Toplam Okunma 0

Bu zamana dek görme engellilerle ilgili pek çok projeye ve tez çalışmasına katıldım. Bu çalışmaların çoğunda görme engelli anne olmakla ilgili sorulara rastladım. “Nedir farklar ve zorlukları nelerdir?” diye fikirler edinilmek için hazırlanmış konular ve sorular yer alıyordu. Ben de bu yazımda size bu farklardan ve benzerliklerden söz etmek istiyorum sevgili dostlar.

 

Görme engelli anne olmak, diğer annelerden farklı olmak değildir aslında. Ama bir o kadar da farklıdır toplum nezdinde. Kör anne de benzer süreçlerden geçerek doğum yapar, bebeğini benzer biçimlerde doyurur, günlük ihtiyaçlarını benzer biçimde karşılar. Farklı olan şey, kullandığı yöntemlerdir sadece. Ancak görme engelli anne, daha hamilelik sürecinden itibaren diğer annelere nazaran daha farklı sorularla baş etmek zorundadır. Gebe olduğu haberini paylaşır paylaşmaz, bebeğine nasıl bakacağı, bebek sorumluluğunun üstesinden nasıl geleceği konusunu dert edinir kendinden başka herkes. Oysa gören kadının hamilelik haberi büyük bir coşkuyla karşılanır ve tebrik yağmuruna tutulur. Yine gebelik sürecinde aylık kontroller kör annenin değil, herkesin meselesi olur. Eğer bebek sakat doğacaksa ya da böyle bir ihtimal varsa mutlaka doğurmaması, tüm testleri zamanında yaptırması sıkı sıkı tembihlenir. Gören anne adaylarına ise sağlıklı beslenmesi önerilir ve merak edilen şey, bebeğin cinsiyeti ile doğumun ne zaman olacağıdır. Ne de olsa gören anne, kör anne gibi sakat çocuk doğurma potansiyeline sahip değildir. Kör anne adayının bebek bakımını tek başına nasıl yapacağı yine herkesin meselesi olurken, gören anne için böyle bir şey söz konusu olmaz. Çünkü o görüyordur ve bu tek başına her şeyin üstesinden gelebileceği anlamına gelir. Oysa hepimiz biliyoruz ki yeni doğum yapmış kadınlar, bir süreliğine tecrübeli bir aile büyüğüne gereksinim duyarlar ve bu herkes için gayet doğal bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı duyan kişi kör anne olduğunda, gerekçe olarak kadının körlüğü öne sürülür.

 

Bebek büyüyüp de yürümeye başladığında, fiziksel olarak daha hareketli olduğu zamanlarda bu durum kör için çok daha zor olduğu önyargısıyla meraklı gözler tarafından incelenirken, gören anne için annenin zorlanması değil, çocuğun çok hareketli oluşu durumu zorlaştıran unsurdur. Yani sorun annede değil, çocuğun çok yaramaz oluşundadır. Okul hayatı başladığında yine yaşanan zorluklar toplumun gözünde körlükten kaynaklıdır. Gören anne çocuğuna ödev yaptırmayla ilgili zorlukları paylaşırken, aynı zorlukları paylaşan kör annenin durumu, göremediği için onun bu sorunları yaşadığı şeklinde yorumlanır. “Mademki kör olduğumuz için bu sorunları yaşıyoruz, peki neden görenler için hayat dört dörtlük değil?” demekten kendimi alamıyorum.

 

Bu yazdıklarım, çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun hep aynıdır. Her ne kadar konular aynı olsa ve çözüm yöntemleri farklı olsa da kör anneler her zaman için eksik, iki kat hatta daha fazla zorluk içinde yaşayan, sürekli yardım edilmesi gereken zavallı kadınlardır. Bunun hiç de öyle olmadığını her fırsatta anlatmaya çalışsak da önyargıları kırıp içeri girmek kolay olmuyor. Ama pes edecek de değiliz tabii. Her fırsatta sorunun toplumun sağlamcı bakış açısından kaynaklandığını, asıl meselenin erişilebilirlik ve engellenmişlik olduğunu, bıkmadan usanmadan anlatmaya ve yazmaya devam edeceğiz.

 

 

 

 

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.