Toplam Okunma 0

Sevgili EEEH Dergi emekçileri ve sevgili okurlar, hepinize en içten selamlarımı iletiyorum. O kadar değerli yazılar var ki yayımlanır mı bilemiyorum. Ancak ben yine de EEEH Dergi’nin yüzüncü sayısında bir yazım olsun istedim. Dergimizin doğum gününü en umutlu dileklerimle kutluyorum. Bu yazımda ülkemizdeki üstenci bakış açısını biraz irdelemek ve bu anlayışla karşılaştığım durumlarda verdiğim tepkilerden bahsetmek istiyorum.

 

Üstenci bakış kendisini her durumun, her bireyin üstünde gören, dilediği şekilde davranan, kendisini neredeyse her konuda eksiksiz gören, müdahaleci, karşısındaki bireyin hakkını, hukukunu, sınırlarını gözetmeyen, “Her şeyi bilirim, bilmezsem de ben bilirim” anlayışı olarak da tanımlanabilir. Peki bizlerin yaşamına ne şekilde yansıyor bu üstenci bakış? Örneğin bir görme farklılığı olan bireyin hiç tanımadığı bir kişiyle karşılaşması, kişinin “Dur, nereye gidiyorsun?” sorusu, üstenci bakışa en güzel örneklerden biri olarak verilebilir. Kimileri buna “yardımseverlik” diyecek ancak ben kesinlikle katılamayacağım. Bu kişiler hiçbir engeli olmayan bireyleri sokakta durdurup “Nereye gidiyorsun?” ya da karşısında durup “Sağdan git, soldan git” şeklinde bireyin özel alanını ihlal edici eylemlerde bulunamıyor. Çünkü üstenci bakışla hareket eden bu kişiler, karşısındakini hiçbir engel taşımayan tırnak içerisinde kendi gibi “normal” birey olarak görüyor. İşte üstenci bakış burada devreye giriyor. “Ben senden fiziki olarak daha üstün durumdayım, senin kişisel alanına dilediğim gibi müdahale edebilirim” düşüncesi oluşuyor bu yaklaşıma sahip kişilerde. Daha da üzücü tarafı, üstenci bakışı huy edinen kişiler bu davranışı yardımseverlik, korumacılık, iyi niyet anlayışıyla sergilediklerini düşünüyorlar. Peki nasıl baş edebiliriz bu yaklaşımla ya da nasıl tepki vermeliyiz bu anlayışa sahip insanlara?

 

Özellikle tavırları karşısında öfkelenmeden kuracağımız iletişimin kontrolü bizim elimizde olmalı. Eğer ki iletişim dili sonuç veriyor ise işimiz daha kolay çünkü bu tür kişiler üstenci bakış davranışını çoğunlukla farkında olmadan gerçekleştiriyorlar. Ancak kişi davranışında ısrar ediyor ise kesin ve net tepkiler vermek, kişileri bireysel alanımıza müdahale etmekten alıkoyacaktır.

 

Örneğin görme farklılığınız var ve bir otobüse bindiniz. Bu anlayış, size hiçbir şey sormadan kişisel alanınızı hiçe sayarak sizi hemen kucakladı. İlk olarak hiçbir çekince duymadan o saygı yoksunu kişinin ya da kişilerin elinden kendinizi kurtarın. Uygun bir dille yaptığının doğru olmadığını, kendi sınırlarında kalması gerektiğini ifade edin. Uyarınızı anlarsa, iletişim dili işe yaramış demektir. Kişi barbarlıkta ısrar ediyor ise oradaki tepkileriniz kesinlikle net ve kararlı bir şekilde kişisel alanınızı korumaya dönük olmalıdır. Sosyal kimliğimiz ya da bireysel farklılıklarımız, üstenci bakış ya da benzeri anlayışlar bizlere baskı aracı olarak kullanılmamalı. Yazıma burada son vermeden önce, “eşit, erişilebilir, engelsiz hayat” parolasıyla hayatımıza giren ve düşünce dünyamızı derinden etkileyen EEEH Dergi’nin okuru olmaktan ve bu dergiye yazmaktan duyduğum mutluluğun tarifsiz olduğunu belirtmek isterim.

 

Uzun yıllar hayatımızda var olması dileğimdir. Bütün EEEH Dergi emekçilerine ve okurlarına sevgilerimle.

 

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.