Merhaba değerli okurlar, bu yazımda sizlerle önyargısız yüzüş üzerine konuşmak istiyorum.
Serbest yüzüş, sırt üstü yüzüş, kurbağalama yüzüş, kelebek yüzüşü var.
Bir de ben eklemek isterim bu yüzüş stillerinin arasına bir yüzüş stili.
O da "ön yargısız yüzüş".
Malum, biz görmeyenlerin sürekli karşılaştığı bir durumdur bir spor salonuna gittiğimizde görmediğimizden ötürü birçok bahanenin üretilmesi, yapamayacağımızın öne sürülmesi, tecrübemiz yok denilerek kişinin geri çevrilmesi. Neden? Sırf görmüyor olmamız ya da farklı bir engelimizin oluşundan ötürü. Aslında her şey bir deneyim değil midir? Her şey doğuştan mı bilinmektedir? Zihinlerde kırılmaz ön yargılar olduğunda maalesef bunlarla karşılaşmak oldukça üst düzeyde oluyor ne yazık ki.
Yüzme konusunda kendimi geliştirmek istiyordum. Birkaç yere sordum, araştırdım ama maalesef istediğim sonuca ulaşamadım. En sonunda bir kuzenimin motorcu grubundan bir arkadaşının olduğunu ve kendisinin de beden öğretmeni olduğunu öğrendim. Ona benden bahsetmiş ve sağ olsun Furkan Hoca da benimle görüşmek istemiş. Kendisiyle iletişim kurdum ve ona yüzmeyi sevdiğimi, geliştirmek istediğimi söyledim. Kendisi de daha önce görmeyen bir kişiyle çalışmadığını ama deneyimlemek istediğini söyledi. Ben de ona yapılamayacak bir şeyin olmadığını, bire bir olduğumuzda ve temas halinde olduğumuzda çözüme rahat ulaşabileceğimizi söyledim. Kendisi de ilk dersi bir deneme dersi olarak yapmak istedi. Çok heyecanlıydı ve istekliydi. Bu ses tonuna da çok güzel yansıyordu. Bir iş yapacaksak bunu en güzeliyle yapmalıyız dedi.
İlk dersimize yanlış anımsamıyorsam eylülün 3. haftasında başladık. Havuza girdik ve önce ayak çırpışlarıyla başladık dersimize. Benim su korkumun olmaması da işleri oldukça ileri taşıdı aslında. Çünkü kimi insanların su korkuları olabiliyor ve onlarla ilk aşamada o korkunun yenilmesi üzerine çalışmalar yapılıyormuş. Kimileri bu korkuyu kısa zamanda yenebilirken kimileri de uzun süre yenemeyebiliyorlarmış.
Yüzme hocam bana, hocam, çoğunlukla gören bireylerle çalıştığım için bazen "buraya bak" gibi terimler kullanabilirim. Bunun için kusura bakma dedi. Ben de kendisine bunun benim için sorun olmayacağını, "buraya bak!" dersen de ben de "nereye bakacağım?" diyerek diyaloğu geliştirebileceğimizi belirttim. Gülüştük beraberce. Ayrıca anlamadığımda ya da sormak istediğim bir şeyler olduğunda rahatça sorabileceğimi belirtti. Birlikte öğrenme yöntemlerimizi geliştirebileceğimizi konuştuk ve uyguluyoruz. Şu anda da devam ediyoruz derslerimize.
Diyeceğim o ki; ön yargı olmadığında, gerçekten bir şeyler yapılmak istendiğinde çok da güzel yollar katedilebiliyor. Yeter ki insana insan olduğu için değer verilsin ve engel denilen kavram öne sürülerek geri kaçış manevraları yapılmasın. Furkan Hoca gibi nice gelişime açık, insana insanca değer veren öğretmenlerin ve bireylerin her an hayatımızda olmasını dilerim. Hoşça ve huzurla kalınız.