Toplam Okunma 0

Hatırlarsanız dergideki ilk yazımda, uzunca bir yazıyla NFB’nin nasıl bir örgüt olduğunu ve neler yaptığını anlatmıştım. Yine o yazıda, bundan sonra sık sık NFB’den bahsedeceğimizi ve burada olup bitenleri size aktaracağımızı belirtmiştim. Her ne kadar Zeynep temmuz ayında gittiği fantastik ulusal NFB kongresinden bahsettiyse de, o günden bu güne bu konuyla ilgili benden hiç ses çıkmadı. İşte şimdi sazı elime aldım. Bu ay için bambaşka bir yazı hazırlamıştım aslında. Bir iki küçük düzenlemeden sonra hazır olacaktı. Fakat 31 Ekim - 2 Kasım tarihlerinde katıldığım NFB Ohio kongresi bir kaç adım öne çıktı ve anlatmaya değer bir hal aldı. Durum böyle olunca da, taze taze haberleri vermek adına diğer yazıyı şimdilik rafa kaldırdım.

 

Bu yıl NFB Ohio kongresine ikinci defa katıldım. İlkine katıldığımda Amerika’ya geleli henüz iki ay bile olmamıştı. Sudan çıkmış balık gibiydim ve konuşulanların neredeyse yarısını anlamıyordum. Aradan geçen sürede hem İngilizcem epeyce gelişti, hem de aylık toplantılar sayesinde NFB’ ye daha aşina hale geldim. Bu yüzden bu yılki kongre çok çok daha verimliydi. Bu yılın benim için ayrıca bir önemi daha vardı. NFB Ohio şubesi tarafından üç öğrenciye verilecek bursa başvurmuştum ve kongreye bursu kazananlardan biri olarak gidiyordum.

 

Kongreden önce biraz bu burstan ve benim için anlamından bahsedeyim. NFB Ohio şubesi her yıl üç öğrenciye burs veriyor. Burslar NFB tarihinin önemli bazı isimlerinin anısına veriliyor. Burslara uluslararası öğrencilerin başvuru yapıp yapamayacağı herhangi bir tüzükle düzenlenmemiş, fakat kısıtlı kaynaklardan önce kendi halkını yararlandırma ve bu ülkede yaşayacak ve NFB’ye katkıda bulunacak insanları faydalandırma gibi bir bakış açıları olduğunu da gizlemiyorlar. İlk başta çok şansım yokmuş gibi görünse de, bu bursa başvurdum. Oldukça teferruatlı bir başvuru süreciydi; transkriptler, niyet ve referans mektupları ve elbette başvuru formu. Kongreden bir iki ay önce bursu kazandığımı haber verdiler ve kongreye katılmam gerektiğini söylediler. Bu harika bir şeydi doğrusu. Çünkü ilk gittiğim kongreyi çok sevmiştim ve bu sefer bursiyer olarak gidecektim. Kongrenin gala yemeğinde bursiyerlere sertifikaları takdim ediliyor, ve kimin hangi bursu aldığı yani kaç para alacağı açıklanıyor. Burs komitesi bu son kararı vermek için, üç bursiyerle kongre boyunca vakit geçiriyor. Bu sebeple komite ve diğer bursiyerlerle öğle ve akşam yemeklerinde bir aradaydım. Harika insanlar ve bursiyerlere geleceğe açılan bir kapı gözüyle baktıkları kesin. Kendimi müthiş özel hissettiğimi itiraf etmeliyim. Binlerce kilometre öteden gelmiş, kırık İngilizcesiyle kendini kısmen ifade edebilen bir yabancı olarak, sadece bursu almakla kalmayıp, komite tarafından en yüksek bursa layık görüldüm. Alacağım para elbette beni mutlu etti, ama bundan çok çok daha özel olan şey pek çok Amerikalı öğrencinin önüne geçip bu bursu alabilmekti. Galada yaptığım konuşmada orada bulunan herkes dergimizi tanıdı. Onlara EEEH’nin ne anlama geldiğini anlattım. Dokuz aydır hiç ara vermeden, tamamen gönüllülüğe dayanarak dergimizi çıkardığımızı ve giderek genişleyen harika bir ekibimiz olduğunu paylaştım. Arada bir okyanusun öte yanına ulaştıklarını bilmek, birilerinin bir yerlerde haklar için mücadele ettiğini duymak, salondaki herkesi çok mutlu etti. Bütün konuklar EEEH ailesine kocaman alkışlar gönderdiler. Yazarlarımızdan okuyucularımıza kadar herkes, bir grup Ohio’lu kör aktivist tarafından sevgi ve saygıyla selamlandı.

 

Şimdi burs işlerini bir kenara bırakıp, kongrede neler olup bittiğinden bahsedeyim. Önce kongre erişilebilirliğini aktarayım kısaca. Kongre programı elbette braille, büyük punto ve dijital olarak hazırlanmıştı. Programın başında otelin körcül tarifi de mevcuttu. Tüm oda kapılarının kalıcı olarak braille ve kabartılmış rakamlarla etiketlenmiş olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde. Braille olmasa da, kabartılmış Latin alfabesi ve rakamlarla, her koridorun başında sağdaki duvarda, o koridorda hangi oda ve salonların yer aldığını gösteren levhalar vardı. Uzun uzun yazıyı okumak pek mümkün değil ama oda numaralarını 100 ile 150 arası gibi kısaca belirttikleri için, hangi koridorda olduğumu anlamak çok kolaydı. Bunun dışında otel personeli eğitilmişti. Tabağı getirdiğinde neyin nerede olduğunu saat yönleriyle belirtiyor, oda servisi hiç bir eşyanın yerini değiştirmeden odayı temizliyordu. Bu ince düşünülmüş küçük ayrıntılar gerçekten hayatı kolaylaştırıyordu. Tıpkı 2012 yılındaki ilk Ohio kongremde olduğu gibi, bu yıl da braille okuyamadığım için kendimi çok eksik hissettim ama en azından bu sefer rakamları okuyabiliyordum.

 

Kongrenin genelini üç temayla özetleyebilirim: Birincisi tüm üyelere iyi birer aktivist olmaları için bir yıl yetecek motivasyonu sağlamak. İkincisi Başta Ohio olmak üzere, NFB bünyesinde ve körlükle ilişkili konularda neler olup bittiğinden haberler vermek. Üçüncüsü de NFB’nin 2015 yılındaki 75. doğum günü için organize olmak.

 

Bu yıl Ohio kongresinin özel konuğu, yıllarca ulusal düzeyde NFB başkanlığı yapmış avukat Dr Maurer’dı. Ekibi ileriki mücadeleler için motive etmek konusunda oldukça başarılı bir performans sergiledi. Sık sık NFB’nin kazanımlarını vurguladı. Neden NFB benim için önemli, ya da neden NFB’deyim temalı bir kaç konuşma da buna katkıda bulundu. Ayrıca NFB şarkılarının, müzik terapisi öğrencisi Kaiti’nin gitarı eşliğinde hep bir ağızdan söylenmesi de mücadele ruhunu pekiştirdi. Bu şarkıları dinlerken hep Özgürlüğün Ritmi grubunu düşündüm. Bütün üyelerden, kapanış oturumunun sonundaki şarkıya bastonlarıyla eşlik etmelerini istedim. Bu fikre bayıldılar ve seneye Özgürlüğün Ritmi grubunun şarkılarını duymak istediklerini söylediler. Bütün salon baston sesleriyle inlerken, herkes “Yaşasın NFB” tadında bir şarkı söylüyordu ve ben kalbim sizlerle, bedenim Ohio’da, bir ayrışma haliyle, körlüğün ortak mücadeleci tutumundaki birleşme hali arasında gidip gidip geliyordum.

 

Neler olup bittiğinden haberler verme faslına geçelim şimdi de. Konferansın pek çok alandan konukları vardı. Ohio kütüphanesinin körler birimi sorumlusu gelip, ne gibi yeni hizmetler olduğunu ve geçen yıldan bu yıla tutulan bazı istatistikleri aktardı. Senatör yardımcısı ki devlet yönetiminde senatör önemli bir adamdır, gelip taleplerimizi dinledi. Yine devlet kanalından sayılabilecek biri, Ohio Engelli Hakları biriminden bir konuk, engelli hakları ile ilgili bilgi paylaştı ve hizmetlerini aktardı. Charles Bonet Sendromu yaşayanlar, gelip bu sendromun nasıl bir şey olduğunu paylaştı. Hayatımda duyduğum en ilginç görme durumlarından biri olan bu sendromu da bir başka yazımda uzun uzun anlatmayı planlıyorum.

 

Şimdi sıkı durun, bomba haber geliyor, KNFB reader çok yakında Türkçe destekli olacak. Yani Türkçe metinleri de okuyacak. Uygulamanın iki ay kadar kısa bir sure içinde hayata geçeceğini, Dr Mauer benim salondaki varlığımdan habersiz biçimde tüm katılımcılarla paylaştı. Her ne kadar e-postalarımıza dönüş alamasak da, kampanyamızın sonuç verdiğini görmek harika ve olağanüstü motive edici. İstemek her şeyin başıdır. Ayrıca detaylı bir KNFB reader tanıtımı da yapıldı. Tanıtım IPhone 5S ile yapıldı. Uygulama hayranlık uyandırıcı derecede başarılı ve hızlı. Çok sayfalı doküman fotoğrafı çekebiliyorsunuz ve her sayfa yaklaşık 2 saniye içinde hazır oluyor. Hazırlanan metinleri e-posta yoluyla paylaşabilir ya da kaydedebilirsiniz. Ayrıca KNFB reader bir çeşit pdf dönüştürücü işlevi de görüyor. Diyelim ki e-posta ekinde bir pdf var ve okunmuyor. Birlikte aç deyip, KNFB reader aracılığıyla belgeyi işleyebiliyorsunuz.

Epeyce reklam yaptıktan sonra, biraz da 75.yıldan bahsedeyim. Aslında henüz pek birşey yok. Tüm hazırlıklar temmuzdaki büyük kongre için. 75 temalı kompozisyon yarışmaları,

organizasyon ve etkinlik planlamaları yapılıyor. NFB Ohio 75 kişiye sponsor olarak temmuzda Orlando’daki kongreye götürmeyi planlıyor.

 

Bunlara ek olarak ilk akşam harika bir Beatles anma gecesi yapıldı. Rock and roll yapan bir grup tüm gece Beatles şarkıları söyledi. Gerçekten harika müzik yapıyorlardı. Beatles ile ilgili minik bir belgesel gösterimi ve grupla birlikte seyahat eden bir ekip elemanının katılımıyla gece daha da anlamlı hale geldi. Gecenin asıl amacı organizasyona para getirmekti. Konser biletleri halka açık satıldı ve düzenlenen açık arttırma ile de hatırı sayılır bir para elde edildi. Biraz braille UNO oynadım, bolca sohbet ettim ve eğlendim. Son olarak da, tam konferans bitmeden önce yapılan çekilişlerden birinde NFB şarkıları CD’si kazandım.

 

Bol eğlence, çokça motivasyon ve enerji, güzel anılar, yeni dostluklar, geleceğe dair umut, kafamda Türkiye için projeler ve yapılan ve yapılabilecek güzel işlerin heyecanıyla eve döndüm. Döner dönmez de taze taze bu yazıyı yazdım. Daha çok yolumuz var baylar bayanlar, dünyadaki bütün körlerin de öyle. Ama ne demişler “felsefe yolda olmaktır”. Bu yazıyı okuyanlara bir şarkı armağan etmek istiyorum. Lütfen benim için Duman’dan Senin Gibi adlı şarkıyı dinleyin. Orijinalde bir aşk şarkısı olan bu parçayı dinlerken birlikte verdiğimiz mücadeleyi ve yoldaşlığımızı düşünün.

 

Not: Bu yazıyı yazdıktan üç gün sonra KNFB reader Türkçe oldu. Bazen her şey çok çabuk oluveriyor.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.