Toplam Okunma 0

Yaklaşık altı senedir ABD’de yaşamaktayım. Bu yaz 11 aylık bebeğimle birlikte ailemi ziyaret etmeye karar verdim. Biletimi aldım. Sonrasında bir saha araştırması yaptım, hem Türkiye’deki hem de ABD’deki kör annelerin olduğu Facebook gruplarına, bebeğimle uzun bir uçak yolculuğu yapacağımı söyleyerek, varsa tavsiyelerini sordum.

Türkiye’deki annelerden aldığım yanıtlar düşündürücüydü. Anneler, kendilerine zorla başka bir yolcunun refakatçi olarak atandığını, görevlilerin uçağa giderken bebeklerini taşımalarına izin vermediklerini yazmış. Üstelik bu sorun farklı havayolu şirketlerinde deneyimlenmiş. Bunları okuyunca daha birkaç yıl öncesine kadar, yanında refakatçi yoksa uçamazsın diye tutturan yer görevlileriyle yaptığım tartışmalar geldi aklıma ve kendimi, bebeğimle yalnız başıma uçtuğum için sorun çıkartabilecekleri fikrine alıştırmaya çalıştım.

Yolculuk günü geldi; yaşadığımız yer New York’tan 4.5 saatlik bir uzaklıkta. Hazırlıkları yaptık ve düştük yola. Tavsiye edildiği üzere erkenden vardım havalimanına. Eşim, ben ve bebek girdik sıraya. Sıra ilerliyor, biz de bir yandan sıradaki diğer insanlarla sohbet ediyor bir yandan da ilerliyorduk. Ben bebeği kanguruyla taşıyordum ve eşim de bagajları idare ediyordu. Sıra bize geldi. Ben herkes gibi kendimin ve bebeğimin pasaportunu görevliye verdim. Görevli sürekli eşimle muhatap oluyordu. İkimiz de kendisine, benim kendi adıma konuşabileceğimi, sorularını bana sorabileceğini dile getirmemize rağmen ben bir türlü muhattap olarak görülmüyordum. Tabii ki bu yazıyı, yer görevlisi beni muhattap almadı, hep eşimle konuştu diye şikayetlenmek için yazmadım. Kadın kendim mi uçacağımı sordu, biz de evet dedik. Sonra valizlerimi almadı ve engelli bilgisinin biletimde görünmediğini söyleyerek beni uçağa kadar geçirecek birinin olmadığını iddia etti. Tekerlekli sandalyeye oturamazmışım çünkü bebeğim varmış; ben tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duymadığımı anlattım ve sadece birinin bana eşlik etmesi gerektiğini, hatta eğer geçiş kartı çıkartırlarsa eşimin benimle kapıya kadar gelebileceğini anlattım. Kadın o uygulamanın 11 Eylül’den sonra kaldırıldığını iddia etti önce, sonra da THY’nin öyle bir kart hiç çıkartmadığını söyledi. Ben de THY ile aynı şekilde daha önce uçtuğumu anlattım. Ama ha duvar ha yer görevlisi. Sonra baklayı ağzından çıkardı ve amirinden onay alana kadar benim işlemlerimi yapmayacağını ve beklememi söyledi. Biz bagajlarımızı da alıp geriye çekilip beklemeye başladık. Arada bir gidip neyi ve neden beklediğimi sordum, sonra üstleri olan başka bir yer görevlisiyle konuştum, pilota ulaşmaya çalıştıklarını, eğer ondan onay alınırsa uçağa alınacağımı ve bunun bir güvenlik tedbiri olduğunu söyledi. Ben de kendilerine, bunun engellilik temelinde bir ayrımcılık olduğunu ve eğer beni uçağa almazlarsa davalık olacağımızı çeşitli şekillerde dile getirdim. Bu arada uçakta 25 dakika gecikme oldu 19’da gerçekleşmesi gereken uçuş 19.25’e ertelendi. Sıradaki herkesin işi bitti, ben bebeğimle dikilmeye devam ettim. O arada bebeğimin altını değiştirmek gibi uçuştan önce yapmayı planladığım hiçbir şeyi yapamadım. Görevlilerin yanına her gidişimde bana beklememi söylediler. En sonunda görevlilerin yanına gittim ve bir yere ayrılmadım, gerilen sinirlerime hakim olmaya çalışarak, anne olma hakkımın engelli olduğum için elimden alınamayacağını, engelli birisi olarak temel haklardan olan seyahat hakkımın da engelli olduğum için elimden alınamayacağını ve sonuç olarak engelli bir anne olarak bebeğimle seyahat etme hakkım olduğunu, 11 aydır bebeğime baktığımı, yolculuk sırasında da bebeğime bakabileceğimi, bebeğimin sorumluluğunun bana ait olduğunu anlattım. Eğer beni uçağa almazlarsa, yazılı bir belge istediğimi ve kendilerine dava açacağımı söyledim.

Sonuç olarak saat tam 19’da ben, mendebur yer görevlisiyle birlikte sıradaki insanların önüne geçmek suretiyle güvenlik kontrolünden geçiyordum. Kontrol uzun sürdü çünkü yanımda içi su dolu 4 biberon, birkaç çeşit şurup ve laptop vardı. Uçak kalkmadan uçağa binmeyi başardım.

Uçuş sorunsuz hatta güzel geçti. Ama ben gördüğüm muamelenin sinirini atamadım üzerimden. Uçağa neredeyse alınmamak, bu süreçte insan yerine konulup muhatap alınmamak ve bunların hepsinin nedeninin görmüyor oluşumdan kaynaklanması sinirlerimi zıplattı. Hızımı alamayıp THY’ye şikayette bulundum, tabii ki de şikayet formu erişilebilir değil. THY tarafımdan özür dileyip “İlgili personele de bundan böyle kendisine verilen görev ve sorumluluklarını yerine getirirken, daha hassas bir tutum içerisinde olması gerektiği hususunda hatırlatmalar yapılmıştır.” yazmışlar. Ben onların görev ve sorumluluklarının yerine getirirkenki asıl sorunun hassasiyet eksikliği değil, ayrımcılık ve bilgisizlik olduğunu düşünüyorum.

Giderken Annemle yolculuk edeceğim için bu durumu test etme şansım olmayacak ama buradan diğer engelli anne ve babalara yazıyorum, eğer seyahat ederken benzer bir tutumla karşılaşırsanız lütfen bunu bir şikayetle havayolu şirketine bildirin ve benimle de paylaşın ki başka ne gibi şeyler yapabileceğimiz üzerinde kafa yoralım. Bunlar maalesef münferit olaylar değil. Nasıl refakatçi olmadan uçma hakkını edindiysek, aynı şekilde çocuklarımızla yolculuk etme hakkını da elde edeceğiz.

Ayrıca Türk Hava Yolları’nın özellikle yer personeline, engelli yolculara nasıl destek olunması gerektiği, sağlamcı mikro saldırılar ve yolcu haklarıyla ilgili bir eğitim vermesi gerekiyor. Eğer isterlerse ben böyle bir eğitim de düzenleyebilirim.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.