Merhabalar çok değerli EEEH Dergi okurları.
Hepimizin bildiği gibi, büyüklerin takındığı birçok tutum çocuklarda da görülüyor. Aynı durum Farklılıklara karşı sergilenen tutumlar için de geçerli oluyor. Dolayısıyla, çekirdekten sağlamcı insanlar yetişmiş oluyor. Bu da birçok iletişim sorularını beraberinde getiriyor maalesef. Özellikle bu kişiler, engelli ya da toplum tarafından ayrımcılığa uğrayan insanlardan biriyle veya birkaçıyla karşılaştığı zaman o kişilerle aralarındaki bir iletişim sorunu haline geliyor bu sağlamcı tutum. Bu ay bu durumla ilgili yaşadığım bir olayı ve bu doğrultudaki düşüncelerimi paylaşmak istedim sizlerle.
7 yaşında bir kuzenim var. Bu sene birinci sınıfa başladı. Okulunda Albino bir kız varmış. Öğrencilerin ondan kaçtıklarını, onunla dalga geçtiklerini falan söyledi. Sonra da sessiz bir şekilde “Gözleri az görüyor ya” dedi. Ben de bunu sessizce söylemesine gerek olmadığını, arkadaşlarının yaptığının yanlış olduğunu, ondan kaçılması gerekmediğini, bir arkadaşının ya da başka birinin herhangi bir engeli olmasının saklanması gereken ya da acınması gereken bir durum olmadığını söyledim. Yanlış bir şey yaptığını düşündüğü için hemen durumu toparlamaya ve konuyu değiştirmeye çalıştı. Doğru tutumu öğrenmesi gerektiğini düşündüğüm için konuyu değiştirmesine izin vermedim ve durumu ona açıkladım. Bulunduğumuz ortamda bir sessizlik oldu. Çok büyük bir ihtimalle bu sessizliğin sebebi, kuzenimle aramızda geçen diyalogdan dolayı ortamda oluşan gerginlik.
Kuzenimin durumu toparlamaya ve konuyu değiştirmeye çalışmasında ortamdan ona yöneltilen bakışlar ve el ya da kaş göz işaretlerinin de çok büyük bir payı olsa gerek. Tabii ki diğer insanların bu konudaki tutumlarını gözlemlemesinin bu durumdaki etkisi de yadsınamaz.
Kuzenim daha önce de buna benzer bir tutumda bulunmuştu ve ben yine ona söylerken söylemek istediklerimi herkese yöneltmiştim. Sanırım, kimse kendi üzerine alınmadı. Sanki kuzenime onlar örnek olmamışlar gibi, bu muameleyi kuzenimin kendi düşüncelerinden dolayı sergilediği bir tutum olarak gördüler.
Büyüklerimizin bu ayrımcı ve sağlamcı tutumları, yaşıtlarımızı ve küçüklerimizi de etkiliyor ve gelecekte oluşacak toplumlara da aynı tutumlar yansıyor maalesef. Daha bilinçli toplumlar demek; daha eşit, erişilebilir, engelsiz bir yaşam demek. Dilerim, bu sağlamcı ve ayrımcı tutumların yerini herkesin eşit olduğu bir yaşam alır.