Toplam Okunma 0

Önceki yazımdan da malum olduğu üzere, geçtiğimiz yaz 11 aylık bebeğimle uzun bir uçak yolculuğu yaptım. Öncesinde görme engelli annelerden tavsiyeler almaya çalıştım, yolculuk bitti artık ve başlangıçta yaşadıklarımı bir önceki yazımdan biliyorsunuz. Yolculuğun kendisi sorunsuz geçti, bebiş de ben de çok rahat ettik. Bu yazıda bebekle yolculuk etmeye dair genel ve körcül şeylerden bahsedeceğim.

Bebeğime koltuk almam gerekiyor mu?

Bu sorunun cevabı birkaç şeye bağlı. Eğer bebiş 2 yaşından küçükse bebeğinize koltuk almak zorunda değilsiniz. Ama bebeğinize yine de bilet alıyorsunuz, bunun için bilet parasına göre az da olsa bir ücret ödüyorsunuz. Bebeğinizin de kısıtlı olmakla beraber yük hakkı oluyor. Uçağa 10 kg’a kadar bir bagaj verebiliyorsunuz ve yanınıza da bebek için bir kabin bagajı alabiliyorsunuz. Bunlar THY için geçerli, başka hava yolları başka başka uygulamalar yapıyor olabilir. Örneğin Amerika’daki uçuşlarda bebeğin bileti için ücret ödemiyorsunuz ancak uçağa da bebek çantasından başka bir yük alma hakkınız yok. Ama burada zaten yanınıza kabin bagajını ücretsiz alabiliyorsunuz, onun dışındaki bagajlar için ücret ödüyorsunuz. Konuya dönecek olursak, bebek iki yaşından küçük olduğu halde bebeğinize koltuk alabilirsiniz, bu tamamen size bağlı. Uzun bir yolculukta bebeğin ayrı bir koltuğu olmasının faydası var, zira 10 saat boyunca bebeğinizi kucağınızda tutmak, özellikle de yalnız yolculuk ediyorsanız, hiç kolay değil. Bebeğinize koltuk aldıysanız araba koltuğunu, uçaklarla uyumlu olması koşuluyla, uçağın içine alabiliyorsunuz. Böylece bebek kendi kendine oturabiliyor.

Bebeğinizle bir uçak yolculuğu yapacaksanız, uçağa ücretsiz alabileceğiniz şeyler: bebek arabası ve araba koltuğu. Bunları uçağın kapısına kadar yanınızda götürebileceğiniz gibi bagajlarınızla da verebilirsiniz. Eğer bebek arabasının havaalanında bir işe yaramayacağını düşünüyorsanız ya da görme engelliyseniz, bebek arabasını ve araba koltuğunu bagaj olarak vermenizi tavsiye ederim. Bebek arabasını ve araba koltuğunu koyabileceğiniz kılıflar satılıyor ama havayolları da kocaman ve kalın naylon torbalar veriyor, bebek arabası ve araba koltuğu için. Ben kılıflardan satın almanızı tavsiye ederim çünkü her yolculukta torba vermeyebiliyorlar. Bebek arabası ve araba koltuğunu bagaj olarak vermenin yegane dezavantajı, oldu ki uçağı kaçırırsanız bebek arabasız özellikle de araba koltuksuz kalıyorsunuz. Bu da ulaşım biçiminizi sadece toplu taşımayla sınırlıyor, zira özel araçlarda ya da taksilerde araba koltuğu zorunlu. Tabii bu zorunluluk Türkiye’de sadece kağıt üzerinde. Ha bir de bebek arabasını da araba koltuğunu da iner inmez kontrol edin, eğer bir yerlerinde arıza olduğunu, mesela tekerlerinin kırıldığını falan, eve gittikten sonra fark ederseniz hava yolu şirketi hiçbir şey yapmıyor.

Uçaklarda puset dedikleri de ne olsa gerek?

Uçakların acil çıkış kapısı olan yerleri geniş oluyor, uzun süre uçan uluslararası uçakların bir sıradaki koltuk sayısı daha fazla oluyor, iki, dört ve iki şeklinde diziliyorlar. Bu acil çıkışın orta kısmında olan dörtlünün de ön tarafı baya geniş oluyor. Normalde bu koltukları extra para vererek satın alıyorsunuz. Ve bu orta dörtlünün önündeki panele iki adet puset takılabiliyor. Puset adı üstünde, minik bir sepetçik, derinliği az,15 cm falan olabilir, bir yaşındaki çocuğun anca yatabileceği genişlikte bir sepet. İçi minderli falan değil ama çok da fark etmez. Üzerinde 25 cm kadar bir kemeri var, iki uzun kenardan gelen kumaş parçası ortada fermuarla birleştiriliyor ve bebeğin düşmesini engelliyor. Ama bebekler, yani en azından benimki, ona rağmen kalkıp oturabiliyor. THY’deki pusetlerin ağırlık sınırı 11 kg, diğer hava yollarını bilmiyorum. Normalde puset için de ücret ödemeniz gerekiyor ama eğer şanslıysanız ve birisi geniş koltukları zaten satın almadıysa uçak personeli size yardımcı olabilir ve fazladan ücret ödemeden pusetle yolculuk yapabilirsiniz. Puseti kabin görevlisi, uçak havalandıktan sonra takıyor ve iniş zamanı da gelip söküyor.

Bebekler için ayrıca verilen kemer de ne bu arada?

Amerika içi uçuşlarda böyle bir kemer falan yok. Neyse bebek kemeri sizin bağladığınız kemerin aynısının portatif olanı. Bebeğin sırtına gelecek yerde bir halka var ve kendi uçak kemerinizi bu halkadan geçiriyorsunuz sonra da bebeğinizi bağlıyorsunuz. Sonrası için iyi şanslar; zıp zıp zıplamak ya da arka koltuktakilerle gülüşmek ya da ön koltuktakilerin kafasını ellemek isteyen bir bebeği zapt etmek size düşüyor.

Bebeğe yolculuk için ne alayım?

Bebek mama içiyorsa yeterince mama, biberon, suluk, emzik, bez, alt değiştirme pedi, ıslak mendil, kuru mendil, birkaç tane önlük, kıyafet, eğer yazın yolculuk ediyorsanız yanınıza yelek, ya da uzun kollu kıyafet alın, zira uçakları aşırı soğutabiliyorlar. Bebekle yolculuk ederken yanınıza mama için su ve yiyecek de alabiliyorsunuz. Ben yola çıkmadan önce biberonların içine suyu ölçüp koydum ve mama kutusuna, plastik kapaklı saklama kabı gibi bir şey, içinde 3 gözü var, ölçüyle mama koydum ama ayrıca küçük bir kutu da mama aldım. Yanımda 5 biberon vardı ve yolculuğu da rahat rahat çıkarttık. Eğer bebeğiniz katı yemek yemeye başladıysa, yanınıza o tip bir şeyler de alabilirsiniz. Kraker ya da meyve            örneğin, çok pratik oluyor. Ben birkaç tane de suluk aldım, zira bazıları yere düştüğü için kullanamadım. Ben her zaman bebek çantamda boş poşet de bulunduruyorum, gayet kullanışlı oluyor. Oyuncak almayı unutmayın.

Ben genelde ucunda bir halkası olan, içinden emzik tutacağını geçirebileceğim oyuncakları yanımda taşımayı tercih ediyorum, çünkü emzik tutacağıyla kendime ya da bebeğe iliştirip yerlerde oyuncak arama derdinden kurtuluyorum. Battaniye de alın, bazı hava yolları battaniye vermeyebiliyor. Yanınıza kendiniz için de bir kat yedek kıyafet alın, zira bebekler kazalara neden olabilir.

Uçakta bebek için bir şeyler veriyorlar mı?

Şimdiye kadar sadece THY ile Amerika’ya dönerkenki yolculuğumda bebek için bir şeyler verdiler. Birisi bir oyuncak setiydi, içinde üç adet tahta oyuncak ve bir de şirin bir pilot şapkası vardı. Bebekleri oyalamak için her zaman yeni şeyler candır, bu yönden yeni oyuncaklar da güzeldi. Bir de ayrıca bebek için yolculuk seti gibi bir şey veriyorlar, bu size verilen çorap, göz bandı, kulak tıkacı gibi setin bebeğe özgü olanı. Hatırladığım kadarıyla içinden, emziren anneler için göğüs pedi, alt değiştirme pedi, minik bir şampuan ve pişik kremi çıkmıştı. Bir de bebekler için kavanozda meyve ezmesi de verebiliyorlar.

 

“Ne?” sorularını bitirdim, şimdi sıra “Nasıl?” sorularına geldi.

Ben oğlumu hep kanguruda taşıyorum, havaalanlarında da böyle yaptım. Bazen kanguruyu çıkartmamı istediler ve güvenlik cihazından geçirdiler bazen de kanguruyla geçmeme izin verip, üzerimi elle arayıp ellerime barut testi yaptılar. Kanguruda bebek taşımak çok rahat oluyor, bebek sürekli sizinle ve kontrolünüzde oluyor ve tabii ki baston kullanmak ya da valiz çekmek için elleriniz de boşa çıkıyor. Bir de benim oğlum bebek arabasındansa kanguruda uyumayı tercih ediyor. Yolculuktan önce iki gruba yazmıştım ve Türkiye’deki anneler, bebeklerini kendileri taşıyamayacakları gerekçesiyle, bebeklerinin kucaklarından alınıp bir görevli tarafından uçağa kadar taşındığını yazmıştı. Kanguruyla böyle bir uygulamanın da önüne geçebilirsiniz.

Bir önceki paragrafta, genel uygulamanın aksine bebekle yolculuk ederken, yanınıza sıvı ve yiyecek alabileceğinizi söylemiştim. Bu sıvı şeylerin, su dolu biberonlar, şuruplar, ya da yiyecekler, aynı çantanın içinde olması işinizi kolaylaştırır. Ben bunları büyük boy ağzı fermuarlı poşetlere koydum, böylece güvenlikten geçmek daha kolay oldu. Tabii ki New York Puerto Rico uçağını kaçırmamızın nedeni de bu yiyecek ve suları kontrol etmek için TSA tarafından yarım saat bekletilmiş olmamız olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. O andaki yoğunluğa ve görevlinin tutumuna bağlı olarak, yanınızdaki bebek yiyecekleri ve sularla güvenlikten geçmeniz normalden çok daha uzun sürebilir.

Ben bebeğime mama sandalyesinde yemek yedirmeye alışkınım, ondan uçakta beslemek gerekirse ne yaparım diye düşünüyordum. Birkaç yol geldi aklıma, elimle tutarak besleyebileceğim şeyler almak yanıma, kraker, çilek gibi, çok katı şeylerle beslemek, yoğurt gibi. Benim oğlumu böyle beslerken, en büyük sorun: elimde bir şey tutmam gerekiyorsa, yoğurt kavanozu mesela ve oğlum da kucağımda oturuyorsa, o kavanoz mutlaka ellenecek, içine el sokulacak, ya da yere atılmaya çalışılacak. Ben kendim yolculuk ettiğimde bebeği katı besinle beslemedim, zira halen mama içiyordu, ama bana gelen kahvaltıdan elimle ona peynir ve biraz da yumurta yedirdim. Sonra o benim tepsimle çok ilgilenmeye başlayınca tepsiyi yere indirmek zorunda kaldım. Eğer bebek pusette oturmak isterse, bebeği pusetin içine oturtup da yemek yedirebilirsiniz. Bunların hepsi kendiniz yolculuk yapıyorsanız geçerli, eğer yanınızda birisi varsa işler çok daha kolay olacaktır. O kişi bebeği ya da yemeği tutar ve siz de rahat rahat beslersiniz. Yanınıza kendiniz ve bebek için bol miktarda yedek kıyafet almayı unutmayın!

Uçakta bebeğin altını değiştirmek özelllikle uzun yolculuklarda şart. Bir de beni gereksiz yere beklettikleri için, oğlumun altını uçağa binmeden önce değiştirme fırsatım olmadı, bezi bolca sıvıyla dolu olan bebeğim, uçağa binince henüz kakasını yapmadığını fark etti ve tam da uçak kalkarken kakasını yapması gerektiğine karar verdi. Ve dışına kadar çıkmış bir patlamayı değiştirmek gerekti. Yanımda poşet taşıdığımı söyledim ya, ama poşetleri nereye koyduğumu bir türlü bulamadığımdan uçak personelinden bir poşet istedim, onlar da gayet kocaman bir çöp poşeti getirdiler. Bebeğin altını alacağımı öğrenince bir de alt değiştirme pedi getirdiler, böylece kendiminkini kullanmak zorunda kalmadım. Ben bebeğin temiz bezlerini, ıslak mendili, alt değiştirme pedini ve küçük bir tüp pişik kremini ayrıca küçük bir çantanın içine koyuyorum, böylece her şey bir yerde oluyor, bu çantanın sapı da var, böylece çantayı, dışarda alt değiştirirken, alt değiştirme masasının kenarına ya da kapının arkasına falan asabiliyorum. Ben bu küçük çantayı aldım elime, bebeğin pijamasını çıkartıp kirli torbasına koydum önceden, uçak görevlisi bana alt değiştirme masasını gösterdi, tam tuvaletin üzerine açılan bir sehpa, ben büyük çöp poşetini yere açtım, bebeği alt değiştirme masasının üzerine yatırdım ve başladım temizlemeye. Kirli bezi kapatıp çöp poşetinin içine attım. Sonra da ıslak mendilleri yanına gönderdim. Bebeğin altını iyice temizlediğimden emin olunca yeni bezi bağladım. Oğlanın çıtçıtlarını kapadım ve kapıyı açıp kabin görevlisinden bebeği tutmasını rica ettim. Alt değiştirme pedini de toparlayıp çöpe ekledim. Alt değiştirme masasını kaldırıp ellerimi yıkadım ve çöp poşetini kabin görevlisine verip artık tuvaletteki çöp deliğinden sığacak gibi değildi, bebeğimi aldım. Üzerini sil baştan değiştirip mama verdim, mamayı hazırlayabilmek için ve tuvalete gitmek için de kabin görevlilerinden bebeğimi tutmalarını rica ettim. Bu arada uçağın içindeki personel muhteşemdi. Bebeği uyutunca pusete koydum, üzerini örttüm ve kemerini de kapattım. Ama ikide bir uyanıp uyanmadığını anlamak için onu kontrol ettim. Miniğim yolculuğun çoğunu uyuyarak geçirdi, çünkü uçak biletini onun uyku saatine göre almıştım. Başlangıcının aksine yolculuğun kendisi gayet güzel ve sorunsuz geçti, eğer olur da bir şekilde bu yazıyı okurlarsa kabin personeline çok teşekkür ediyorum çünkü bana istediğim zaman ve istediğim kadar yardımcı oldular ve bana ilk kez karşılaştığım bir şeyleri, uçak puseti gibi, gayet körcül ve güzel bir biçimde anlattılar. 

Demem odur ki eğer körseniz ve bebeğinizle tek başına uzun bir yolculuk yapacaksanız, gayet mümkün, korkmayın. Sadece planlı ve önyargılara ve olası ayrımcı tutumlara karşı kararlı olun. Bağımsız anne olmak mümkün!


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.