Editörler: Burak Sarı
Yazım Denetimi: Gülcan Altun, Nurşen Korkmaz
Web Sorumlusu: Kadir Ahıska, Burak Sarı
İletişim Bilgileri
Yine havaların bizi kışa hazırladığı yağmurlu bir ekim ayındayız. Ekimin Engelsiz Erişim Derneği için on iki yıldır başka bir anlamı daha var biliyorsunuz. Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali elbette. Yine yoğun, yorucu ve bir o kadar da güzel bir festivali geride bıraktık. Festival şerefine arşivlerimizi taradık ve sizler için harmanladık.
Festivalimizin 2025 yılı mottosu "Sanatın içinde kapsayıcı biçimde" idi. Biz de bir sanat dalı olan fotoğraf ile başlayalım istedik. Kadir Ahıska'nın geçmiş anılarını erişilebilir çerçevede nasıl yad ettiğini tekrar okuyalım dedik.
Sanatın bir kolu da edebiyat elbette. Kitaplarda yeti farklılığını işlemek ise ayrı bir mesele. Zarife Uysal “Nöroçeşitli çocuğunuzun 'dayanıklılık geliştirmesi' için davranış değiştirme müdahalelerine ihtiyacı yok. Onlar için kurulmamış bir dünyada ayakta kalmaya çalışan bu çocuklardan daha dayanıklı kimse olamaz. Çocuklarınızın bundan daha fazla dayanıklı olmalarına, yani daha fazla tokat yemelerine lüzum yok” diyen bir kitaptan söz ediyor. Heidi Mavir'in “Çocuğunuz Bozuk Değil” kitabından yaptığı alıntılarla Sesine kulak vermek çok şey değiştirir.
Bir çocuğu konu eden bir kitaptan, kahraman bir kadını konu eden bir çocuk kitabına atlamaya ne dersiniz?
"Birlikte Öğrenelim Miniğim" yazı dizisine devam eden Ayşe & Turgay Gümüş’ün, bu yılın mart ayı için seçtikleri kitap oldukça ilgi çekici. Küçük Mısra'nın sorduklarını da görünce kocaman insanların bile okumaya heves edeceği bir kitapmış gibi duruyor.
Müzeler başka pek çok şeyin yanı sıra sanat eserlerinin de sergilendiği mekânlar. Oyuncaklar da zaman tünelinde düşünüldüğünde birer eser sayılmaz mı? Ya bunların arasında yolculuğa çıkmak. Bir de bu müzenin görevlileri erişilebilirlik konusunda hevesli olursa tadından yenmez değil mi? Gelin detayları Sevgi Mart Göcen'in satırlarından öğrenelim.
Sanat deyince sinema yok mu dersiniz? Elbette var. Burak Sarı'nın kaleminden zekâsıyla farklı bir kişiyi ele alan bir filmle hem de.
Sinema deyince tiyatro geliyor öte yandan insanın aklına. Tiyatroya yer yok mu sandınız özel sayımızda. Tabii ki var. Nurşen Korkmaz'ın başka bir sanatla yani betimlemeyle bütünleştirdiği bir anlatıyla hem de. Moliere'in “Cimri” adlı oyununu sesli betimleme ile seyir imkânı bulan yazarımızın izlenimlerine bir kez daha kulak veriyoruz.
Sahne sanatlarına kaptırdık gidiyoruz. Taa Amerikalardan süzerek geliyoruz. Tiyatro, opera gibi sanat dallarıyla ilgilenmek isteyen körleri tedirgin eden birçok soru var ve bunlardan biri olası dövüş sahnelerini nasıl başarıyla canlandıracakları. Cevabı Ali Çolak’ın çevirisiyle Madie Hendrix’in yazısından öğreniyoruz.
Bir başka görsel sahne sanatı da bale. Küçük kızların gözdesi hem de. Kör bir çiftin kızı olan Ela Hipatya da balerin olmak isterse... Daha da önemlisi erişilebilirlikle ilgili verileri hayatının başından beri tanış olan Hipatya gibi miniklere, ne kadar küçük yaşta öğretmeye başlarsak eşerişimi, meyvelerini de bir o kadar keyifle toplayacağımıza tanıklığını muhteşem bir yazıyla anlatıyor Dilek Başar Açlan.
Arşive girmişken taa 2019 yılı kasım ayına uzanıyoruz. Konuk yazarımız Çağrı Artan, internetin ilgi çekici ve iddialı dizisi “İn The Dark” ile karşımızda. On üç bölümden oluşan ve betimlemesi olan bu diziye dair görüş ve eleştirilerini bizlere aktarırken medyada sakatlığı temsil eden kişilerin sakat olmayan oyunculardan seçilmesinde sağlamcı bakış açısının etkisine ve bunun diziye nasıl yansıdığına dikkat çekiyor.
Üretkenliğin doruğunda ilmek ilmek işlenen şeyler de elbet birer sanat eseridir. Yaşama değer ve güzellik katarlar. Bu yüzden belki de genel adları süs eşyasıdır. Festivalimizde stant açarak konuk olan kör bir makrome sanatkarı Burçak Sofuoğlu ve Engelsiz Eğitim kapsamında verdiği dersi konu eden Gülcan Altun'a kulak verelim şimdi de.
Özel sayımıza bu yıl dört yazıdan oluşan bir seri ile sunduğumuz konuk yazarımız Ercan Şen'in kent açık alanlarındaki engellerin tanımlanması ve sınıflandırılması ile erişilebilir şehirlerle ilgili yazı dizisinin ilk bölümünü de almak istedik.
Teknoloji hayatın vazgeçilmezi elbette artık günümüzde. Körler için ise anlamı çok daha fazla olsa gerek. Nitekim bu sayede pek çok şeye erişimimiz çok çok daha kolay olabiliyor. Tüm bunların yasal bir çerçeveye oturtulması ise hayati bir önem taşıyor. Sarper Arıkan’ın geniş bir düzlemde bu konuyu ele aldığı yazısı da bir kez daha bizlerle.
Burak'ın yazdığı editör tanıtımında şu cümle çok hoşuma gitmişti. Üstelik tam da gerçeği yansıtıyordu. {"Bir arkadaşa bakıp çıkacağım" diyerek EEEH Dergi toplantısına katılan Ömer Göktaş'ı, dergimizin yeni yazarı olarak toplantıdan ayrılmaya ikna ettiğimizi büyük bir sevinçle haber ediyoruz.] Sonuç; gördüğünüz üzere Ömer sürekli yazılarını okuduğunuz bir yazar artık. Özel sayıdaki yazısı ise bizimle ilk paylaşımı: Yeni medyayı daha etkili kullanmaya dair ip uçları.
Genelde bizimle deneyimlerini paylaşan bir yazarımız Ecrinnur Aytekin. Özel sayımızda lisede yaşanan arkadaşlık ilişkilerindeki sürecini anlatıyor. Sizin için çok mu geç olduğunu düşünüyorsunuz? Bizce yanılıyorsunuz; çünkü bu paylaşılan deneyimler bir ömür boyu başucumuzda durması gereken anekdotlar içeriyor.
Çocukluğundaki anılarından damıttığı çıkarımları bizimle paylaştığı kayda değer yazısıyla Murat Kefeli yeniden karşınızda.
Engelli miyiz, engeli olan birey mi Sahi biz neyiz? Elif Emir Öksüz bu konuda oldukça dertli. Bu konuyu fena kafaya takmış. Bizce hiç de haksız değil. Nasıl mı? Detaylar sayımızda.
Nedir empati kurmak? Karşınızdakini değerlendirirken baz aldığınız ölçüt nedir? Sonunun onu görmezden gelmeye gidebileceğini, hatta bunun 6 Şubat depremleri sonrasında nasıl işleyebileceğini düşündünüz mü hiç? Veyahut görmezden gelme nedir? Bu soruların yanıtları, hatta çok daha fazlası Şeyma Büyükurvay Şatay'ın yazısında.
Kasım sayımızda kaldığımız yerden devam etmek üzere şimdilik bize müsaade.
Editörden “Yazarı: Gülcan Altun
Sesli Dinle
Editörden