Ekim ayı festival ayı biliyorsunuz. Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali'nden söz ediyorum. Ancak sizin için Eylül sayımızda Gizem, Kasımda ise Dilek gayet detaylı ve güzel anlattılar olanı biteni. Ben size bambaşka bir Ekim festivalinden bahsedeceğim. Bence tahmin ediyorsunuz. Evet evet doğru bildiniz. Engelsiz Filmler Festivali. Ekimin başka bir erişilebilir getirisi.
Aslında ilk kez somut olarak ucundan kıyıcığından mini minnacık içinde yer aldım bu sene. Sorumluluğu çok stres yüklese de heyecan verici bir süreç bence. Esas konum ise festivalin kendisi. Geçen yıl muhtemelen benim beceriksizliğimden bir türlü siteden film izlemeyi becerememiş ve o zamanki birtakım nedenlerle seyir keyfinden vazgeçmek zorunda kalmıştım. Bu yıl çok daha kolaylıkla siteyi kullanabildim ve bazı filmleri izleyebildim. En büyük üzüncüm Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali ile çakışması ve hastaneye yatma telaşım nedeniyle festivalin verilerini yeterince süzememek oldu. Kahroldum desem abartmam inanın.
Benim bu yazıda size anlatacaklarım, festivalde kaç filmin olduğu ya da filmlerin kategorileri falan olmayacak. Yapıldı ve bitti zaten. Detayları festivalin resmî sitesinden inceleyebilirsiniz. Ancak yine de beğeniyle izlediğim festival sonu kapanış videosundan birkaç anekdot vermek istiyorum. Ama siz benim sunduklarımla yetinmeyin ve aşağıda kolayca bulacağınız bağlantıdan videoya bir göz atın.
Video, Deniz Göktaş sunumu ile bize ulaşıyor. EFF'nin direktörü Ezgi Yalınalp festivale dair bilgiler veriyor önce. Bu yılki festivalin teması: "Absürt" olarak belirlenmiş. Bu bağlamda daha çok kara komedi filmlere yer verilmiş. "Absürt çünkü pandemi koşulları ve daha ötesi, insanları olmaz denilenlerin olduğu bir noktaya getirdi. Son iki yıldır yaşananlar insanların daha fazla gülmeye gereksinimi olduğu sonucuna ulaştırdı ve böyle bir tema seçildi" diyor Yalınalp.
Bu seneki festival geçen seneden farklı olarak sadece sanal ortamda değil, hibrit olarak hem sanal hem de bir kısmı fiziksel ortamda gerçekleştirilmiş. Festival ekibi hemen hemen her yıl yepyeni bir faaliyeti kapsamına alıyor. Bu doğrultuda 2021 yılında kısa film kültürünü daha fazla kişiye tanıtmak ve kısa filmcilere daha fazla ifade alanı açmak amacıyla programına uluslararası bir kısa film yarışması da eklemiş. Şimdi adını telaffuz edemeyeceğim dünyanın en önemli kısa film festivali EFF'de izlenmek üzere absürt kara komediden oluşan kısa film seçkisini oluşturmuş.
Videoda dikkatimi çeken bir şeyi yazmadan edemeyeceğim. Festival destekçileri olarak ABD Büyükelçiliği, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Sabancı Vakfı sayılıyor ve birer yetkili bu kuruluşlar adına konuşma yapıyor. Konuşmalardaki bariz fark beni çok etkiledi. Şöyle ki sponsorların konuşmacıları arasında elçilik yetkilisinin konuşması gerçekten diğerlerinden farklı. Hani derler ya "Bizim insanımız böyle, biz de toplum şöyle" falan diye. Beni sinir eden bir söylemdir bu. İnsan her yerde insandır bana göre. Ancak üç konuşmacı arasından bizden olmayanın konuşması gerçekten kayda değer. Engellileri olumlu ya da olumsuz ötelemeden, diğer insanlardan ayırmadan öylesine festivalin kendisini, temasını konu eden ve bütünüyle kapsayıcı bir konuşma yapmış ABD Büyükelçiliği Kültür Ataşesi yetkili. Türkçe olarak söylediği cümleler bile ekstra kapsayıcı, bütünleştirici. Ne diyeyim, helal olsun.
Yazıyı yazmak için festivalin web sitesini incelerken bir bilgi dikkatimi çekti. EFF ekibi sadece Engelsiz Filmler Festivali'ni düzenlemekle kalmıyor anlaşılan. Siteden direkt kopyaladığım paragraf şöyle: “Engelsiz Filmler Festivali, 2019 yılında BE IN! Erişilebilir Festivaller Ağı isimli uluslararası oluşumun da kurucu üyelerinden biri oldu. EFF ile birlikte Klappe Auf! Kısa Film Festivali (Hamburg/Almanya), Oska Bright Film Festivali (Brighton/İngiltere), Festival Inclus (Barselona/İspanya), European Film Festival Integration You and Me (Koszalin/Polonya) ve The Extraordinary Film Festival (Namur/Belçika) inisiyatifi ile kurulan ağ, sinemayla ilgili etkinliklerde erişimin eşit bir şekilde sağlanmasını, engelli bireylerin sinemadaki temsillerinin artmasını ve bu konuların uluslararası arenada daha görünür ve tartışılır kılınmasını amaçlıyor.” Yalan yok! Gurur duydum ülkem adına. Ne diyoruz? “Erişilebilirlik her şeydir.”
Hadi biz festivale dönelim. Ödül alan filmlerin yönetmenlerinin teşekkür konuşmalarını da içeriyor video. Jüri üyeleri ve ödüle layık gördükleri yapıtlar ise şöyle:
Ulusal Uzun Film Yarışması jürisinde yönetmen Banu Sıvacı, senarist ve yapımcı Emine Yıldırım ve yönetmen İnan Temelkuran yer almış.
En İyi Film: Barış Sarhan'ın yönettiği Cemil Şov adlı film olmuş. Yönetmen yine aynı film ile En İyi Yönetmen ödülünü de almış.
En İyi Senaryo ödülünü ise Kumbara adlı filmin senaryosu ile Ferit Karol ve Serkan Fakılı paylaşmışlar.
Seyirci Özel Ödülü'nü Hayaletler filmiyle yönetmen Azra Deniz Okyay kazanmış.
Kısa Film Yarışması jürisinde ise akademisyen ve festival programcısı Azza Chaabouni, International Short Film Week Regensburg Direktörü Insa Wiesse ve Kısa Film Yönetmenleri Derneği Kurucu Başkanı Sidar Serdar Karakaş yer almış.
En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülü yine aynı yapımda birleşmiş. Beni de çok etkileyen Anne adlı kısa film ve yönetmeni Aslak Danbolt ipi göğüslemiş.
En İyi Senaryo ödülünü Yasemin Demirci, İklim Değişimi adlı kısa film ile almış. Ki ben bu filmi daha sonra izlerim diye beklemeye almış ve sonra da kaçırmış oldum ne yazık.
Seyirci Özel Ödülü ise yine benim de çok beğendiğim Anuş adlı filme gitmiş. Filmin yönetmeni Deniz Telek.
Tüm bunlardan sonra Engelsiz Filmler Festival'inin asıl düzenleyicisi olan Puruli Kültür Sanat'tan da biraz bahsedelim. Benim yıllar önce yine EFF üzerine yazdığım bir yazıdan özür borcum vardı ve kendilerine EEEH Dergi'nin sayfalarından özrümü bildirmiş ve dahası yazı üzerinden hatamı düzeltmiştim. Şimdi aynı hatayı işlemiyor ve büyük harflerle “Tebrik ve teşekkürlerimle PURULİ Kültür Sanat” diyorum.
http://www.puruli.org/ web sitesinde göreceğiniz gibi kuruluş, "NEDİR?" adlı bağlantıda kendini tanıtmış. Tanıtım çok hoşuma gitti ve sizin için aynen aldım. Ancak siz yine ilgili sayfaya bir göz atmayı ihmal etmeyin. Zira Puruli adının nereden geldiği çok sempatik bir dille anlatılmış. Kesinlikle okumaya değer.
“Puruli Kültür Sanat, kültürel belleğe ve birikime uzun vadede değer katacak kalıcı projeleri hayata geçiren bir kültür operatörüdür. Yaygın dolaşıma dahil olmayan sanatın, mümkün olduğu kadar fazla kişiye ulaşmasını amaçlar. Dünyanın her köşesinde benzer amacı paylaşan kişi ve kurumlarla alternatif kanallar açmak için ortak çalışmalar yürütür.”
Sitesini incelediğinizde siz de pek çok organizasyon ve etkinlikte emekleri olduğunu göreceksiniz. Üstelik birçok alandan çok farklı çevrelere de ulaştıklarına tanık olacaksınız. Bunlar arasında en popüler olanı ise Adana Altın Koza Film Festivali.
Bu noktada benim kafama takılan çok çeşitli organizasyonlarda çevreleri öbekleştirmek yerine ki konular ve kapsamlar farklılaştığında mecburen farklı organizasyonlar olacaktır, herkes için her şey aynı anda olamaz mı?
Mesela büyükler-küçükler, yaşlılar-gençler, yeti farklılar ya da olmayanlar, mülteciler ve yerliler vs. hepsi aynı organizasyonda birleşemez mi? Sözün özü en bilineni olması hasebiyle örneğin Adana Altın Koza Festivali tümüyle erişilebilir hale getirilemez mi? Hatta En Erişilebilir Film ödülü diye bir ödül ile taçlanamaz mı yapımlar? Neden olmasın?
Engelsiz Filmler Festivali resmî web sitesini incelemek isterseniz bakınız:
Festivalin sesli betimlemeli kapanış videosu için tıklayınız: