirsiniz. Oyunların tamamı sesli ancak menüler ve bilgi ekranları sesli değil. Yarı erişilebilir olduğu söylenebilir. Oyunlar çok basit olduğu için en fazla birkaç yere basarak oynanıyor, ve bu yüzden de yüzde yüz erişilebilir hale getirilmesi çok kolay. Ama yapılmamış işte…

 

Her makinenin yanında kül tablası var ve yeri sabit. Belli bir eğimle bir tür hazneye yerleştiriliyor, böylece elinizi uzattığınızda hemen buluyorsunuz ve yeri de değişmiyor. Kumarhanelerde içki ve sigaranın serbest ve ücretsiz olduğunu biliyorsunuzdur. Salona sürekli oksijen basıldığı için duman veya sigara kokusu olmadığı gibi sarhoş olmanız da mümkün olmuyor. Ben sarhoş olacak kadar içmedim zaten ama uykumun geldiğini söylemeliyim.

 

Görevlileri çağırmak için sesli bir şekilde öpücük göndermek gibi bence son derece antipatik olan bir uygulama var. Ben bunun yerine pardon diye seslenmeyi veya elimi kaldırmayı tercih ediyorum.

 

Oyun Başlasın Artık

En kolay oynanabilen oyunlar slot makinelerinde bulunuyor. Makineler her hamlede kaç para yatıracağınıza göre sınıflandırılmış durumda. Her bir basışta 25 TL veya 100 TL gibi bir para ile oynamayı seçebilirsiniz. Makinenin başına oturduktan sonra para yüklemiş olduğumuz kartı hazneye yerleştiriyoruz. Bu kısım ATM’lerde banka kartını yerleştirdiğimiz haznenin aynısı. Karttaki hissedilebilir qr altta ve ileride kalacak şekilde ittiriyoruz. Sonra ekrandan bir oyun seçmemiz gerekiyor ancak maalesef bunu birine yaptırıyoruz. Hangi oyunun seçildiği pek önemli değil çünkü sanırım hepsi aynı mantıkta çalışıyor. Kiminde çilek var kiminde limon, farklı konseptteki kartlar butona her basışınızla karışıyor ve ortaya çıkan sonuca göre kazanıyor veya kaybediyorsunuz. Oyun açıldıktan sonra tek yapmanız gereken elinizin altındaki düğmeye basmak. Her basışınızda ekrandan çevirme sesleri geliyor, saniyeler sonra da bir kazanma sesiyle veya sessizlikle karşılaşıyorsunuz. Eğer 100 liralık oynamayı seçtiyseniz ve sessizlikle karşılaştıysanız 100 liranız gitti demektir. Tekrar tekrar basarak o müzikli şıngırtılı kutlama seslerini bekliyorsunuz. Kazandığınızda sizi tebrik eden bir seslendirme de var ancak ne kadar kazandığınızı söylemiyor. Sürpriz olsun diyerek devam edebilirsiniz ama bir yandan da bakiyeniz azalıyor. Burada hamle saymak iyi bir fikir olabilir. Diyelim ki ben bu oyun için en fazla 500 lira kaybetmeyi göze aldıysam kazançlarım hariç en fazla beş kez basabilirim. Ekranda, kalan paranız da sürekli yer alıyor ama onu da söylemiyor maalesef. Ben bu oyunu bir süre yanımdaki gören arkadaşların ekranı okuması eşliğinde oynadım. Bir miktar kazandıktan ve sonra da o kazandığımdan fazlasını kaybettikten sonra oyundan çıktım. Oyunu bitirmek için kartı hazneden şak diye çekmeniz yeterli.

 

Ardından rulet masasına geçtik ancak burada farklı paraları farklı noktalara yatırmak gibi diğerine göre daha karmaşık bir yapı olduğundan bana hiç erişilebilir gelmedi. Birinin eşliğinde oynanabilir ama ben arkadaşları orada bırakıp farklı bir yöntem denemek istedim. Görevliye “Görmeden en rahat oynanabilecek oyun nedir?” diye sorup baştaki oyunlar olduğundan emin olduktan sonra, bana eşlik edip edemeyeceğini sordum. Benim için oyunu seçmesini ve ekrandaki bakiyemi sürekli bana söylemesini istedim. “Elbette” dedi ve oyun boyunca yanımda durup ekranı okudu. Kazandığım ellerden birinde yatırdığım paranın 25 katı geldiğini söyleyince o makineden de ayrılıp teşekkür ettim.

 

Burada en çok dikkatimi çeken ve hoşuma giden şey, kumarhane görevlilerinin benimle ilgili bir tedirginlik, bir ne yapacağını bilememe haline girmemesi oldu. Hani böyle hiç olmayacak yerlerde insanlar bir telaşa kapılıyor ya, “Hay Allah, ne yapacağız şimdi…” gibi bir tepki veriyorlar. Burada da tam tersine ben bir tepki beklerken onlar daha çok, “E ne var yani, olabilir…” gibi bir tavır içindeydiler.

 

O akşam bakiyemi sıfırlayana kadar makinelerde gezdim. Alternatif olarak bir de canlı oyun vardı. Oyun bildiğimiz tombala. Herkesin kartı var ve bir kişi numara çekip sesli bir şekilde söylüyor. İşte birinci çinko üç bin, ikinci çinko beş bin falan gibi. Elinizdeki kartı ve numara dizilişini kendiniz erişilebilir bir halde bir yere not alırsanız gayet rahat oynarsınız yani. Bu oyuna girmek de ücretsiz. Ama biz çıkalım yine de, yarın yine geliriz.

 

Çıkalım Bence

Evet ertesi gün tekrar gittim. Tekrar kazandım ve tekrar kaybettim. Neyseki kendimi tanıdığım için bu işlere bir üst limit belirlemiştim. Son olarak kumarda gerçekten kazanmanın en garantili yolunu söyleyeyim, hiç oynamamak.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.